Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1774 E. 2022/403 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/07/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/03/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “…Borçlu …’ın müvekkil …’a olan borcu sebebiyle Antalya 12. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, borçlu tarafından 01/08/2019 tarihinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunulduğu ve takibin durduğunu, borca itiraz dilekçesinde alacaklıya herhangi bir borcu olmadığını belirttiğini, takibe, borcun tamamı ile tüm ferilerine itiraz ettiğini, borçlu ile alacaklı müvekkil arasında ticari satımdan kaynaklı alacak için 29/06/2019 tarihli 6.000,00 TL tutarın da fatura bulunduğu, borçlunun yapmış olduğu itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu, icra takibini uzatmak için itirazda bulunduğunu, Antalya 12. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, itiraz nedeniyle takip bedelinin %20 sinden az olmamak kaydıyla borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini….” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “…davaya konu elden faturaya ilişkin hizmet müvekkil … Mah … Cad No:….. Antalya adresinde kain … hotelde bulunan Ayakkabı-Çanta satış mağazasının düzenlemelerine ilişkin olduğunu, yapılacak üretim ve satışın yaklaşık 6.500 TL tutacağı belirtildiği, fatura içeriği ile talep etmiş bulunduğu bedel belirttiği üzere banka dekontları ile sabit olduğunu, 500 TL fazla avans olarak göndermiş olduğunu, davacının müvekkili 500 TL borcunun bulunduğunu, başkaca bir alacak ilişkisinin bulunmadığını, davanın reddini, davacının %20 aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetini, yargılama giderlerini ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini…” talep etmiştir.
Mahkemece, “…Eldeki dava faturaya dayalı alacak için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili faturaya dayalı borcun ödenmediğini itirazın haksız olduğunu öne sürmüş; davalı ise faturaya konu hizmetin bedelinin davalıya ödenmiş bulunduğunu aralarında başkaca bir ilişki olmadığını beyan etmiştir. Alınan ilk bilirkişi raporunda davacının işletme defteri tuttuğu, düzenlenen faturanın açık mı kapalı mı olduğunun anlaşılamadığının bildirildiği görülmüştür. Davalının ticari defterleri temin edildikten sonra ise davalının davacıya toplamı 6500 TL olmak üzere iki avans ödemesinin olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Tarafların arasında sözleşmenin varlığı ve davacının üzerine düşen edimi yerine getirdiğinde tartışma yoktur. Sorun davalının borcunu ödeyip ödemediğidir. Davalı tacir olup dava konusu işe ilişkin ödemelerini defterlerine işlemiş, davalı ise işletme defteri tuttuğundan fatura dışında bir delil sunmamıştır. Bu halde davalının defterleri onun lehine kesin delildir. Ancak, davalı tarafından yapılan ödemeler dava konusu faturalar ile tam olarak örtüşmemektedir. Buna rağmen gerek defterlerde davacı ile başkaca bir ticari ilişkisinin tespit edilememesi gerekse davacı tarafından dava konusu iş dışında başkaca bir ticari ilişkilerinin olduğunun ispatlanamaması göz önüne alınarak yapılan bu ödemeleri dava konusu fatura için olduğuna kanaat getirilmiş ve ödemenin ispatlandığına hükmedilmiştir. Bu halde davacının yaptığı takipte haksız olduğu anlaşılmış ve davanın reddine…” karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İlk Derece mahkemesince 25/11/2019 tarihli duruşmada tarafların ticari defterinin sunması için kesin süre verildiğini, müvekkilinin verilen kesin süre içerisinde dosyaya ibraz ettiğini, müvekkilinin TTK’ya göre usulüne uygun tuttuğu HMK’ya göre de delil vasfı taşıyan davalı tarafın defter ve belgelerin mahkemeye sunulması nedeniyle fatura alacağının ticari defterlerine göre ispat ettiğini, bilirkişi raporunda davalının borcu ödediğine dair itirazının dayanağı olan 3.000,00 ve 3.500,00 TL tutarlı ödemelerin fatura düzenleme tarihinden önce olduğunun borç miktarı ile örtüşmediğini, faturanın açık olarak düzenlendiğinin tespitinin yapılmasına rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafın kesin süreden sonra defterlerini dosyaya ibraz ettiğini, davalının defter kayıtlarının esasa ilişkin kararda delil olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının faturaya konu alacağının varlığını sadece kendi defterlerine dayanarak ispat etmesinin mümkün olmadığı, davalı tarafça ödemenin yargılamanın her aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olduğu ve mahkemece bu ödemenin değerlendirilmesinin gerektiği, davalının yapmış ödemelere ilişkin davacının bu ödemelerin başka bir ticari ilişkiye ait olduğuna dair iddiasının ve belgesinin bulunmadığı davacı ticari defterlerinde de dava konusu faturadan başka davalı adına düzenlenen bir faturanın olmadığının bilrikişi raporunda belirtildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 08/03/2022

….