Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1983 E. 2022/923 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 30/09/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 06/06/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, davalı tarafa mal verildiğini, 30.11.2018 tarih ve … nolu, 105.800,00 TL tutarında fatura kesildiğini, faturada belirtilen malzemelerin karşı tarafa teslim edilmesine rağmen, bakiye 32.800,00 TL’nin ödenmediğini, Antalya 8. İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe kötü niyetli ve haksız olarak itiraz ettiğini, takibe konu borcun para borcu olması nedeniyle TBK.nun 89/1’e göre yetki itirazının doğru olmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını, davanın da yetkisiz mahkemede açıldığını, İİK’nun 50. ve HMK’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre yetkili icra müdürlüğünün Alaşehir İcra Müdürlüğü, yetkili mahkemenin de Alaşehir Mahkemeleri olduğunu, davacı ile müvekkili arasında süt pişirme ve soğutma ünitesi satımı ve kurulumuna ilişkin sözlü anlaşma yapıldığını, dava dilekçesi ekinde sunulan faturada bulunan malzemeler ile süt pişirme ve soğutma ünitesi davacı tarafından müvekkiline ait işyerine kurulduğunu ancak davacı tarafından bir türlü ünitenin sağlıklı ve düzenli olarak çalışmasının sağlanamadığını, davacıya ürünün ayıplı olduğunun, çalışmadığının bildirildiğini, ayıp ihbarında bulunulduğunu, bizzat davacının eşi …’un, müvekkiline ait işyerine gelerek ünitedeki hatanın faturanın 5. Sırasında yer alan süt pişirme kazanından kaynaklandığını tespit ettiğini, süt pişirme kazanını söküp götürdüğünü, yenisinin getirileceğini söylediğini ancak halen getirilmediğini, kazanın sökülmesi sebebiyle faturanın 7. Sırasındaki aktarma pompası ile 10. Sırasındaki elektrik panosunun da kullanılmaz halde ve atıl vaziyette müvekkilin iş yerinde süt kazanının teslim edilmesini veya iade alınmayı beklediğini, yine faturanın 1. Ve 2. Sırasındaki davlumbazlarında ayıplı olarak teslim edildiğini, davacıya defalarca ayıpların giderilmesi veya ürünlerin iade alınması için ihbarda bulunulduğunu ancak davacı tarafından devamlı oyalandığını, davacıya toplamda 73.000,00.-TL ödeme yapıldığını, kalan 32.800,00 TL’nin ise ayıpların giderilmesinden ve süt pişirme kazanın tesliminden sonra yapılacağının bildirildiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, davanın reddi ile haksız yapılan icra takibi ve açmış olduğu dava sebebiyle %20’den az olmamak üzere tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… davacı icra takibine konu faturalarda yazılı olan malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi ve teslimi kabul etmiş ancak kendisine teslim edilen malların ayıplı olduğunu, davacının ayıbı kabul ederek teslim edilen mallardan süt kazanının sökülüp götürüldüğünü ve yenisinin getirilmediğini, ayıplı olan diğer malzemelerin de iş yerinde sökülmüş ve atıl vaziyette davacıya teslim edilmek üzere beklediğini savunmuştur. Bu durumda, ayıp ihbarının yapıldığını ispat yükü davalı taraftadır.
Her iti taraf da tacirdir. TTK.nun 18.maddesi gereğince; Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. Davalı taraf, davacıya ihbarda bulunduğunu yazılı bir delil ile kanıtlayamamıştır.
Ayıp ihbarı yapıldığının ispatı için yazılı delil sunulamayan davada, davalı taraf cevap dilekçesinde “yemin” deliline dayanmış olduğundan ayıp ihbarı yapıldığının kanıtlanması amacıyla davacıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılmış, davalı taraf yemin teklif etmemiştir. Bu nedenle davanın kabulüne…”şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takibin yetkili olmayan icra müdürlüğünde başlatıldığını, davalı müvekkilinin adresinin Alaşehir olduğunu, bu nedenle yetkili icra müdürlüğünün Alaşehir İcra Müdürlüğü ve mahkemeninde Alaşehir mahkemeleri olduğunu, esasa yönelik olarak da yerel mahkeme kararı hatalı olduğunu, delillerinin toplanılmadan karar verildiğini, taraflar arasında ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı ve teslimin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında uyuşmazlık olduğunu, davacının eşi …’un müvekkiline ait işyerine gelerek ünitedeki hatanın faturanın 5. sırasında yer alan süt pişirme kazasından kaynaklandığının tespit ettiğini, süt pişirme kazanını söküp götürdüğünü müvekkiline yenisini getireceğini söylediğini, ancak süt pişirme kazanın müvekkile teslim edilmediğini, süt pişirme kazanın sökülmesi sebebiyle faturanın 7. sırasındaki aktarma pompası, faturanın 10. sırasındaki elektrik panosunun da kullanılmaz halde ve atıl vaziyette kaldığını, bu hususların ispatı için müvekkiline ait işyerinde yapılacak keşif, bilirkişi incelemesi, güvenlik kamera görüntülerine ve tanık deliline dayandıklarını ve bu delillerinin toplanılmadığını, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı hale geldiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı tarafın takibe dayanak fatura içeriğindeki malzemelerin taraflarına teslim edildiğini kabul etmesi nedeniyle davacının teslimi ispat ettiği, davalının teslim edilen malların bedelini ödediğine ilişkin ispat külfeti altına girdiği, davalının savunmasında davacının fatura içeriğinde belirttiği ve teslim ettiğini kabul ettiği süt pişirme ve soğutma ünitesini arıza sebebiyle sökerek götürdüğünü, diğer malzemelerinde kullanılmaz şekilde olduğunu belirtmiş olsa da bu hususa ilişkin yazılı ve kesin delil sunamadığı, davalının iş yerine ait güvenlik kamera görüntülerinin davalı tarafça dosyaya sunulmadığı gibi bu konuda Cumhuriyet Savcılığına yapılmış bir şikayet ve soruşturma bulunduğuna dair beyanda da bulunulmadığı davacı tarafça da bu hususun kabul edilmediği, akdi ilişkinin davalı tarafça kabul edilmesi sebebiyle TBK 89.madde gereğince davacının kendi adresinde icra takibi başlatmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalının yetki itirazının reddine karar verilerek yargılama devam edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, alacağın faturaya dayalı olduğu bu nedenle likit ve belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olduğu hususları birlikte gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı görülmekle, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.185,92 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 546,48 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭1.639,34‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.06/06/2022

….