Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2144 E. 2022/1489 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/03/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 26/10/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalının 24.800 TL bedelle satıp 15/07/2014 tarihinde teslim etmeyi taahüt ettiği 3*32*boysertbest barsa emprador cinsi mermere karşılık müvekkilinin davalıya muhatabı … olan ilki 30/12/2014 keşide tarihli … çek nolu 12.400,00.-TL bedelli ve ikincisi 30/01/2015 keşide tarihli … çek nolu 12.400,00.-TL bedelli iki adet çek verdiğini ancak davalının mermerleri teslim etmediğini, böylece müvek- kilinin verdiği çeklerin bedelsiz kaldığını belirterek; bu çeklerden dolayı davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Asli Müdahale talebinde bulunan … AŞ. (… AŞ) vekili dilekçesinde özetle; davacı-keşideci ve davalı …’ın tacir olduğu, müvekkil şirketin bu çeki …’tan 22/07/2014 tarihli yazılı belge ve ciro yoluyla temlik aldığını, takibe konu çekin 30/12/2014 tarihinde ibraz edildiğinde muhatap bankanın mahkemece verilen karara istinaden çek bedelini müvekkiline ödemediğini, bu dava sebe- biyle verilen tedbir kararının müvekkilini bağlamayacağını, müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi olduğunu, ödeme yasağının kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; davalı satıcının teslim olgusunun ispa- tında dayandığı irsaliyeli faturadaki davacı adına teslim alan sıfatıyla atılı imzanın davalıya ait olup olmadığının tespit edilememisi sebebiyle teslim olgusunun ispatlanamadığından davanın kabulüne bedeli ödenen 30/01/2015 keşide tarihli çek yönünden bedelinin ödeme tarihi olan 30/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, 30/12/2014 keşide tarihli çek yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar veril- miştir.
Karara karşı, davalı ve asli müdahil vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının ticari defterlerinde müvekkili- nin kendisine borcu olduğuna dönük her hangi bir kaydın olmaması, davacının müvekkilinin dayandığı irsaliyeli faturaya kasıtlı olarak kendi defterlerine işlememesi, müvekkilinin dayan- dığı irsaliyeli faturanın üst nüshasının davacı tarafta kalması, mahkemece istirdata karar ve- rilmiş olmasına rağmen müvekkilinin veya asli müdühilin bu çeklerle ilgili bir tahsilatının olmaması sebepleriyle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu çekin müvekkili tarafından ciro yolu ile ve iyiniyetli olarak teslim alındığını, mahkemece verilen tedbir kararının müvek- kili hamili bağlamayacağını, davalının imzalıdığı sözleşme ile müvekkili şirkete borçlandığı- nı, kendisinin verilen tedbir kararı ile bir ilgisinin olmamasına rağmen çek bedelinin ödenme- mesinin hukuka aykırı olduğunu, ödeme yasağının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, bedelsizlik iddiasına dayanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının satın aldığı mala karşılık davalı satıcıya verdiğini belirttiği çeklerin dava- cı tarafından davalıya teslim edildiği müdahil faktoring şirketi tarafından sunulan çek foto- kopi ve eklerinden anlaşılmaktadır.
Mahkemece verilen tedbir kararının yatırılan teminat üzerinde fiilen uygulandığı, müzekkere cevaplarından dava konusu çeklerden 30/01/2015 keşide tarihli olanının ödendiği, 30/12/2014 keşide tarihli olanın ise ödenmediği anlaşılmakta ise de bu çekin davalı tara- fından değil müdahil tarafından bankaya ibraz edildiği ve tedbir kararı gerekçe gösterilerek banka tarafından çek bedelinin ödenmediği ancak tedbir kararının davalı yönünden verildiği ve fakat davalı yönünden fiilen uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu mermerin davacı alıcıya teslim edilip edilmediği noktasındadır.
Menkul satışlarına ilişkin TBK.nun 207. Maddesine göre “Satış sözleşmesi, satı- cının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” Kanunun bu hükmünden, kural olarak bir sözleşmeye konu edimlerin aynı anda ifa edileceği, satım sözleşmesine konu malın teslimi anında ödemenin de peşin olarak yapılmış sayılacağı anla- şılır. Davacı alıcı ise dava konusu mermerin ödemeye ilişkin çeklerin davalı satıcıya verilme- sinden sonra kendisine teslim edileceği iddiasındadır. Bu durumda davacı alIcının davalı satıcının sözleşme konusu malı sözleşme anında değil daha sonra teslim etmeyi taahhüt etti- ğini ispatlaması gerekir. Bu konudaki ispat yükü malı satın alandadır. Öte yandan çek bir ödeme aracıdır. Bu da davacı alıcının teslim aldığı sözleşme konusu mala karşılık çek ile öde- me yaptığı anlamına gelir.
Somut olayda davacı davalı ile aralarında sözlü bir sözleşme yapıldığını iddia etmek- te olup, davalı satıcının sözleşme konusu malları sözleşmeden sonra teslim etmekle yüküm- lü hale geldiğini ispatlayamamıştır.
İspat yükünde yanılgıya düşen mahkemece teslim olgusunun davalı satıcı tarafından ispatlanamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmadığından kara- rın kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ancak fiilen davalı yönünden uygulanmış bir tedbir kararı olmadığından İİK.’nun 72/4 maddesinde öngörülen tazminata hükmedilmemiştir.
Müdahil vekilinin istinaf talebine gelince, Müdahil vekili özetle, dava konusu çekin iyi niyetli hamili olduğunu, verilen tedbir kararının kendisi yönünden bir bağlayıcılığının olmadığını belirterek; tedbir kararının kaldırılmasını istinaf yoluyla talep etmiş ise de mahke- mece verilen tedbir kararının yalnızca davalı yönünden verilmiş bir tedbir kararı olması, aynı gerekçe ile müdahilin tedbir kararına yaptığı itirazın reddedilmiş olması karşısında istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, davalı ve asli müdahil vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asli müdahil vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 05/03/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın REDDİNE,
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin olarak alınan 423,55 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 342,85 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
e-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
f-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 369,12 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Asli müdahil harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
c-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 54,50 TL posta masrafı, olmak üzere toplam 203,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
d- Asli müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
f-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.26/10/2022