Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/875 E. 2021/1722 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/07/2019
DAVANIN KONUSU: Alacak
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Reddi

Taraflar arasındaki Alacak davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılar …A.Ş., … A.Ş. ve … Şti. ile imzalanan genel kredi sözleşmeleri nedeniyle 6.500.000,00 USD ve 4.500.000,00 DEM olmak üzere toplam 50.000.000,00 TL kredi kullandırıldığını, kredilerin teminatını oluşturmak üzere … Şti., … A.Ş., … , …, …, …, …, …’ün kefaletlerinin tesis edilmiş olduğunu, ayrıca …. Şti., …. A.Ş. ve ….’nin sahibi oldukları taşınmazlar üzerinde toplam 10.335.000 YTL bedelli ipotekler ve 1.473.709,50 YTL bedelli ticari işletme rehni tesis edildiğini, sözleşmeler gereğince asıl borçlu şirketlere kredi kullandırılan kredilerin ödenmediğini, banka alacaklarının tahsili için icra takiplerinin itiraz ile durması üzerine itirazın iptali davaları açıldığını, ancak davalı borçlu firmalar ve kefiller hakkında yapılan ipotekli takiplerin, davalılar arasında yer alan ve borçlular ile organik bağı olan … Şti. tarafından bizzat yapılan hukuk dışı imar uygulamaları nedeniyle fiilen paraya çevrilemez hale getirilmiş olduğunu, yapılan genel haciz yoluyla takiplerin ise, gerek muvazaalı boşanmalar, gerekse namı müstear kullanılarak ticari faaliyetlerin perdelenerek sürdürülmesi nedeniyle takiplerin semeresiz kaldığını ileri sürerek tüzel kişilik perdesinin aralanması ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takiplerine göre 64.886.680,01 TL ile birlikte asıl alacak olan 12.453.143,01 TL’ye icra takip tarihlerinden itibaren alacağın tahsiline kadar takip taleplerinde belirtilen temerrüt faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALILARIN SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından ileri sürülen imar uygulamaları üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğini, zamanaşımı süresi geçtikten ve imar uygulamasından sonra kullandırılan krediler nedeniyle açılan davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin bir dönem … ve ….’nin ortağı olduğunu, ancak şirket yetkilisi olmadığını, bu şirketlerin bankanın alacaklı olduğunu ileri sürdüğü şirketlere kullandırdığı krediler ile ilgisinin bulunmadığı, müvekkilinin kefaletinin de söz konusu olmadığını, bu nedenle davacı alacağından sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar … Şti., …, …, … ve … vekili cevap dilekçesi ile; davada müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkillerine husumet yöneltilmesine gerekçe olarak ileri sürülen imar uygulamalarının 1996 yılında gerçekleştiğini, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar …, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … Şti., … Şti., … A.Ş., … A.Ş., … Şti., … A.Ş., … Şti., … A.Ş., … , … vekilleri; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacının ileri sürdüğü hususların yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Davalılar … , … vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı banka alacağının kaynağı krediler ile müvekkillerinin ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili; zamanaşımı def’inde bulunarak davada müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunmuş, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili; müvekkilinin bir dönem … Şti.’nin ortağı olduğunu, ancak bu şirketin davacı tarafından kullandırılan krediler ile bir ilgisinin bulunmadığı gibi imar uygulamalarından sonra kullandırılan krediler nedeniyle müvekkilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından; davacı bankanın alacaklı olduğu davalı şirketlerin ticari defterlerinin incelenmesine karar verilip bankanın alacaklı olduğu icra takip dosyaları getirtilmek suretiyle asıl borçlu ve kefillerin takip tarihi itibari ile sorumlu oldukları tutarları hesaplamaları içeren bilirkişi kurulunun kök ve ek raporuna göre; tüzel kişilik perdesinin aralanması ve muvazaa iddiasına dayalı davada davalıların ileri sürülen eylemlerinin haksız fiil niteliğinde olması nedeniyle, bir kısım davalıların husumet itirazlarının yerinde olmadığı, davalıların haksız fiil niteliğinde, eylem birliği içinde oldukları iddia edildiğine göre, borcun ve haksız fiilin doğum tarihi itibari ile; davalıların sorumluluğuna o tarihlerde yürürlükte olan818 Sayılı BK’nın 41, 55 ve 6762 Sayılı TTK’nın 336.maddeleri ile zamanaşımı yönünden de 818 Sayılı BK’nın haksız fiile ilişkin 60. maddesinin uygulanacağı, buna göre davanın zarar görenin zararı ve faillerini öğrendiği tarihten itibaren 1 sene ve her halde zararın doğum ve fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 sene geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, davacı bankanın zararının kredi borçlularından ve kefillerden tahsil etme imkanı kalmadığı anda doğduğu, ancak failleri öğrenme tarihinden itibaren zamanaşımı işlemeye başlayacağı, davalılar tarafından, davacının dava tarihinden önce, bankanın failleri öğrendiğine ilişkin herhangi bir belge, delil ve soruşturma dosyası sunulmadığından, bankanın failleri öğrenme tarihinin dava tarihi olduğu, zamanaşımı def’ilerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile, zamanaşımı def’i ve husumet itirazlarının reddine, davacı bankanın alacaklısı olduğu takip dosyalarında ipotekli taşınmazların bulunduğu yerde belediyenin imar planı uygulaması sonucu üzerinde fabrika binası bulunan taşınmazların aralarında davalıların da bulunduğu üçüncü kişilere devredilmesi ile teminat değerlerinde düşüşler olduğu, vasfını kaybettiği, ipoteklerin paraya çevrilemediği, ihtiyati hacizlerde kredi borçlusu şirketlerin haczi kabil mal ve hak ve alacağının bulunamadığı, davada ispat külfetinin davacıya ait olduğu, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin uygulanma koşullarının oluşmadığı, bu nedenle banka alacağından asıl borçlu ve kefiller dışındaki davalıların sorumluluklarının bulunmadığı, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, bankanın asıl borçlulardan alacağını tahsil edememesi üzerine eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu gerekçesi ile asıl borçlu ve kefillere yönelik davanın kısmen kabulü ile benimsenen bilirkişi rapor ve ek raporu ile re’sen yapılan hesaplamaya göre her takip dosyasında takip tarihi itibari ile sorumlu oldukları tutarlar için asıl borçlu ve kefillerden müşterek ve müteselsilen tahsiline, diğer davalılar hakkındaki davanın muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemece kabul kararı verilen banka alacağının eksik hesaplandığını, davalılar arasındaki organik bağın bilirkişi raporlarındaki hesap hareketleri ile dahi sabit olduğunu, davalı şirketlerin ortaklık yapıları aynı olduğu gibi bir kısmının aynı adreste faaliyet gösterdiğini, davalılardan … Şti., …, …, …, …, … ve …’nun … şirketinin ortağı olup, borçlularla fiili ve organik bağlarının bulunduğunu ve muvazaanın ispatlandığını, belediye adına imar uygulamasını yapan …. Şti.’nin imar uygulaması yaptığı taşınmazı 01.10.1997 tarihinde bedelsiz devir alıp iki gün sonra 03.10.1997 tarihinde şirketin sahibi …’nin yeğeni …’a bedelsiz devredip 17.10.1997 tarihinde de mal kaçırmak amacıyla aynı gün kurulmuş olan borçlularla ortak oldukları … Şti.’ne bedelsiz devrettiğini, bu işlemlerin imar uygulaması değil borçlularla eylem birliği içerisinde mal kaçırma amacıyla gerçekleştiği, …’nin …’in ortağı olup aynı zamanda … Şti.’nin de ortağı olduğunu, iki şirketin ortakları arasında akrabalık ilişkisi olduğunu, … Şti. ortaklarından …’in şirketteki %25 hissesinin tamamını … Şti.’ne devrettiğini, diğer ortakların hisse devirleri ile de hisselerin tamamının … A.Ş.’ye devredildiğini, …’in 18.01.2015 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketin %75 hissesini …. Şti.’ne devredeceği, borçlu şirkete ait … ada … parsel nolu taşınmazın imar uygulaması ile ikiye bölünüp … A.Ş.’nin aynı taşınmazı teminat göstererek kredi kullandığını, bu şekilde müvekkili banka alacağının teminatsız kaldığını, davalının ticari defter ve belgelerini de ibraz etmemekle iddiaları kabul etmiş sayılması gerektiğini istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasında, davacı banka alacağının tahsil imkanının ortadan kaldırmak için davalıların danışıklı hareket edip etmedikleri, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı konularında uyuşmazlık söz konusudur.
DELİLLER:
1-Ticaret sicil kayıtları,
2-Tapu kayıtları,
3-İcra dosyaları,
4-Bilirkişi raporu,
5-Dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, tüzel kişilik perdesinin aralanması ile davacı alacağının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile, davanın asıl borçlu ve kefiller olan davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı banka tarafından başvuru ve peşin ödenmesi gereken nisbi karar ve ilam harcı yatırılmadan dava açıldığı anlaşılmıştır.
4603 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi (bankalar), çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılanmaya tâbi tutulmuştur.
5230 sayılı Yasanın 11. maddesinde; “4603 sayılı Kanuna tâbi bankalarca yeniden yapılandırma sürecinde açılmış veya açılacak dava ve takipler sonuçlandırılıncaya kadar, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2, 23 ve 29 uncu maddeleri ile 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi hükümleri uygulanmaz, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz. Bankaların mahkeme ilâmını alması ve tebliğe çıkartması işlemlerinde karşı tarafa yükletilmiş olan harcın ödenmiş olması şartı da aranmaz” hükmü yer almaktadır. Bu düzenlemede, davacı bankanın harçtan muaf olduğu konu sınırlı olarak belirtilmiş olup, eldeki davada bankanın harçtan muaf olmamasına rağmen mahkemece harç tamamlanmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 492 Sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesine göre başvurma harcı ve peşin karar ve ilam harcının ödenmemiş olması halinde davacıya eksik peşin karar ve ilam harcını tamamlamak üzere usulünce süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde yargılamaya devam edilmesi, aksi halde HMK’nın 150. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilip hüküm kurulması doğru değildir.
Dosya kapsamından davacı banka tarafından muvazaa iddiası ile banka lehine ipotekli taşınmazın bir kısım davalıların gerçekleştirdiği imar uygulaması ve parselasyon işlemleri sonucu ile teminatsız kaldığı iddiasıyla Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında hazine aleyhine tazminat istemi ile açılan davada mahkemece imar uygulamasının Denizli İdare Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilamı ile 3194 sayılı kanunun 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin ve banka lehine ipotekli taşınmazın İmar Kanununun 16 ve 19 maddeleri uyarınca … ada … ve … parsellere ayrılmasına ilişkin belediye encümen kararının iptaline karar verildiği, kadastral parsele ihya işleminin yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin …Esas …Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda sonuç olarak mahkemece davacı banka lehine ipotekli olan taşınmazın imar uygulamaları sonucu parselasyon işlemine tabi tutulması ile teminatsız kaldığı ileri sürülmüş ise de, anılan mahkeme kararında değinilen idare mahkemesinin kararı ile parselasyon işlemi ve belediye encümen kararının iptaline karar verilmiş olması karşısında ipoteğin taşınmaza bağlı olmasına göre banka lehine geçerli ipoteğin bulunup bulunmadığı değerlendirilip davacının muvazaa iddiasına yönelik tüm delilleri değerlendirilerek davacı banka vekilinin icra takip dosyaları ve itirazın iptali davaları ile ilgili açıklamalarını içeren beyanının alınması ile gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca esastan kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi tarafından öncelikle dava değerine göre harcın alınması için Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca davacıya süre verilmesi ile harcın tamamlanması halinde açıklanan şekilde tarafların bildirdiği tüm deliller toplanıp değerlendirilerek karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 03/07/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının davacıya İADESİNE,
6-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 68.926,08 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 69.088,18 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.15/10/2021