Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2114 E. 2022/1232 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
DAVANIN KONUSU:Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 29/09/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı ….. ….. ortaklık numarasıyla …. Ticaret Siciline …. sicil numarasıyla kayıtlı halka açık ….. Sanayi A.ş. hissedarı olduğunu, …. 17 adet -17.000 TL nominal tutarla 28/04/1975 tarihinde ortaklığa kabul edildiğini, ,…. nın toplam hisse adedinin 5.517 olduğunu, babası …. nın …. adet 667.000 Nominal tutarla 29/07/1975 tarihinde ortaklığa kabul edildiğini, …. nın toplam hisse senedi adedinin 218,363 olduğunu, …. nın daha sonra hisselerinin tamamını oğlu …. ya devrettiğini, sonuç olarak …. nın hisse senedi adedinin babası …. nın hisse senedi adetleriyle birlikte toplam 223,88 olduğunu, müvekkilinin 21/09/2018 tarihinde babasının hisse senetlerini kaybettiğini belirterek hisse adet ve tutarını gösteren belgenin kendisine verilmesi için şirkete başvurduğunu, söz konusu hisse senet bedellerinin ödenmesi ve ortaklıktan ayrılmak için şirkete başvurduysa da sonuç alamadığını, müvekkilinin ortaklık hakkında bilgi alma ve inceleme hakkının sürekli ihlal edildiğini, şirketin kuruluş amacı olan kar elde etme işini gerçekleştiremediğini, davalı şirkette organların işlevsiz ve çalışamaz hale geldiğini, şirketin kötü yönetildiğini, azlık haklarının gözetilmediğini, zarara uğratıldığını, TTK 531. Maddesine göre haklı sebeplerin mevcut olduğunu, zorla şirket ortaklığında tutulmasının irade özgürlüğüne aykırı olduğunu, genel kurul toplantılarına çağrılmadığını, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13. Maddesi uyarınca 28/02/2019 tarihinde hisse bedellerinin kaydileştirilmesi amacıyla yatırım tazmin merkezine başvuru yaptığını, verilen cevapta kaydileştirme yapılabilmesi için mahkemeden alınacak zayi belgesinin istenildiğini, elindeki belgelerin müvekkilinin hissesi olduğunun kanıtı olduğunu, hisse bedelinin ortak olunduğu tarihteki alım gücü ve günümüzdeki alım gücü dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı bilirkişi tarafından reel ve güncel çıkacak rakamlar doğrultusunda daha sonradan ıslah ile harcın tamamlanacağına yönelik halları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100 TL üzerinden haklı davalarının kabulüne, hisse bedellerinin gerçek değerinin bugünkü rayiç bedelleri ile ….. A.Ş. ve …. değerleri üzerinden bilirkişi vasıtasıyla çıkarılacak güncel emsal rakamlar doğrultusunda hak kaybına uğratılmadan müvekkiline ödenmesini ve müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, şirkette ortaklık sıfatı bulunmayan davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, bir an için davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı olduğu varsayılsa dahi davacının talep ettiği şekilde anonim şirketten ayrılma hakkının kullanılması yasal olarak olası olmadığını, bu nedenle davanın esas ve usul açısından reddini istemiştir.
Mahkemece, şirketteki payların kaydileştirilmemiş olduğu, davacının elinde herhangi pay senedi bulunmadığı, davacı azınlık pay sahibi olmadığından haklı sebeplerle fesih hükümlerine dayanamayacağı, İlgili yüksek mahkeme kararları ve mevzuat gereği davacı pay sahipliği ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkilinin dava dosyasına sunduğu resmi imzalı ve mühürlü belgelerin dikkate alınmadığını, babasınınkiler ile birlikte toplam 223,88 hisse sahibi olduğunu, müvekkilinin ortaklık hakkında bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğini belirterek dava dilekçesinde bildirdiği hususları tekrarla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ve kararın sadece vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine ilişkin istinaf dilekçesinde özetle; vekalet ücreti dışında yerel mahkemenin kararının yerinde olduğunu, davacının davalı şirkette pay sahibi olduğunu ispat edemediğini, davacının ortaklıktan çıkma hakkı olmadığını, davacının TTK 531. Madde hükmünden yararlanmasının mümkün olmadığını, azınlık olmadığını, SerPK nun 24. Maddesi hükmüne dayalı ortaklıktan ayrılma şartlarının oluşmadığını, davacının davasını 100,00 TL lik değer üzerinden ikame ettiğini, bu nedenle istinaf parasal sınırının altında kalan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, ayrıca mahkemenin 05/11/2020 tarihli gerekçeli kararındaki lehlerine hükmedilen 100,00 TL avukatlık ücretinin sehven yazılmış olabileceğini, AAÜT 3. Madde gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve davalı tarafından yapılan yargılama giderinin de davacıdan alınarak davalıya ödenmesine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bu yönlerden düzeltilmesini talep etmiştir.
Dava, haklı nedenlerle anonim şirket ortaklıktan çıkma ve hisse bedellerinin ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Davacı vekilinin istinaf istemi yönünden:
Davacı davalı şirketten kendisinin ve babasının hisse satın almak suretiyle ortak olduklarını, babasının hisselerini kendisine devrettiğini ancak hisse senetlerinin kaybolduğunu, buna rağmen davalı şirkete başvurusu üzerine şirketin verdiği Kasım 2018 tarihli cevabi yazı içeriğine göre hisse sahibi olduğunun anlaşıldığını, buna rağmen davacıya kar payı ödenmediğini, ortaklık haklarını kullanmadığını belirterek pay bedellerinin ödenmesini ve ortaklıktan çıkarılmasını talep etmektedir.
Davalı şirketin 25/07/1973 tarihinde kurulduğu, ana sözleşmesine göre nama ve hamiline hisse senetlerinin düzenlendiği, hisse devrine bir engel getirilmediği, 1978 ve 1981 yıllarında sermaye arttırımı yapıldığı, 1984 yılında SerPK’na göre kayıtlı sermaye sisteminin kabul edildiği ve bu sisteme geçildiği1987 yılında hisselerin ….. AŞ’ye kote edildiği, bu tarihten beri hisse senetlerinin borsada alınıp satılabildiği anlaşılmıştır.
İlgili yazının incelenmesinde davacı ve babasının şirketten hisse senedi aldıkları, davacının 2. Tertip sonrası hisse senetlerini, babasının 6. Tertipten sonra 7. Ve 8. Tertip hisse senetlerini almadıklarının yazılı olduğu, kaybolan hisse senetleri ile ilgili mahkeme kararı ile işlem yapılabildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi kıymetli evrak, üzerinde taşıdığı hak ile ayrılmaz bir bütündür. Hakkın ileri sürülmesi ve devredilebilmesi için maddi varlığı oluşturan senede ihtiyaç vardır. Senedin içerdiği hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemeyeceği gibi başkalarına da devredilemez. Senedin taşıdığı hak, senet ile vücut bulduğu ve senetle mündemiç olduğundan kıymetli evrakla (senedin taşıdığı hak ile) ilgili tüm işlemlerin kambiyo senedi üzerinde yapılması gerekir. Kıymetli evrak tedavül amaçlı düzenlendiğinden tedavüle çıkan senetler, kanuni düzenlemelerle sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Bunun nedeni, ticari hayatın güvene dayalı olması, güvenin korunmasıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin ….. esas, …. karar sayılı ilamında “Kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali kararı ve bu kararın hükümleri TTK’ nun 661. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nun 661/1. maddesine göre; Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde, hak sahibinin istemi üzerine mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. 6102 sayılı TTK’nın 666, 6762 sayılı TTK’nın 578/son maddeleri uyarınca, iptal kararı üzerine dilekçe sahibi gideri kendisine ait olmak üzere yeni bir senet düzenlenmesini isteme hakkına haizdir. O halde, bu aşamada iptal kararı alınıp, şirkete ibraz edilmeden davacının şirketten yeni bir senet düzenlenmesini istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır.” şeklinde karar verilmiştir.
Diğer taraftan TTK’nın 638/2. Maddesinde haklı sebeplerle limited şirket ortaklığından çıkma hali düzenlenmişken Anonim Şirketler ile ilgili hükümlerde doğrudan haklı sebeple ortaklıktan çıkma davası düzenlenmemiştir. Haklı sebeplerle ortaklığın feshi talebine ilişkin TTK’nın 531. maddesinde; “haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” şeklinde ancak sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahiplerince şirketin feshinin istenmesi halinde mahkemeye seçenek olarak düzenlenmiştir. Ayrıca anonim şirket pay sahibine ayrılma hakkı, halka açık anonim şirketin önemli nitelikli işlemlerinde tanınmıştır. SerPK m. 23’e göre halka açık ortaklıkların birleşme, bölünme işlemlerine taraf olması, tür değiştirme veya sona erme kararı, malvarlığının tümünü veya önemli bir bölümünü devretmesi veya üzerinde bir ayni hak tesis etmesi veya kiralaması, faaliyet konusunu tümüyle veya önemli ölçüde değiştirmesi, imtiyaz öngörmesi veya mevcut imtiyazların kapsam veya konusunu değiştirmesi ile borsa kotundan çıkması, önemli kararlardır. Ayrılma hakkı, pay sahibi sayısı sebebiyle halka açık sayılan ortaklıkların SerPK kapsamından çıkma kararında da söz konusu olabilir. Zira SerPK m. 33 uyarınca, pay sahibi sayısı beş yüzü aştığı için halka açık sayılan ortaklıklar, paylarının borsada işlem görmesini istememeleri halinde, pay sahibi sayısının en az üçte ikisi ve toplam oyların en az dörtte üçü ile alınacak bir genel kurul kararı ile SerPK kapsamı dışına çıkabilir. Somut olayda bu özel haller de söz konusu değildir. Bu özel durumlar haricinde, anonim şirkette pay senede bağlı olduğu için ortak, sahip olduğu payı devrederek ortaklıktan ayrılabilir.
Bu tespitlere göre davacının öncelikle senede mündemiç hakkını ispat etmesi, buna göre de şartları varsa zayi belgesi alması ardından pay devri ve sair işlemleri yapması gerekirken elinde pay senedi olmadan iş bu davayı açmada hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmıştır. Hukuki yarar 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesince dava şartı olup, dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından resen gözetilir.
Mahkemece davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak davanın esastan reddine karar verilmesinin usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır.
2-Davalılar vekilinin AAÜT ikinci kısım ikinci bölüm gereği 3.400-TL vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği ve yargılama giderine ilişkin istinaf istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla açılan kısmi dava olduğu sabit olsa da dava değerinin hisse bedellerinin ödenmesi yönünden gösterildiği davacının bunun dışında ortaklıktan çıkma isteminin de bulunduğu ve bu istem yönünden kararın kesinlik sınırında olmadığı değerlendirildiğinde maktu vekalet ücreti tayini gerektiği, davalılar vekilinin buna ilişen istinaf talebinde taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği, diğer yönden ilk derece yargılaması açısından ayrıca yaptığı bir yargılama gideri olmadığından buna ilişen istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesince re’sen nedenlerle ayrıca, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan re’sen nedenlerle davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Yukarıda ( 1 ve 2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Denizli asliye ticaret mahkemesinin ….. Esas, …. Karar, 05/11/2020 tarih sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine,
b-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
c-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan avanstan karar kesinleşinceye kadar yapılan masraflar düşüldükten sonra kalan kısmın davacıya iadesine,
e-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
f- Dava öncesi yapılan arabuluculuk masrafı 1.320 TL ‘nin davacı …. dan alınarak hazineye irad kaydına,
4-İstinaf incelemesi yönünden;
a-492 sayılı yasa gereğince peşin yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının, ilk derece mahkemesince istek halinde davacıya iadesine ,
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
c-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
e-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
f-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgililerine İADESİNE,
g-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
h-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2022