Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1738 E. 2022/656 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/11/2019
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/04/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili hem asıl dava hem birleşen dava dava dilekçelerinde özetle, Antalya 1. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine kambiyo senedine dayanan ilamsız icra takibine girişildiğini, akabinde işbu davayı açmak zorunda kalındığını, icra takip konusu olan dosya borcunun takip yapılmadan önce alacaklı tarafa ödendiğini, gerek borçlu şirket hesabından gerekse diğer borçlunun, aynı zamanda şirket sahibi …’nun hesabından ödendiğini, müvekkili şirketin bir aile şirketi olduğu için aile üyelerinin hesabı üzerinden de şirket adına borç ödemesi ve para alışverişi gerçekleştirilebilindiğini, söz konusu bu ödemelerin şirket sahibi ve yetkilisi … ‘nun hesabı üzerinden yapıldığını, 26/07/2018 tarihlinde 54.500,00.-TL senede karşı ve yine 16/07/2018 tarihinde 4.000,00.-TL olmak üzere gerçekleştirildiğini, 09/07/2018 tarihinde alacaklı elinden çıkmış Yapı Kredi Bankası ….. Şubesi namıza yazılan talep dilekçesinde, şubeye tahsile vermiş olunan 09/07/2018 vadeli 54,55.-TL’lik senedin senedin muamelesiz iadesinin istenildiğini, bu beyanda bulunmasının sebebinin ise yine şirket yetkililerinden … tarafından alacaklı …’a kalan borç tutarı için bizzat elden verilen 25.000,00.-TL tutarında olduğunu, elden verilen bu paranın aynı … Şubesi içinden, … tarafından kendi hesabına yatırıldığını, bu konuda Yapı Kredi Bankası … Şubesinin 09/07/2018 tarihli şube içi ve dışı kamera kayıtları incelendiğinde durumun ortaya çıktığını, müvekkillerinin icra dosyasında alacaklı görünen …’a hiçbir borcu bulunmadığını, bu nedenle haksız açılan davaya itiraz ettiklerini ileri sürerek, haksız icra dosyasının tedbiren durdurulmasına, müvekkillerinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, kötüniyetli alacaklının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, hem asıl davada hem de birleşen davadaki cevap dilekçelerinde özetle; mahkemenin görevli olmadığını, tespit davası açmada hukuki yararın olmadığını, davacı tarafın borcu ödediğine ilişkin sunduğu tek delilin müvekkilinni senedi takas için verdiği ancak sonrasında davacı tarafın borcu ödeyeckleri söylemleri üzerine müvekkilinin takasa verdiği bonosunu geri almak için yazdığı dilekçeden ibaret olduğunu, ancak borçlu tarafın 10.000,00 TL dışında, bakiye bakiye borcu ödememesi üzerine müvekkilinin yasal olarak alacağını tahsil amacıyla bonoyu icra takibine koyduğunu, burada menfi tespit davasına konu edilebilecek hiçbir husus olmadığını, davacı tarafın hem borcu ödediğini iddia ettiğini hem de bono aslını neden almadıkları hususuna değinme gereği dahi duymadığını, yine ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın iddialarına yönelik herhangi bir delili dosyaya sunmadığını, basit yargılama usulüne tabi işbu davada, davacı tarafın tüm delillerini açıkça bildirmesi gerekirken, ‘sonradan dosyaya sunacağımız alacaklı …’a yapılan ödemelere ilişkin başka belgeleri de bulacağız’ şeklinde beyanlarla işbu dava açtığını, davacı tarafın tüm delillerini dava dilekçesinde göstermesi kanuni zorunluluk olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, Açıkça yetki verilmemiş ise vekilin, yemin teklif edemeceyeği, yemini kabul, iade veya ret edemeyeceği, davacı vekilinin asıl dosyada, yemin teklif etme özel yetkisi vekaletnamesinde mevcut olmadığı, birleşen dosyadaki vekaletnamede ise bu yetkisi bulunduğu, davalı vekilinin vekaletnamesinde ise yemini kabul, iade, ret yetkisinin mevcut olduğu,
HMK m. 232 gereği vekilin yemini eda ya da iade edebileceği, bu nedenle, davacı vekiline, davacı asili (gerçek kişi) hazır etmesi için süre verildiği, (usul ekonomisi gereği kısa süre), hazır edemeyince temsilciye tebligat yapıldığı, tebligata rağmen asil duruşmaya katılmadığı, davalı asil katıldığı, davacı asilin yemin teklifinde bulunmamış sayıldığı,
Birleşen dava bakımından ise, 02/10/2019 tarihli celsede, davacı şirket vekili, vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak, yemin teklif etmiş ve davalı vekili yemin teklifini kabul etmediklerini, iade de etmediklerini beyan ettiği, HMK m. 229/2 gereği; davalı yemin teklifinden kaçındığı, Birleşen dava bakımından davacının davasını kesin delille (yemin) ispatladığı gerekçeleriyle asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleşen dava yönünden verilen kararın doğru olduğunu ancak asıl dava yönünden verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, takip konusu borcun ödendiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yemin teklifinin usulsüz olduğunu, asile tebligat çıkarılmadan vekilin özel yetkisi olduğu gerekçesiyle yeminin iade edildiğinin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İspat yükü altında bulunan tarafın başvurabileceği delillerden biri de yemin delilidir. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Bir başka deyişle; Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK).Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2015/22-2376 esas, 2019/370 karar)Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu HMK’nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir.
HMK 232 maddesi uyarınca “yemin tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. ” ancak yeminin kabulü veya reddi için vekaletnameye özel yetki konulmuş olsa bile vekil buna dayanarak yemini kabul veya red edemez. Vekilin yemini kabul veya red yetkisini kullanabilmesi için yemin edebilecek kimsenin yemin teklif olunan meseleyi öğrendikten sonra vekiline yemini kabul veya reddini bildirmek için özel yetki vermiş olması gerekir. Çünkü yeminin kabul veya reddini bildirmek için özel yetki ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleyi öğrendikten sonra verilebilir. İlk derece mahkemesince birleşen dava dosyasında asile tebligat yapılmaksızın vekile yemin teklifinde bulunulması açıkça yasaya aykırıdır.
Hem asıl dava hem de birleşen dava ödeme iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemenin kabulüne göre; birleşen davada ödeme iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle borçlulardan biri yönünden davanın kabulüne karar verilip, diğer borçlu yönünden ise davanın reddine karar verilmesi ayrıca çelişkili ve hatalıdır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ortadan kaldırma sebebine göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 20/11/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 54,40 TL maktu ve 450,00 TL nispi istinaf karar harcının taraflara İADESİNE,
5-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.08/04/2022