Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/925 E. 2021/1515 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 10/01/2019
DAVANIN KONUSU : Alacak
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın reddi
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİH İ: 20/09/2021

Taraflar arasındaki alacak davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının tahditli plaka sınıfına giren “…” plakalı minibüs sahibi olduğunu, … ile davalı … arasında bir kısım protokoller imzalandığını, iş bu protokoller doğrultusunda davacının bono keşide ederek verdiğini, akabinde senet bedelini ödeyerek bono aslını geri aldığını, protokol şartlarının gerçekleşmediğini, düzenlenen bonoya dayalı olarak alınan bedelin haksız olduğunu ileri sürerek, toplam … TL’nin ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline… ile … arasında imzalanmış olan ön protokol, icra safahatı ve protokolün ve ilgili diğer sözleşmelerin geçersizlik sebebiyle feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve …. ve … vekili; davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen sebepsiz zenginleşme davası ikame edildiğini, her ne kadar müvekkillerine yapılan ödeme ile ilgili olarak tarih belirtilmekten kaçınılmış ise de, 20/06/2011 tarihli bono ile ödeme yapıldığını, sözleşmenin feshini talep eden davacının, fesihte haklı olduğunu ispat etmesinin gerekli olduğunu, davacının otobüs almış olmasının müvekkilleri ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ayrıca davanın 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde açılmadığını bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca havuz sistemi kurulması kararının 28/05/202011 tarihinde … Üyelerinden başka Antalya’da toplu taşımada faaliyet gösteren 662 tane 14+1 taşıma kapasiteli minibüs esnafı bulunduğunu, davacının da daha önce bu 662 tane minibüs esnafından biri olduğunu, bu aşamada ise davalı ve davacının birlikte ve aynı statüde ve aynı çatı altında … üyesi olduğunu, … 40-45 kişi kapasiteli otobüslere çevrilen kararının iptaline karar verildiğini, iptal kararına rağmen UKOME kararı ile davacının da aralarında bulunduğu kişilerin kapasite artımı yaptıklarını ve yaklaşık 5 yıldır yolcu taşımaya devam ettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili; davayı kabul etmediklerini, tazminatı gerektiren herhangi bir haksız fiillerinin davacıyla karşılıklı taraf oldukları borç doğurucu bir sözleşme yada sebepsiz zenginleşmeleri gibi bir durumun mevcut olmadığını, davacının kendilerine dava yönetmesini gerektirecek hiçbir ilişki de söz konusu olmadığını, ulaşım sorunlarının çözümü amacıyla bazı odalar ve kamu yönetimi arasında bir takım tavsiye protokollerinin imzalandığını, müvekkilinin bu protokolleri oda başkanı sıfatıyla imzaladığını, ancak kişilerin borçlanmasını zorunlu kılacak bir yetki, kişilerin adına atılmış bir imza yada şahsı adına imzaladığı bir belgenin söz konusu olmadığını, müvekkili şahsına dava yönetiltilmesinin hukuki dayanaktan yosun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, …’nın aldığı karar doğrultusunda .. plakalı minibüslerin … sınıfına geçirildiği, … plakalı minibüslerin alınan karar doğrultusunda yolcu sayısı arttırılmış olarak 2007 yılından itibaren çalışmaya başladıkları, davalı kooperatifin üyeleri tarafından açılan dava sonucunda idare mahkemesi tarafından UKOME kararlarının iptal edildiği dosya içeriği ile sabit olup, taraflar arasında düzenlenen 01.03.2011 tarihli “Uzlaşma Protokolünün İcra Safahati” başlıklı protokol ile minibüsçülerin “her iki tarafça kabul gördüğü üzere … kapasite arttırımı yapmış olması sonucunda … görmüş olduğu zarara karşılık olmak üzere minibüsçüler odası tarafından bedeli karşılanarak 72 adet otobüsün ön protokol kapsamında … verileceği”nin kararlaştırıldığı, 72 adet otobüsün alınmadığı, bunun üzerine 05.05.2011 tarihli protokol ile araç başına 339.000,00 TL bedel belirlenerek belirlenen bedele göre 662 adet üye tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı, dava konusu bononun incelenen ve tarafların kabulünde olan 01.03.2011 ve 05.05.2011 tarihli protokolde kabul edildiği üzere minibüslerin kapasite arttırımı yapmış olmaları nedeniyle özel halk otobüslerinin görmüş olduğu zarara karşılık olmak üzere düzenlendiği, senetlerin minibüsçüler odası tarafından üyelerinden toplanarak toplam 575 senedin 28/05/2011 tarihli protokolle Minibüsçüler Odası Başkanı … tarafından, davalı … ….’ya teslim edildiği, protokolde doğacak veya doğması muhtemel zararlardan söz edilmemiş olmasına, davacı aracının yolcu kapasitesi arttırılmış olarak fiilen çalışmasına devam etmesine ve … kurulmuş olması ve davacı ve davalı gibi minibüs ve otobüsçü olan esnafın tamamının bu odaya kayıtlı olmasının zorunlu hale gelmiş olmasına göre birleşmenin gerçekleştiği, gelen vergi kayıtlarına göre davacının gelirlerinin değişimden sonra artma eğiliminde olduğu, aynı güzergahta çalışmaya devam edilse bile tek seferde taşınacak yolcu kapasitesini arttığı, UKOME’nin … tarihli cevabi yazısına göre de 2007 tarihli UKOME kararının iptal edilmesine rağmen fiili olarak davacının 18+1 oturan ve 9 ayakta yolcu kapasitesi ile aynı şekilde çalışmaya devam ettiği tüm bu nedenlerle bononun bedelsiz kaldığı iddiasının yerinde olmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hiçbir protokol ve sözleşmede imzasının bulunmadığını, odaların ve oda başkanlarının üyelerini borçlandırma yetkisinin bulunmadığını, bu hususta genel kuruldan yetki alınmadığını, iptal davasından feragat edileceği düşüncesiyle bono verdiklerini, müvekkilinin para vermesine rağmen zarar görmeye devam ettiğini, sözleşme maddelerinin yerine gelmediği gibi eşit şartlarda çalışmadıklarını, müvekkilinin zararının olup olmadığı konusunda ilk derece mahkemesince yeterli araştırmanın yapılmadığını, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle sebepsiz iktisap iddiasına dayanarak açılan istirdat davasıdır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının üyesi olduğu … ile davalının üyesi olduğu … ve … arasında ön protokol ve protokoller düzenlenmiştir.
24/02/2011 tarihli ön protokolde tarafların havuz sistemine aktarma sistemi çalışma koşullarını belirleyerek devreye alınacakları, 01/03/2011 tarihli protokolde ise, minibüslerin kapasite arttırımı yapmış olması sebebiyle özel halk otobüslerinin görmüş olduğu zarara karşılık minibüsçüler odası tarafından bedeli karşılanarak 72 adet otobüsün özel halk otobüslerine verileceğinin kararlaştırıldığı, 05/05/2011 tarihli protokolde ise, minibüsçüler odasına kayıtlı 662 üyenin kişi başına 38.100,00 TL ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, 28/05/2011 tarihli tutanakla, 575 adet senedin … ….’ a teslim edildiği, 29/09/2011 tarihli protokolde ise toplam 520 ruhsat sahibinin senet bedellerini ödediği, ödeme yapmayanlar hakkında tahsil için işlem yapılmasına karar verildiği, Antalya UKOME tarafından verilen cevapta ise, minibüsçüler odası ile halk otobüsleri kooperatifinin birleşmesinin tamamlanamadığı, bu nedenle ön protokolün feshedildiği ve geçersiz olduğunun bildirildiği, yine UKOME tarafından 26/10/2007 tarihli genel kurulda alınan kararın İdare Mahkemesince iptal edildiği, UKOME’ nin 02/04/2015 tarihli genel kurul kararıyla koltuk artış bedelinin ödenmesi ve diğer şartların yerine getirilmesi kaydıyla AB plaka serisinin iptal edilerek belirlenecek yeni bir plaka serisi ile 18+1 koltuk kapasitesinin dönüştürülmesinin uygun olduğuna karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından bonoların UKOME’nin 26/10/2007 tarihli davacının kullandığı 14+1 kapasiteli minibüslerin 18+1 kapasiteli AB plakalı otobüslere değiştirilmesine ilişkin olarak bu şekilde kapasite artışı ile aynı sektördeki otobüs esnafı aleyhine olması sebebiyle otobüs esnafının zararının karşılanması için verilmiş olduğu sabittir.
Bu durumda, UKOME’nin 26/10/2007 tarih 2007/10 – 170 sayılı kararı idare mahkemesince iptal edilse dahi, davacının 18+1 yolcu kapasiteli … plaka ile çalışmaya başladığı ve halen de bu kapasiteyle çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacının, dava konusu 38.100,00 TL bedelli 1 adet bononun bedelsiz kaldığı, bonoların düzenlenme sebebinin ortadan kalktığı, davalının sebepsiz zenginleştiği iddiası yerinde değildir. Diğer kooperatif üyeleri tarafından açılan benzer davalar aynı gerekçelerle reddedilmiş ve red kararları Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri Dairemizce yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 20/09/2021