Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2239 E. 2022/1583 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/10/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 07/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Antalya 11. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, icra takibine dayanak yapılan çekteki lehtar kaşesi ve üzerindeki imzanın davacı şirket ve şirket yetkilisine ait olmadığını, belgenin keşideci ve davacı şirketten sonra gelen şirketi ciroların aynı kişinin farklı işletmeleri olduğunu, davalı banka yetkilileri tarafından da bu durumun bilinmesine karşı yapılan takibin kötü niyetli olduğunu, icra takip dosyasında davacının borçlu olmadığının tespiti ile icra dosyasına yapılan ödemenin davacıya iadesini, takibin davacı yönünden iptaline, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafın kötüniyetli olması nedeniyle davacı lehine ödemenin %20 sinden aşağı olmayan kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, Müvekkili bankanın dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. (VKN:…) firmasının keşide ettiği … seri nolu 30.07.2018 tanzim tarihli 86.320,00-TL miktarlı 84.720,00-TL bakiye alacaklı çek ile adı geçen borçludan alacaklı olduğunu, hakkında takip başlatılan … Ltd. Şti., … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. Ve … Ltd. Şti. borçtan sorumlu olduğunu, müvekkili bankanın alacağının tahsilini teminen borçlular hakkında Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz kararı almış olup, bu karara borçlular tarafından itiraz edilmediğini ve ihtiyati haciz kararının kesinleştiğini, ihtiyati haciz kararı, tarafımızca süresi içinde Antalya 11. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takip ile infaz edildiğini, davacı yanın imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi yönünden verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı olan davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacının toplam alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu ile, Antalya 11. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına konu … Bankası’na ait 30.07.2018 keşide tarihli, keşidecisinin … Şti., lehtarının davacı … Ltd. Şti. olan ve 86.320,00 TL bedelli çekin arkasındaki lehtara ait cironun davacı lehtarın şirket yetkilisi tarafından atılmadığının tespit edildiği belirtilerek davanın kabulüne, davalı bankanın çeki başka bir kişiden almış olması göz önünde bulundurulduğunda, davaya konu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisi dışında başka bir kişi tarafından atıldığını dolayısıyla sahte olduğunu bilme imkanının bulunmamasından dolayı davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; arabulucuya başvurulmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, imza incelemesine ilişkin raporun eksik inceleme ile düzenlendiğini, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, raporun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, ” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Bu hukuki açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta davacının talebi, menfi tespit istemine ilişkindir. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu esas alınarak belirlenir. Talep sonucunun bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları 6100 Sayılı HMK’nın 106. maddesi uyarınca tespit davası niteliğindedir. Dava sonucunda borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde bu hususta tespit hükmüne yer verilir. Menfi tespit davaları sonucunda verilecek kararlar eda hükmü içermeyeceğinden menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından davalının buna ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir.
Antalya 11. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı … Bakası A.Ş. tarafından borçlular …Şti, … Ltd. Şti, … Ltd. Şti, … Ltd. Şti aleyhine 30/07/2018 keşide tarihli 86.320,00 TL bedelli çeke istinaden toplam 109.202,83 TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf çekteki lehtar kaşesi ve üzerindeki imzanın şirkete ve şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek, söz konusu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir.
Mahkemece davacı şirket yetkilisi …’ın huzurda alınan imza örnekleri, 08/05/2015 tarihli imza beyannamesi, 06/04/2018 tarihli imza sirküleri ve 15/03/2012 tarihli kredi kartı başvuru ve müşteri bilgi formu ve bankacılık hizmetleri sözleşmesindeki imza örnekleri toplanarak bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, grafolog bilirkişi …’nun 04/03/2020 tarihli raporunda dava konusu çekin arka yüz 1. ciranta hanesindeki imzanın … elinden çıkmadığı bildirilmiş ve mahkemece bu rapora istinaden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı taraf bilirkişi raporunun eksik inceleme ile alındığını belirterek bilirkişi raporuna itiraz etmiştir.
Davacı şirket yetkilisi …’ın dava konusu çekin keşide tarihi olan 30/07/2018 tarihinden önceki ve yakın tarihlerde atılmış imza örnekleri ile evrak asıllarının bulunduğu yerlerin bildirilmesi için taraflara süre verilmesi ile gerek dosyadaki …’ın huzurda alınan imzaları ile birlikte karşılılaştırılmak suretiyle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden çekteki lehtar (çekin arka yüz 1. ciranta hanesindeki) imzasının davacı şirket yetkilisi …’ın eli ürünü olup olmadığı hususunda rapor alınarak, oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile grafolog bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 21/10/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan toplam 2.245,70 TL nispi istinaf karar harcının davalıya İADESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.07/11/2022