Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2009 E. 2022/1161 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 20/09/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı -borçlu şirket arasında ….. (…. ) Tek Yetkili Satıcılık Protokolü imzalandığını ve buna istinaden davalı-borçlu şirkete 50.000 USD ‘nin banka kanalı ile ödendiğini, sözleşmenin feshedilmesi üzerine 09/03/2018 tarihli ihtarnameye cevap ile yapılan ödemenin kendilerine iadesinin istendiğini, bu süre zarfında müvekkil şirket misafirlerine bir takım konaklamalar yaptırdığını ve davalı borçlu şirkette 31.221,86 USD alacağının kaldığını, borcun ödenmemesi üzerine bakiye alacağın tahsili için Antalya 14 İcra Müdürlüğünün ….. E sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, davalı tarafça takip tarihinden önce ve sonra davalı şirketin muhasebe departmanı tarafından müvekkil şirkete mutabakatname gönderildiğini ve kendi kabullerinde olduğu üzere iki defa 31.221,86 USD borçlu olduklarını tasdiklediklerini, davalı yanın dava miktarına yetecek miktarda yedinde veya 3.şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklıyla diğer haklarını ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile aralarında tek yetkili satıcılık protokolü imzalandığını, işbu sözleşmenin garanti kontenjan sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davacı yanca haksız olarak feshedildiğinden davacının davalı şirkete garanti etmiş olduğu bedeli ödemek zorunda olduğunu, davacı tarafın sunduğu mutabakatnamelerde imzaların vekil eden şirket yetkililerine ait olmadığını, kim tarafından imzalandığını bilmediklerini, borç taahhüdü altında olunduğuna ilişkin yazıların sadece ticari temsilcilerin onayı ve imzası ile geçerli olabileceğini, bu nedenle davacı tarafın sunduğu mutabakatnamelerin geçerliliği bulunmadığını öne sürerek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, “…Sözleşmenin 11. Maddesind uçuş yapılan hava yolu şirketi tarafından çıkarılacak uçuş yasağı açıkça mücbir sebep sayılmakla; somut olayda bu mücbir sebebin gerçekleştiği, nitekim davalının davacı yana düzenlediği 20.06.2018 tarihli no show faturasının 10.08.2018 tarihinde iptal edilmesi ve davalı yanın muhasebe departmanından gönderilen 12.10.2018 tarihli mutabakatname ile tarafların incelenen ticari defterlerinde de kayıtlı olan 31.221,86 USD davacı alacağı birlikte değerlendirildiğinde, davalının da uçuş iptallerini mücbir sebep olarak kabul ettiği kanaatine varılmış ve takibe konu asıl alacak üzerinden açılan davanın kabulüne dair, alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatı…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin her ne kadar sözleşmenin mücbir sebebe dayanılarak feshedildiğini kabul etmiş ise de, somut dosyada sözleşmede yazılı mücbir sebep hallerinin bulunmadığının açık olduğunu, dolasıyla davacının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, sözleşme içeriğinde sözleşmenin tamamlayıcı unsuru olarak yalnız ….. firmasına ait uçaklarla taşınacağına dair ibare yada şart bulunmadığını, 18/03/2018 tarihinde konaklamaya başlanma gerekmekteyken 09/03/2018 tarihli ihtarname ile müvekkili şirkete sözleşmenin feshedildiğinin bildirilmesinin basiretli tacir anlayışı ile bağdaşmadığını, İran ile Türkiye arasında uçuş gerçekleştiren bir çok firma olduğunu, diğer firmalarla da anlaşma yapabileceği de belirtilerek sözleşmenin gereklerini davacının yerine getirmediğini ve feshinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkilince ihtar edildiğini, müvekkilinin ayrıca 25/06/2018 tarihli ihtarname ile No show bedelini içeren 20/06/2018 tarihli 1.641.036,49 TL bedelli faturanın 8 gün içinde ödenmesi gerektiğini ihtar ettiğini, karşı tarafın söz konusu faturayı ihtarnameye cevap ile iade ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince 18/03/2018-04/04/2018 tarihleri arasında taahhüt ettiği odaları konaklamaya hazır tuttuğunu, ….. Firmasına charter izni verilmediği dönemde İran’da bulunan tüm hava yolu firmaların uçuşlarını gerçekleştirebildiğini, bu durumun ….. Firmasının uçuşları gerçekleştirmeme sebebinin kendisinden kaynaklandığını gösterdiğini, davacının farklı bir hava yolu ile sözleşme imzalayıp dava konusu sözleşmenin gereklere yerine getirebilecekken sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, sözleşmede açıkça uçuş yapılan hava yolu şirketi tarafından çıkarılacak uçuş yasağı denildiğini, somut dosyadaki uçuş yasağının mücbir sebep olarak değerlendirilebilmesi için tüm hava yolu firmalarının uçuş yasağı getirmiş olması gerektiğini, somut olayda uçuş izni verilmemesinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin No show hükümleri uyarınca fatura düzenleme hakkının bulunduğunu, ilk Derece Mahkemesinin müvekkilinin No show faturasını iptal etmesi ile uçuş iptallerinin mücbir sebep olması arasında bağ kurarak hüküm tesis etmesinin yerinde olmadığını, müvekkilinin No show faturasını iptal etmediği takdirde tahsil edemediği faturaya ilişkin vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kalacağını ve ekonomik açıdan mağdur olacağını, davacının gönderildiğini iddia ettiği mutabakatnamelerin geçerliliğinin bulunmadığını, söz konusu mutabakat namelerdeki imzanın şirket yetkililerine ait olmadığını, muhasebe departmanında çalışanların borçlandırıcı bir belgeye imza atma yetkisinin bulunmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatlarında bu doğrultuda olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin yeterli araştırma yapmadan talepleri doğrultusunda turizm bilirkişisinden rapor alınmayıp hükme esas alınabilecek yeterlilikte olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurmasının hatalı olduğunu, uzman bilirkişi tarafından incelenmeyen uçuş bilgilerinin dosya kapsamına sunulmasının bir fayda getirmeyeceğinin aşikar olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça davalı hakkında Antalya 14. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası kapsamında 31.221,86 USD asıl alacak olmak üzere toplam 35.670,76 USD alacağın tahsili için genel haciz yolu ilamsız icra takibinin 11/04/2019 tarihinde başlatıldığı, davalıya örnek 7 ödeme emrinin 12/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının vekili aracılığıyla borca ve ferilerine 15/04/2019 tarihinde itiraz ettiği, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında davacının İran’dan Nevruz döneminde gelecek müşterilerinin davalının otelinde 18/03/2018-04/04/2018 tarihleri arasında konaklatacağına ilişkin tek yetkili satıcılık sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davacının sözleşme içeriğinde de belirtildiği üzere davalıya 19/01/2018 tarihinde 50.000 USD ödeme yaptığı, sözleşme içeriğinde de davacının İran pazarında davalıya tek yetkili satıcılık yapacağı 18/03/2018-04/04/2018 tarihleri arasında minimum 5000 oda geceleme (standart oda) 550.000 USD ciro yapmayı taahhüt ettiği görülmüştür.
….. Kurumu tarafından ….. Şirketine (….. ) 2018 yılı Nevruz döneminde gerçekleştireceği olağanüstü uçuşlar için herhangi bir iznin verilmediği, bunun üzerine davacının ….. Şirketi (…. ) ile aralarında imzaladığı … seferlerine ilişkin anlaşmanın ….. tarafından 07/03/2018 tarihinde feshedildiği, davacının sözleşme gereğince 01/03/2018 tarihinde davalıya ödemesi gereken 100.000 USD’nin ödememesi sebebiyle davalının çektiği ihtarnameye karşı davacının davalıya Antalya 15.Noterliğinin 09/03/2018 tarih ….. yevmiye numaralı ihtarname ile cevabıyla ….. aralarındaki sözleşmeyi feshi nedeniyle söz konusu tek satıcılık sözleşmesini, sözleşmenin 11.maddesi gereğince fesih ettiklerini ve ödenen 50.000 USD’nin iadesini istediklerine dair ihtarname gönderdiği, tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık, davacının sözleşmeyi sözleşmenin 11. Maddesinde belirtilen mücbir sebep kapsamında feshedip feshetmediği ve bu kapsamda davalıdan konaklattığı müşterilerin ücretleri düşüldükten sonra ödediği avansı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki tek satıcılık konaklama sözleşmesinin 11.maddesinin; ” …. Turizm Bakanlığı, …. havacılığı, …. Dış İşleri Bakanlığı, …. Havalimanı …. İdaresi ve İdari İşler Kurumu, uçuş yapılan hava yolu şirketi tarafından çıkarılacak uçuş yasağının… engellerinin tebliğ alındığı tarihten itibaren Noter çevirisinin Otelle paylaşılması halinde iş bu protokol karşılıklı No show uygulanmaksızın acentenin gerçekleşen konaklamaları ücret ile tahsil edildikten sonra feshedilir” şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesinin, davacının hava yolu Taşımacılığı için sözleşme yaptığı ….e …. Havacılık otoritesinin olağanüstü uçuş izni vermemesi nedeniyle sözleşmenin 11.maddesi kapsamındaki mücbir sebep ile sözleşmeyi feshettiğini ve bu fesih nedeniyle avans olarak ödediği 50.000 USD’nin davalının otelinde konaklattığı müşterilerinin ücreti düşüldükten sonra talep etmesini yerinde bulmasında, davalının da usulüne uygun olarak tuttuğu ticari defterlerinde söz konusu icra takibine konu 31.221,86 USD davacının alacağını davacıya borcu olarak kaydettiği ve davacıya No Show bedeli olarak düzenlediği 20/06/2018 tarihli faturayı iptal ettiği, davacının 31.221,86 USD alacağının bulunduğuna dair mutabakatname mektubunun davalının muhasebe bölümünün imzaladığı böylece davalının davacının bu yöndeki taleplerini zımni ve fiili olarak kabul ettiği birlikte değerlendirildiğinde, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 12,412,69 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 2.948,80 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭9.463,89‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/09/2022