Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2228 E. 2022/1558 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 25/09/2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 01/11/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine kefil sıfatı ile borçlu gösterilerek 3.000,00 TL., 1.500,00 TL., 5.000,00 TL.bedelli üç adet sahte senet ile Denizli 7.İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosyası ile icra takibine girişildiğini, müvekkilinin davalıya böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davalı ile hiçbir ticareti olmadığını, söz konusu senetlerin tamamen hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak müvekkilinin bilgisi dışında doldurulup işleme konulduğunu, bu konuda müvekkili tarafından Denizli C.Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasında suç duyurusunda bulunduğunu ve soruşturmanın halen devam ettiğini, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi incelemesi ile söz konusu senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, davalının yaptığı takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun açıkça ortada olduğunu belirterek müvekkilinin Denizli 7.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında aleyhine açılan icra akibinde davalıya borcunun bulunmadığının tespitine ve takibin iptaline, davalının alacağın % 20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, icra takibinin dayanağı TTK.gereğinc düzenlenmiş olan bono olduğunu, açılan davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde değil Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle öncelikle bu hususta araştırma yapılarak davanın usulden reddi gerektiğini, esasla ilgili olarak ise, davacının imzaya itirazını kabul etmediklerini, icra emrinin davacıya tebliğ edildiğini, üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra dava açıldığını, bu nedenle davacının işbu davada ve iddialarında samimi olmadığını açıkça gösterdiğini, kaldıki icra takibine konu alacağın haricen tahsil edildiğini ve dosyanın infaz edildiğini, davanın konusunun kalmadığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… dosya arasına alınan Denizli 7. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası ve tüm kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi; menfi tespit davasını, bir hukuki ilişkinin ya da ondan doğan bir hak veya yetkinin mevcut olmadığının, bir belgenin sahteliğinin ya da herhangi bir nedenle hükümsüzlüğünün tespiti için hukuki yarar bulunması koşuluna bağlı olarak açılan ve sonucunda herhangi bir mahkumiyet istemini içermeyip, konusunu teşkil eden hususun bir kararla tespitini amaçlayan dava olarak tanımlamıştır. Hükme esas alınan uzmanlık raporunda takibe konu senetler üzerindeki yazı ve imzaların davacı … el ürünü olmadığı anlaşılarak davanın kabulü ile; davacının Denizli 7. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu 30/05/2014 tanzim, 3.000,00 TL, 1500,00 TL ve 5.000,00 TL bedelli üç adet çek yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, senet üzerinde yapılan incelemede senetlerde iki sıra halinde toplamda 6 adet imzanın bulunduğu, imzaların ilk 3 sırasının ve alttaki 3 sıranın aynı imza olduğu anlaşıldığından, … yerine atılan imzaların diğer borçlular tarafından atıldığı kanaatine varıldığından şartlar oluşmadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu senetlerin müvekkilinin bilgisi dışında doldurularak hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak işleme konulduğunu, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da söz konusu senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, davanın kabul edilmiş olmasına karşın kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan uzmanlık raporu ile yetinilerek bu rapora göre karar verildiğini, ceza dosyasında da alınan uzmanlık raporunun eldeki dosya açısından maddi olgu olarak nitelendirilemeyeceğini, ceza dosyasında da senedin sahteliğine ilişkin bir tespitin bulunmadığını, sadece imzaların davacının el ürünü olmadığına dair tespit yapıldığını, bu rapor ile yetinilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu senet üzerinde tekrardan sahtelik iddiasına ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 26.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine göre ,”(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ceza ve Hukuk Mahkemeleri kararları arasındaki ilişkiyi düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 74. (818 sayılı BK 53) maddesi hükmü hukuk hakimini, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı karşısında maddi hukuk bakımından kural olarak bağımsız kılmaktadır. Ancak hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Her mahkumiyet kararı o eylemin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. Ceza hakiminin saptadığı maddi olaylar ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı ve davalı tarafından işlenmiş olup olmadığı hukuk hakimini bağlar.
Somut olayda, davacı tarafın dava dilekçesinde, davacının Denizli 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamında aleyhine yapılan icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ettiği, yargılama devam ederken dava konusu icra takibinin 14/11/2016 tarihinde haricen tahsil ile kapatıldığının anlaşılmasına ve bu durum tarafların kabulünde olmasına rağmen konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Öte yandan, İlk Derece Mahkemesince Denizli Cumhuriyet Savcılığının … soruşturma dosyasının kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sonuçlandığı gözetilmeyip bu soruşturma dosyası kapsamında aldırılan ve eldeki dava dosyası kapsamında taraflara tebliğ edilmeyen İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı’nın takibe dayanak senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığına ilişkin uzmanlık raporuna göre davalı hakkında kesinleşen bir mahkumiyet kararı bulunmaması sebebiyle ortada hukuk hakimini bağlayacak bir maddi olgunun bulunmamasına rağmen bu yöndeki yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuş olup, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş, her ne kadar dava konusuz kalmış ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumunun tespiti açısından yargılamaya devam edilerek takibe dayanak bonolar üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı hususunda bonoların tanzim tarihlerinden önceki ve yakın tarihlerde atılmış imza örnekleri ve mahkeme huzurunda atılmış imza örnekleri toplanıp ATK’dan rapor alınarak bu rapora itirazlarda değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesinden ibarettir.
Kabule göre de, takibe dayanak bonolarda davalı alacaklının lehtar, davacının ise keşideci olarak yazılı olduğu gözetildiğinde davalının kötü niyet tazminat talebinin hukuk yargılaması ile bağdaşmayacak şekilde davacı adına atılan imzaların diğer borçlular tarafından atıldığı kanaati gerekçesiyle reddedilmesi hatalı olmuş olup, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, taraf vekillerininistinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 25/09/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafınca yatırılan 162,25 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafınca yatırılan 170,53 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
6-Taraflar yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.01/11/2022

….