Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2202 E. 2022/1707 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 25/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı, davalı bankadan aldığı kentsel dönüşüm kredisi tutarı 96.000 TL için bir tane konutun değeri 110.000 TL tespit edilmesine rağmen gereğinden fazla toplam 3 adet taşınmaz toplam değeri 250.000 TL üzerinden ipotek tesis edildiğini ve ipoteklere bağlı olarak 3 adet bağımsız bölümlerin DASK sigortası ve 3 adet konut eşya sigortası yapıldığını, gereksiz yere konulan ipoteklerden dolayı mağdur olduğunu krediyi veren bankanın kredi tahsis harcı dışında ücret almaması gerektiği halde 1.292 TL ekspertiz ücreti aldığını adına kayıtlı olan 3 ayrı dairenin her birinin değerinin şu anda 160.000 TL civarında olduğunu beyanla, aldığı kredi karşılığı sadece bir tek taşınmaza ipotek konulması yeterli olduğundan ve borcu karşıladığından diğer iki taşınmaz üzerine konulan ipoteklerin terkini ile eşya sigorta tutarı 508 TL, ekskpertiz ücret 1.292 TL toplam 1.800 TL’lik kesintinin yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahisiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davayı kabul etmediklerini, kentsel dönüşüm kredisi kullanılması sebebiyle yetkili mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğu, davacının iddialarını kabul etmediklerini davacıya 3 ayrı kredi kullandırıldığını bu nedenle ekspertiz uygulamaları yapılarak her bir kredinin teminatı için taşınmazlara ipotek şerhi konulduğunu, yapılan işlemlerde usulsüzlük bulunmadığını, TTK ve BK hükümlerine göre işlem yaptıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı ekspertiz ücreti, sigorta ücretinin iadesi ile ipoteğin fekki talebi ile Antalya 2. Tüketici Mahkemesinde dava açmış, anılan mahkemece, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle davanın usul reddine karar verilmiş, Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesince tarafların tacir olduklarından bahisle Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş ve dosya mahkememize tevzi olunmuştur. Davacı gerçek kişi, davalı ise tüzel kişi tacirdir. Taraflar arasında “Konut Finansmanı Kredi Sözleşmesi” başlıklı “26/01/2016” tarihli üç ayır kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Gerek sözleşme metni gerekse de tarafların beyanları ile özellikle davacının Antalya 2. Tüketici Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarihli celsedeki beyanından davacının tüketici sıfatıyla değil, tacir sıfatıyla sözleşmeleri imzaladığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin f bendinde, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağından, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/f maddesi gereği davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olması nedeni ile dava esastan incelenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 875. maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alması, alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi halinde karar verilebileceğinden; bilirkişi …’nün 03/05/2019 tarihli raporunda; davacının kredi sözleşmeleri yanı sıra resmi ipotek sözleşmesi ile 1, 7 ve 8 numaralı bağımsız bölümleri banka lehine her türlü borçları kapsayacak şekilde 1. Derecede 276.000,00TL üzerinden ipotek etmek suretiyle üç ayrı işlemle 120 ay vadede geri ödenmek üzere toplam 96.000,00TL kredi kullandırıldığını, dava tarihi itibari ile davacının kullandığı kredi borcunun devam ettiğini; davacıdan alınan ekspertiz ücretinin piyasa koşullarına uygun olduğunu, sigorta poliçesinde de cayma hakkının kullanılmadığını, iade taleplerinin yerinde olmadığını belirtmesi nedeni ile davanın reddi gerekmiştir.
Karara karşı, davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı taraf istinaf dilekçesinde özetle; inşaat müteahhitliği yapması nedeniyle dairelerin hiçbirini satamadığından sıkıntıya düştüğünü ve diğer arsasına inşaat yapamaz durumda olduğunu, bankanın vermiş olduğu kredi yüzünden mağdur olduğunu, bankaya 67.860,00 TL borcunun kaldığını ve bir konutunun bu krediyi karşılamaya yettiğini, bankanın 2 konutta tam hisse, 3. konutta 4/10 hisse paylı olarak toplam 792.000,00 TL değerinde bankanın ipotek koyduğunu, maaş hesabına konut kredisi ve promosyon blokesi konulduğunu, konut kredisi blokesinin bilgisi dışında konulduğunu, bankanın 30 yıllık müşterisi olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, hükme esas alınan ve bankacı bilirkişinin düzenlemiş olduğu 03/05/2019 tarihli bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olmasına, davacının borcunun devam etmesine, risk değerlendirmesinin bankaya ait olup yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca borç ödenmediği sürece ipoteğin kaldırılamayacağına, (Y. 14. H.D 2017/1497 Esas 2019/4094 Karar sayılı ilamı) kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/11/2022