Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/929 E. 2021/1520 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/02/2020

DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
YEREL MAHKEME KARARI: Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili, davacı ile davalı arasında hazır yemek alım sözleşmesinin bulunduğunu, davalı tarafın yemek bedellerini ödemediğini, daha sonra kısmi ödeme yapıldığını, fakat bakiye cari hesap alacağının kaldığını, alacak için icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı ile takibin durdurulmasına karar verildiğini, belirterek itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibe konu alacak ve ticari ilişkinin net bir şekilde belli olmadığını, takipten önce faiz istenilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın tek başına sözleşmeyi durdurma hakkının bulunmadığını, sözleşmeyi davacı tarafın ihlal ettiğini, bu nedenle idari yaptırımlara maruz kalındığını, davacının hizmet ifa ettiğini ispat yükü altında bulunduğunu, faturaların ticari defterlere kayıt edilmiş olmasının hizmetin ifası anlamına gelmediğini, davacı tarafın çatal, bıçak, sürahi gibi araçları temin etmediğini ve yıkama işlemini gerçekleştirmediğini, belirterek davanın reddi ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı cari hesap alacağına istinaden ilamsız takiplere mahsus icra takibi yaptığı, borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali istemi ile dava açıldığı, taraflar arasında yemek hizmetleri sözleşmesinin bulunduğu, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği; denetimine ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu da dikkate alındığında, davacının ve davalının ibraz ettiği ticari defter kayıtlarına göre fatura ve irsaliyelere göre fatura ve fatura içeriklerini davalıya teslimini ispatladığı, davalının bizatihi kendi ticari defterlerine göre de takip miktarı kadar borcunun bulunduğu, davalı tarafın iddiasının aksine yemek hizmetlerinin durdurulmuş olması nedeni ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün 04/12/2019 tarihli yazı cevabında belirtildiği üzere idari yaptırımın uygulanmaması nedeniyle, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 30.281,04TL alacağı kaldığı sonucuna varılarak davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından başlatılan takibe konu fatura veya irsaliyesi müvekkili şirketine tebliğ edilmediğini, taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin davacı tarafın soyut beyanlarından ibaret olduğunu, aralarında herhangi bir sözleşme bulunmadığından kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesi gerektiğini, davacı taraf hizmet sözleşmesini müvekkili şirketi zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın hizmeti durdurmasıyla müvekkili şirketin zarara uğradığını, davacı tarafın hizmet kesintisiz bir şekilde eksiz tam olarak müvekkili şirkete teslim ettiğine dair tüm teslim belgeleri, irsaliye ve faturaları eksiksiz sunması ve ispat etmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun tarafların sadece ticari defterlerini inceleyerek bir sonuca varmasının hatalı olduğunu, davacı tarafça düzenlenen fatura içerikleri sözleşmeye uygun olmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalı hakkında Antalya 3 İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında, cari hesap alacağına dayalı 30.281,02 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibini 29/04/2019 tarihinde başlattığı davalıya örnek 7 ödeme emrinin 03/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili aracılığıyla 06/05/2019 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 01/09/2018-01/09/2019 tarihleri arasında bir yıl süreli olmak üzere yemek hizmet sözleşmesinin imzalandığı, tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir.
İlk Derece Mahkemesince Mali Müşavir … hazırlatılan 19/01/2020 tarihli raporda özetle; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve birbirini teyit ettiği, bu defterlere göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 30.281,04 TL alacaklı olduğu, vergi dairesinden gelen BA ve BS formlarından ticari defterlerle uyumlu kayıt gösterdiği belirtilmiştir.
Davalı taraf vekili her ne kadar dava konusu mal ve hizmetin davalı tarafa tesliminin davacı tarafça ispatlanamadığı, davacının hizmet sözleşmesinin kötü niyetli ihlal ettiğini bu nedenle idari yaptırımlara maruz kaldığı, davacının hizmeti eksik ve tam olarak yerine getirmediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüş ise de, tarafların usulüne uygun olarak tutulan ve birbirini teyit eden ticari defteri ile aynı zamanda vergi dairesinden alınan BA ve BS formlarına göre davacının dava konusu mal ve hizmeti davalıya teslim ettiğini ispatladığı, icra takibinde davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, tarafların tacir olması ve aralarındaki ticari ilişki nedeniyle takip tarihinden itibaren avans faizi talebinde bulunmasının yasaya uygun olduğu, davalının istinaf nedeni yaptığı diğer hususların da bu davanın konusuna etki edecek nitelikte olmadığı bir arada değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.068,49 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan462,70 TL Nispi 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye ‭1.551,39‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davalı tarafından peşin yatırılan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin 78.630,00 TL’nin altında olması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 20/09/2021