Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/926 E. 2021/1519 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/02/2020

DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili, davalı tarafın talebi üzerine müvekkili şirketin davalı tarafa elektrik malzemesi sattığını ve teslim ettiğini, karşılığında düzenlenen faturaları davalının öncelikle kendi ticari defterine kayıt ettiğini, müvekkilinin alacağını ödememek için kötü niyetle, icra takibine ilişkin ödeme emrini aldıktan sonra, maliye kayıtlarından ödeme emrine de itiraz ederek takibi durdurduğunu beyan ederek, davalının Antalya 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin davacının takibe konu ettiği alışverişi yapmadığını, davacıya karşı böyle bir borcu da olmadığını, faturalara konu malların hiçbir zaman müvekkili şirketin envanterine girmediğini, faturalar irsaliyeli fatura olup malın teslim anında mallar ile birlikte elden teslim edilen bir fatura olduğunu, takibe ve davaya konu faturaların usulsüz olarak kesildikten sonra müvekkili şirkete de elden bırakıldığını, o dönemde sekreter olarak çalışan ve muhasebe evraklarını da düzenleyip muhasebeye gönderen … tarafından sehven teslim aldığının bilindiğini, 2016-2017 döneminde davacı şirket ile müvekkili şirket arasında ticaret yapıldığını, muhasebeye gönderilerek defterlere işlenen faturaların yine muhasebenin durumu fark etmesi üzerine düzeltme yapılarak kayıttan çıkarıldığını, buna takip eden süreçte müvekkili şirketin bu hatadan ötürü maliye tarafından kesilen cezasını da ödediğini savunarak davanın reddini, talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın TTK. nun 64/3 maddesi gereğince usulüne uygun olarak tutulmayan ticari defterlerine göre, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve ticari ilişki gereğince davalı şirket adına borç kaydedilen dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 70.684,36.-TL tutarında davalı şirketten alacağının kayıtlı olduğu; dava konusu olan faturalar davalı şirkete teslim edilmiş ve muhasebe kayıtlarına işlenmiş, ancak takip tarihinden sonra 29/08/2018 tarihinde kayıtlarından çıkarıldığı, düzeltme beyannamesinin tarihinin icra takibinden sonra ve ödeme emrine itiraz tarihinden bir gün sonra yapılmış olması dikkate alındığında, bu beyannamenin borçtan kurtulmak amacıyla verildiği ve geçerli kabul edilmemesi gerektiği kanaatine varıldığı, davalının borcun ödendiğini savunmadığı ve ödemeye ilişkin bir delil sunmadığı, davacının da takipten önce davalıyı temerrüte düşürdüğüne dair bir delil sunmadığı gerekçesiyle davanın asıl alacak üzerinden kabulüne, işlemiş faize yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı firmanın Antalya Ticaret Odasında 12/01/2017 tarihinde terkin edilerek ticari sicil gazetesinde yer alan resmi ticari adresinde son 7 yıldır … faaliyette bulunduğunu, davacı firmanın ticari faaliyette bulunup bulunmadığının kolluk faaliyeti ile araştırılmadığını, dava dilekçesinde davalının iş yerine gelip malları teslim aldığı beyanın aksini ispat için önemli olduğunu fakat mahkemece delilin toplanmadığını, davacının malların davalıya teslim ettiğini belirttiği tarihlerde davalının farklı yerlerde olduğunu, bu durumun HTS kayıtları ile de anlaşılabileceğini, davacı firmanın Maliye’ye 258.427,00 TL olan borcu olan ticaret sicile kayıtlı adresinde 7 yıldır eczane bulunan piyasaya fatura tanzim edilip kaybedecek bir şeyi olmayan firma olduğunu, davacının faturaya konu malları hiçbir zaman davalıya teslim etmediğini, malların teslim ettiği tarihlerde arife günü olması iş yerinin kapalı olduğu hususlarının dikkate alınmadığını, davacının söz konusu teslim ettiği malların stoklarında bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalı hakkında Antalya 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında, davacının davalı hakkında 3 adet faturaya dayalı olarak toplam 71.670,39 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibini 13/08/2018 tarihinde başlattığı davalıya örnek 7 ödeme emrinin 28/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili aracılığıyla 31/08/2018 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Takip ve dava konusu faturaların davalı tarafça teslim alındıktan ve bu faturalara dayalı olarak 13/08/2018 tarihinde davacı tarafça takip başlatıldıktan sonra 29/08/2018 tarihinde kayıtlarından çıkartıldığı tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir.
Davalının takip ve dava konusu 2018 yılı 6. Ayına ilişkin faturaları teslim alıp 2018 yılı 6. Ay dönemi KDV beyannamesi ve BA formlarını vergi dairesine verdikten sonra davacının bu faturalara dayalı 13/08/2018 tarihinde başlattığı takipten ve ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, 28/08/2018 tarihinden sonra 29/08/2018 tarihinde davalının kayıtlarından çıkarması ve vergi dairesinde bu durumun düzeltilmesini sağlaması hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince atıf yapılan yargıtayın yerleşik içtihatlarına uygun olarak davacının dava konusu malları teslim ettiğini ispat ettiği anlaşılmakla asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.828,44 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 1.207,11 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye ‭3.621,33‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davalı tarafından peşin yatırılan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin 78.630,00 TL’nin altında olması nedeniyle KESİN olarak karar verildi
20/09/2021