Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2224 E. 2022/1545 K. 31.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/09/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 31/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; alınan heyet raporu ile müvekkili … ’ın akıl sağlığının yerinde olmadığının anlaşılması üzerine açılan dava sonucu Denizli 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyasından verilen karar üzerine kısıtlandığını, müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olmadığı dönemde kendisine imzalatılan bonoya dayalı olarak hakkında dava konusu Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, kaldı ki davalının müvekkiline herhangi bir mal satmadığı gibi teslim de etmediğini belirterek; bu takip sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı …’a sattığı mallara karşılık hakkındaki takibe dayanak 15/09/2014 tanzim 15/10/2014 vade tarihli 17.600,00 TL bedelli bononun verildiğini, bononun düzenlendiği tarihte davacının kısıtlı olmadığını, bono bedelinin ödenmemesi üzerine davaya konu takibe girişildiğini belirterek davanın reddine ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen istinafa konu kararında özetle; alınan raporlardan dava konu- su takibin dayanağı olan çekin keşide tarihi itibariyle …’ın hukuki ehliyetinin bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından açılan bu davanın hem müvekkilinin ehliyetsizliği hem de takibe dayanak bonodan dolayı davalıya herhangi bir borcunun olmaması sebeplerine dayandığını, davalının alacağına dayanak gösteriği fatura ve irsaliyelerde müvekkilimin adının yazılı olmadığını, muhteviyatı malları teslim aldığı anlaşı- lan … ile bir ilgisinin de bulunmadığını, bu fatura ve irsaliyedeki muhatap adres- lerinin de müvekkiline ait adresler olmadığı gibi bunlardaki imzaların da müvekkiline ait olmadığını, tacir olan davalının tutması gereken defterlere göre alacağını ispatlaması gerek- tiğini, mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmadığını belirterek; kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinden sonra bilahare sunduğu 13/12/2021 tarihli dilek- çesi ile ise davacının hakkındaki takibe dayanak çekin keşide tarihi itibarıyla ehliyetli oldu- ğunu gösteren ATK raporu çerçevesinde daha önceki vasi tayin kararının kaldırılması için açılan davada …. Üniversitesinden alınan raporda “demans” tanısı konulduğundan kısıtlılığın devamına karar verildiğini, bu iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden verilen kararın hatalı olacağını bildirdiği görülmüştür.
Dava, fiil ehliyeti olmaması ve bedelsizlik gerekçesi ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusu ihtilaf konusu olan husus bu bononun düzenlendiği tarihte davacının akıl sağlığının olup olmadığı, fiil ehli- yetinin bulunup bulunmadığı ile ilgilidir.
Mahkemece dava konusu bono ile ilgili bu bononun düzenleme tarihi itibarıyla davacının …’ın fiil ehliyetinin olup olmadığı ile ilgili adli tıptan alınmış bir rapor yok ise de dosya içine alınan başka bir dosya sebebi ile düzenlemiş Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun … tarihli raporunda özetle; açılan menfii tespit davası nedeniyle çekin keşide tarihi olan 15.01.2015 tarihinden geriye dönük olarak 2014 yılının temmuz ayı dahil olmak üzere bu süreçte fiil ehliyeti olup olmadığını, hukuki işlem yapıp yapmayacağı sorulan …’ın kurulumuzca 20.01.2016, 16.03.2016, 15.06.2016 ve 03.03.2017 tarihlerinde yapılan muayenelere sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanma- sından fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlar- dan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilmediği dava dosyasının tetkikinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceğini, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığını, bu duruma göre … ‘ın çekin keşide tarihi olan 15.01.2015 tarihinden geriye dönük olarak 2014 yılının temmuz ayı dahil olmak üzere bu süreçte ve halen fiil ehliyetine haiz olduğunu belirtmiştir.
Bir diğer husus bono bedeli karşılığı davacının alması gereken malların davalı tara- fından davacıya teslim edilip edilmediği, davalının teslim borcunu yerine getirip getirmediği hakkındadır. Davalı tarafın sunduğu irsaliyeli faturadaki davacı adresi ile bonodaki davacı keşideci adresi birbirine uygundur. Mahkemece davacı tarafça teslim olgusu inkar edildiği halde irsaliyeli faturalardan … nolu irsaliyeli faturada davacı adı yazılı olup adına imza atıldığı da görülmekte ise de imzanın davacıya ait olup olmadığı araştırılmamıştır. Davalının sunduğu servis fişlerindeki adres ise sevk irsaliyesi ve davacının keşideci adresinden farklı bir adrestir. 8 adet servis fişinin birinde teslim alan adına atılı imza olmayıp 7 sinde imza vardır, bu imzalı 7 adet servis fişinden birinde ise “… ” ismi yazılıdır.
Mahkemenin teslim olgusunun sıhhati ile ilgili bir araştırmaya girmemesi ortada bir bononun bulunması sebebiyle sonuca etkili değildir.
Her ne kadar mahkemenin dayandığı Adli Tıp Raporu somut dosya için düzenlenmiş bir rapor olmasa da dava konusu bononun düzenlenme tarihi olan 15/09/2014 tarihini de kapsar şekilde davacı … ‘ın … 15.01.2015 tarihinden geriye dönük olarak 2014 yılının temmuz ayı dahil olmak üzere bu süreçte ve halen fiil ehliyetine haiz olduğunu belirtmesi karşısında ehliyetsizlik iddiasına dayanan menfi tespit davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.31/10/2022