Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/04/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı şirketin, müvekkili şirket aleyhine Antalya 2. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden 10/05/2009 keşide, … nolu 15.000-TL bedelli çeke istinaden icra takibi başlattığını, yapılan icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı ile diğer cirantalara dava konusu çekle ilgili herhangi bir borcunun bulunmadığını, çekte temsile ilişkin iki imza gerekirken çekin tek imza ile imzalanarak tedavüle çıktığını, karşılıksızdır kaşesi vurularak icra takibine konu edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, davaya konu icra takibi ve çek nedeniyle müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davayı 10 yıl geçtikten sonra açmasının kötü niyetinin yansıması olduğunu, müvekkilinin 3. Kişi konumunda olduğunu, iyi niyetli olarak ciro silsilesine güvenerek davaya konu çeki ihtiva ettiğini, şirketin daha önce tek imza ile çek kullanıp kullanmadığının, buna icazet verip vermediğinin davacının çalıştığı bankalar nezdinde sorulması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tacir olan tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede; davacının ticari defterlerinde davaya konu olan çekin kayıtlı olmadığının tespit edildiği, kural olarak çekin ödeme vasıtası olması nedeni ile davacının defterinde kayıtlı olmamasının borçlu olmadığı anlamına gelmeyeceği, çek hesabının bağlı bulunduğu banka şubesinden gelen kayıtlara göre davacı şirketin davaya konu çekle aynı zamandan keşide edilmiş ve tek imzalı olan çeklerin bedellerini ödediğinin görüldüğü, hatta bir kısım çekler üzerinde davacı şirket yetkilisi …’nun teyidinin alındığı notunun bulunduğu, davaya konu çekin de aynı şekilde düzenlendiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın istikrar kazanmış içtihatlarında belirtildiği üzere aynı şekilde imzalanan bir kısım çekleri keşidecinin ödeyip bir kısım çekler için imza itirazı yahut imza eksikliği ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup TMK’nun 2. maddesindeki “doğruluk ve dürüstlük” kuralına aykırı olduğu, davalının da düzgün ciro silsilesi ile çek hamili olduğu, her ne kadar davacı şirket çekin keşide edildiği tarihte çift imza ile temsil ediliyorsa da dava dışı aynı şekilde keşide edilen çeklerin benimsenip ödenmesi ve davaya konu karşılıksız çıkan çekin 2009 yılında takibe konu edilmiş olması karşısında davacı keşideci şirketin imza eksikliğine dayanan iddialarının dinlenemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iki imza ile düzenlenmesi gereken çekin tek imza ile düzenlenmesinin mutlak def’i olduğunu, mutlak def’ilerin herkese karşı ileri sürülebileceğini, ilk derece mahkemesinin mazereti değerlendirmeden yokluklarında karar verilerek savunma hakkını ihlal ettiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, kambiyo senedine karşı açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamının incelenmesinden; aynı şekilde imzalanan bir kısım çeklerin keşideci tarafından ödenip bir kısım çekler için imza itirazı yahut imza eksikliği ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup TMK’nun 2. maddesindeki “doğruluk ve dürüstlük” kuralına aykırıdır. Davalı düzgün ciro silsilesi ile çek hamilidir. Her ne kadar davacı şirket çekin keşide edildiği tarihte çift imza ile temsil ediliyorsa da aynı şekilde keşide edilen çeklerin benimsenip ödendiği, banka yazı cevapları ile sabittir. İlk derece mahkemesince 07/11/2019 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretinin değerlendirildiği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.15/04/2022
…