Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2199 E. 2022/1450 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/09/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 20/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında güvene dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davalı şirketin bir kısım borçlarının söz konusu güvene istinaden müvekkilince birçok kez ödendiğini, davalı tarafın yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle müvekkilden borç istediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı tarafa … bankasına ait “… ” numaralı 31/01/2014 tarihli çekten kaynaklı 16.820,00.-TL alacağını davalı tarafa devrettiğini, müvekkilinin bu alacağını garantilemek adına söz konusu çekin fotokopisi üzerine “iş bu çekten kaynaklı 16.820,00.-TL olan alacağımı, … Ltd. Şti’ne daha sonra … Ltd. Şti’den alınmak üzere borç karşılığında devrediyorum.” diyerek yazdığını, bahsi geçen çek fotokopisinin de davalı şirket yetkilisi tarafından aslını elden aldım şeklinde belirterek imza altına alındığını, davalı şirketin kısa bir süre sonra çek bedeli olan 16.820,00.-TL’yi bankadan çektiğini, müvekkil şirketin davalı tarafa borç karşılığında vermiş olduğu 16.820,00.-TL’yi kendisine ödemesi için birçok defa ikazda bulunduğunu ancak davalı tarafın borcunu ödemediğini, müvekkili şirket tarafından Antalya 10. Noterliğinin 27/05/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete alacağın tahsili için ihtar çekildiğini, söz konusu ihtara karşılık davalı tarafın Antalya 5. Noterliğinin 25/06/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkiline herhangi bir borcunun bulunmadığını bu yüzden herhangi bir ödemede bulunmayacağını ihtar ettiğini, davalı tarafın söz konusu borcu ödememesi üzerine davalı şirket aleyhine 07/06/2016 tarihinde Antalya 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı ile takibin durduğunu bu nedenlerle davalının itirazının iptali ile takibin devamına davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Antalya 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin 2016 tarihinde başlatıldığını, müvekkilinin süresi içinde takibe itiraz ettiğini, karşı tarafın itirazdan 3 yıl sonra iş bu davayı açtığını, karşı tarafça süresi içinde itirazın iptali davası açılmadığı için davanın esasına geçilmeden usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği çekin bedelinin davacıya ödendiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği 27/05/2015 tarihli ihtarnamenin davanın konusu olmadığını, müvekkil şirketin davacının gönderdiği ihtara karşılık 25/06/2015 tarihli ihtarnameye cevabı ile herhangi bir borcunun olmadığını ihtaren ilettiğini, müvekkilinin davacı taraf ile aralarındaki iş ilişkisine dair üzerine düşen tüm ticari yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirket ile aralarındaki birçok ticari ilişkiye dayalı olarak 29/01/2015 tarihinde davacı şirket hesabına 12.000,00.-TL EFT, 28/07/2015 tarihinde … Servis Hizmetleri hesabına 30.000,00.-TL EFT olarak fazlasıyla gönderdiğini, müvekkil kayıtlarında 2014 yılında ticari borç olarak görünen 16.820,00.-TL çek bedelinin 2015 yılı defterlerinde ticari borç kayıtlarında ödendiği için görünmediğini, davacı şirketin kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, müvekkilini zor durumda bıraktığını, davacının davasının reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı vekilinin, davalı tarafından yapılan 29/01/2015 tarihli 12.000,00.-TL ve 28/07/2015 tarihli 30.000,00.-TL ödemeyi kabul etmiş olup, bu ödemelerin davalıdan olan başkaca alacaklarına ilişkin olduğunu yönündeki savunmasının “bağlantısız bileşik ikrar” mahiyetinde olduğu, ispat yükünün bağlantısız bileşik ikrar savunmasında bulunan davacıda olduğu, davacının, usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini incelemeye ibraz etmediği, davacı şirkete ait 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait muavin defteri kayıtlarını ve davalı ile olan ticari ilişkilerine istinaden davalı adına yapmış olduğu ödemelere ilişkin dekont ve belge suretlerini ibraz ettiği, hem delil olarak dayanılması hem de tarafların tacir olmaları nedeni ile HMK 222 ve TTK 83. Maddeler kapsamında tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verildiği, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davalının ibraz edilen 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak süresinde yaptırıldığı, davalının 2014 yılı ticari defter kayıtlarına göre 31/12/2014 tarihi itibariyle davacıya 11.992,20.-TL borcunun olduğu, bu tutarın aynı zamanda davacıya ait muavin defteri kayıtlarında 2014 yılından 2015 yılına devreden tutar olduğunu, davalının 2015 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde, 29/01/2015 tarihli 12.000,00.-TL ödemenin davacının cari hesabında göründüğü, 28/07/2015 tarihli 30.000,00.-TL ödemenin ise davacının cari hesabında değil borç kaydının ortaklar hesabı adı altında … hesabına borç kaydı yapıldığının anlaşıldığı, davalı kayıtlarına göre davacıya bir borcunun olmadığının belirtildiği, davacının ise usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini incelemeye ibraz etmediği, davalıya ait ticari defter kayıtları ile davacı tarafından ibraz edilen muavin defter kayıtlarında, 31/12/2014 tarihi itibariyle davalının davacıya 11.992,20.-TL borçlu olduğunun belirlendiği, davacı tarafça ibraz edilen 27,20.-TL ve 36,40.-TL dışındaki dekont ve belge suretlerinin bu tarihten öncesine ait olduğu, davalının borcu ödediğini ispat etmesine rağmen davacının davalıdan başkaca alacağının olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davalı adına üçüncü kişilere ödemeler yaptığını, 80.000-TL’lik alacak istemine ilişkin noter ihtarnamesinden sonra 30.000-TL’lik ödemenin yapıldığını, davalının borcu kabul etmesine rağmen ödediğini ispat edemediğini, borcun kaynağının taraflar arasındaki ticari ilişkiden çok gizli ortaklıktan kaynaklanan şahsi borç olduğunu istinaf sebebi olarak belirtmiştir.
Dava, borç olarak ciro edildiği iddia edilen çek bedelinin ödenmediğinden bahisle açılan alacak davası olup itirazın iptali formatında ileri sürülmüştür.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı 25/09/2018 tarihli ilamında da açıklandığı üzere; çek, bir ödeme aracıdır ve kural olarak mevcut bir borcun ifası için verildiği kabul edilmektedir. Ancak bu karinenin aksinin iddiası ve ispatı da mümkündür. Somut olayda da dava konusu dava dışı 3. Şahıs tarafından keşide edilen … numaralı 31/01/2014 tarihli 16.820,00.-TL çekin ödeme amacı ile değil de borç olarak davalı adına ciro ile teslim edildiği iddia edilmiş davalı da bu iddiaya itiraz etmemiş ve bu borcun aradaki ticari ilişkiden kaynaklanan diğer ödemelerle 29/01/2015 tarihinde davacı şirket hesabına 12.000,00.-TL EFT, 28/07/2015 tarihinde 30.000,00.-TL EFT olarak fazlasıyla ödendiğini savunduğundan çekin borç olarak verildiği hususu tartışmasız olup uyuşmazlık borç olarak alınan çek bedelinin ödenip ödenmediği noktasında toplanmıştır.
Tarafların iddia ve kabullerine göre arada birden fazla borç ilişkisi bulunduğu anlaşılmakla beraber ödemeye ilişkin makbuzlarda hangi borç için gönderildiğine ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Türk Borçlar Kanunun 101. maddesinde birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Bu halde davalının ibraz ettiği makbuzlarda hangi borç için gönderildiği açıklanmadığı gibi defter ibrazından kaçınan davacının da bu ödemeleri hangi alacak için aldığına ilişkin makbuz düzenlemediği, hangi alacaktan mahsup ettiğine dair delil ibraz etmediği anlaşılmıştır. Bu maddenin devamında düzenen TBK’nun 102. Maddesinde ise taraflar arasında birden fazla borç bulunması halinde kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödemenin muaccel borç için yapılmış sayılacağı, birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceğini belirtilmiş olup somut olayda da bu maddenin uygulanması gerektiği ve davacı alacaklının ispat ettiği başka muaccel bir borç bulunmadığından ödemenin yasal karine olarak takibe konu olan bu çek borcu için yapılmış sayılacağı ve buna göre mahkemenin tespit ve değerlendirmelerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.20/10/2022