Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2229 E. 2022/1520 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/09/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 27/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kimyevi madde üretimi iç dış ticareti ve pazarlaması işi ile iştigal ettiğini, müvekkili şirket tarafından davalıya aralarındaki anlaşmaya ve davalının siparişlerine uygun olarak değişik tarihlerde ürün satışı ve teslimi yapıldığını, tarafların ürün sipariş aşamasında ödeme şekli ödeme süresi ve vadesinde ödenmeyen faturalar için aylık %3 vade farkı uygulaması konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin şirket tarafından davalıya siparişlerine uygun olarak fatura kesildiğini, ve konu anlaşmada belirlenen fatura ödeme tarihi ise fatura içeriğinde açıkça yazıldığını, davalı şirketin taraflar arasındaki anlaşmada belirlenen ve fatura içeriğince açıkça gösterilen vade tarihlerinde ödeme yapmadığını ve müvekkilinin şirketinin vade farkı alacağı doğduğunu, bu nedenle davalı hakkında Denizli 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının söz konusu takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve usule aykırı olduğunu ve iptaline karar verilmesini, % 20 den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesini kabul etmediklerini, müvekkili herhangi bir vade farkı alacağı olduğuna dair beyan ve ihbarda bulunulmadığını, çekleri de aldığını, çek ile ödeme yapılmasına rağmen çeklerden dolayı vade farkı talebinde bulunulduğunu davayı kabul etmediklerini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Taraflar arasında vade farkı uygulacağına ilişkin yazılı sözleşme, teamül halini alan fiili bir kararlaştırma ve uygulama bulunmadığı, ayrıca davalının usulüne uygun tutulmuş olan ticari defterinde davacı tarafından düzenlenen herhangi bir vade farkı faturasının kayıtlı olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki süresi içerisinde dava konusu vade farkı faturası dışında düzenlenmiş herhangi bir vade farkı faturasının bulunmadığı, davacının vade farkı faturasına hak kazındığını HMK 200 maddesi gereğince yazılı delillerle ispat edemediği, taraflar arasındaki ticari ilişkide daha mal teslimi yapılmadan faturalandırma yapılması gibi durumların da görülmüş olduğu, bunun da taraflar arasında karşılıklı iki tarafa borç yükleyen edimlerin vadesi konusunda muallaklık olduğunu gösterdiği, davacının bu iddiasını yemin delili ile de ispat etmesinin mümkün olamayacağı, yemin deliline başvurup başvurmayacağı bu sebeple davacıya hatırlatılmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sipariş teyit formalarında vade farkı uygulanacağına dair kayıt bulunmasına rağmen mahkemenin davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın redine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, taraflar arasında vade farkına ilişkin yazılı bir sözleşme olmamasına ve davaya konu vade farkı faturasının davalı tarafça kabul edilmeyerek süresi içinde iade edilmiş olmasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 544,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 463,86 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.27/10/2022