Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1672 E. 2022/389 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 07/03/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACI VEKİLİNİN DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacı kurumun silahlı güvenlik görevlisi hizmet alım işinin ihale edilmesi neticesinde ihaleyi alan davalı şirkete, ihale dokümanı gereğince davacı kuruma hizmet verdiğini, davalı şirketlerin, ihale konusu işi ihale dokümanı gereğince dava dışı işçi gibi işe aldığı işçiler eliyle tamamlandığını, davalı şirketler tarafından işe alınan ve çalıştırılan dava dışı işçi … tarafından davacı İdareye karşı açılan Antalya 5. İş Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile açılan davanın yargılaması neticesinde; davacıya ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı ile peşin harç-yargılama gideri ve vekâlet ücretinin dava dışı işçiye ödenmesine karar verildiğini, anılan kararda yer verilen bakiye karar harcının davacı İdarece ödendikten sonra, gerekli harçlar davacı İdarece yatırılmak suretiyle istinaf edilmiş olduğunu, istinaf incelemesi neticesinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesinin …. E., …. K. sayılı kararı ile anılan ilk derece mahkeme kararının kısmen kaldırılmasına karar verildiğini, mahkeme ilamının ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı ile peşin harç-yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin kısmını, dava dışı işçi …. vekili tarafından Antalya 7. İcra Dairesinin …. E. sayılı dosyası ile davacı İdare aleyhine takibe konulduğunu, takipte kesinleşen miktar, icra faiz ve masrafları ile bu dava kapsamında mahkum kalınan yargılama giderleri dahil olmak üzere toplamda 28.127,58.-TL tutarındaki işçi alacağını dava dışı işçiye ödendiğini, ilk derece mahkemesi kararında hüküm altına alınan 981,12.-TL bakiye karar harcı ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf edilmesi neticesinde ödenmek durumunda kalınan 412,70.-TL istinaf harcı davacı idaresince ödendiğini, bu ödemelerin tahsili amacı ile son alt işveren şirketler ortaklığına karşı davacı idaresince açılan rücuen tazminat istemli dava neticesinde; Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.02.2019 tarih ve …. Esas, …. Karar sayılı kararı ile talepleri bu dava dışı şirketler yönünden kısmen kabul edildiğini, bahse konu rücuen tazminat davasında işbu davadaki davalı şirketlerin davalı olarak gösterilmediğini, Antalya 5. İş Mahkemesi’nin …. E…K. sayılı kararı incelendiğinde görüleceği üzere dava dışı işçi, diğer davalı şirketler nezdinde çalıştığını, mahkemece işçinin alacağını garanti altına almak adına bu ücretlerin ödenmesinden davacı kurumun da bu şirketler ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verildiğini, ileri sürerek 20.726,32.-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme faizi ile birlikte davalı şirketlerden rücuen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE ;Davacı tarafın talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, İş Kanununa göre kıdem tazminatı fesihle birlikte doğduğunu, feshin olmadığı yerde kıdem tazminatı da doğmayacağını, işçinin çıkışının yapıldığı tarih 2014 sonrası olduğu dikkate alınması gerektiğini, hizmet sözleşmesinde herhangi bir şekilde davalı şirketin sorumlu olduğuna dair ibare bulunmadığını, davacı kurumla davalı şirket arasında imzalanmış olan sözleşme, eki niteliğindeki teknik şartname ve genel şartname incelendiğinde işçilerin vermiş oldukları zararlar ile ilgili yüklenicinin sorumlu olduğu belirtilse de kıdeme ilişkin bir hüküm bulunmadığını, yasal düzenlemeden aranan şartların yani kıdem ve ihbar tazminatları yönünden açık ve seçik ifadelerin bulunmadığını, hizmet alım sözleşmesinin 22, 31. maddeleri, teknik şartnamenin 24, 28. maddeleri ve hizmet işleri genel şartnamenin 38. maddesi incelendiğinde de yüklenicinin işçilerin kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesinden sorumlu olduğuna dair bir ifade bulunmadığını, ücret alacaklarına ilişkin de hem işçilerin hem de asıl işverenin bir alacağının bulunmadığını, ihale kapsamında işçiler maaşını tam ve eksiksiz aldığını sadece kıdemden dolayı uyuşmazlık yaşandığını, davalı şirketin teklif verirken sadece işçilik maaşına göre teklif verdiğini, şartnamede sadece işçilik maaşının teklif olarak alındığını, dava dışı işçi, iş akdi sona erdiğinden kıdem tazminatı alacağı için davacıya başvurduğunu, kıdem tazminatı davacı tarafından ödendiğini, davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen bu bedelin karşılığı ihale kapsamında davalı şirkete ödenmediğini, davalı şirketin karşılığını almadığı bir bedeli davacıya ödemesi, davacının sebepsiz zenginleşmesine, müvekkil şirketin ise zarara uğramasına sebebiyet vereceğini, sözleşme lafzında feshe bağlı işçilik alacakları nedeniyle yapılan ödemeden davalı şirketin sorumluluğu olacağına ve bunu daha sonra tekrar ödeyeceğine dair bir hüküm bulunmadığını, yalnızca iş ilişkisinin devamı sırasında ödenecek maaş, bayram alacağı resmi tatil alacağı gibi haklar ile ilgili sorumluluğunun bulunduğunu, ihale dokümanı ile birlikte teklif verilen birim fiyat cetveli davacı taraftan celp edilerek incelendiğinde kıdem tazminatlarına ilişkin herhangi bir bedelin davalı tarafa ödenmediği net olarak görüleceğini, dilekçenin ekinde sunulan Sözleşmenin ilgili maddesi ile Hizmet işleri genel şartnamesinin atıf yapılan ilgili bölümünden de görüldüğü üzere davalı şirketin kıdemden dolayı bir sorumluluğunun bulunmadığını, kıdem tazminatı gibi iş ilişkisi kesildikten sonra ödenen ve önem arz eden giderlerinin teklif edilen birim fiyata dahil edilmemesinin bilinçli bir tercih olduğunu, sözleşmede davalı şirketin ödenen kıdem tazminatından sorumlu olacağına dair hüküm bulunmadığından davalı şirkete sorumluluk yüklenemeyeceği, davalının teklifinin tespit edilmesi için ihale makamı davacıya müzekkere yazılarak birim fiyat teklif cetvelinin istenilmesini talep ettiklerini, davayı kabul etmemekle birlikte, davaya konu alacağa ödeme tarihlerinden itibaren faiz talep edilmesi de hukuka uygun olmayacağını, belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı işverenlerin dava dışı işçinin kendi şirketlerinde çalıştıkları süre ile sınırlı olarak işçilik alacaklarından sorumlu oldukları, buna göre davacı tarafından ödenen işçilik alacaklarının ve diğer yargılama gideri vs. tutarların alacak miktarına göre oranlanması sonucunda tespit edilen miktar doğrultusunda davalıların sorumluluğu bulunduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE; Davacı tarafın talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, İş Kanununa göre kıdem tazminatı fesihle birlikte doğduğunu, feshin olmadığı yerde kıdem tazminatı da doğmayacağını, işçinin çıkışının yapıldığı tarih 2014 sonrası olduğu dikkate alınması gerektiğini, hizmet sözleşmesinde herhangi bir şekilde davalı şirketin sorumlu olduğuna dair ibare bulunmadığını, davacı kurumla davalı şirket arasında imzalanmış olan sözleşme, eki niteliğindeki teknik şartname ve genel şartname incelendiğinde işçilerin vermiş oldukları zararlar ile ilgili yüklenicinin sorumlu olduğu belirtilse de kıdeme ilişkin bir hüküm bulunmadığını, yasal düzenlemeden aranan şartların yani kıdem ve ihbar tazminatları yönünden açık ve seçik ifadelerin bulunmadığını, hizmet alım sözleşmesinin 22, 31. maddeleri, teknik şartnamenin 24, 28. maddeleri ve hizmet işleri genel şartnamenin 38. maddesi incelendiğinde de yüklenicinin işçilerin kıdem ve ihbar tazminatının ödenmesinden sorumlu olduğuna dair bir ifade bulunmadığını, İş Kanunun 112/2 maddesine göre kıdem tazminatından asıl işverenin sorumlu olduğunu, alt işverene başvurulması için açık hüküm bulunması gerektiğini, iptal edilmiş olsa dahi müvekkili şirket lehine usulü muhtesep hak doğduğunu, ihbar tazminatının son iş verenin sorumlu olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usule aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı üçüncü kişiye işçilik hakları nedeni ile yapılan ödemeler ile iş mahkemesinde görülen dava sonucu hükmedilen yargılama giderleri, takip giderleri ve istinaf kanun yoluna başvuru giderlerinin alt işverene rücu istemine ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanmış olan hizmet alım sözleşmesi ile sözleşmenin eki niteliğindeki şartnamelerde yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personelin her türlü ücret ve alacaklarından sorumlu olacağının düzenlendiği görülmektedir.
7166 Sayılı Kanunun 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 112. maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere “4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez.” hükmü eklenmiş, daha sonra bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen Koruma ve Güvenlik Hizmetlerine İlişkin Sözleşme 11.09.2014 tarihinden önce düzenlenmiş olup, Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş kararlarının 4857 Sayılı İş Kanunu’nda 6552 Sayılı yasa ile hizmet alım sözleşmesi ile çalıştırılan işçiye tazminat ve alacaklarının idarece ödeneceği yönünden getirilen değişikliğin işçiyi koruma amaçlı olduğu, emredici nitelikte olmadığı bu hükmün aksi yönünde tarafların her zaman sözleşme düzenleyebilecekleri, nitekim taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile şartnamede yüklenicinin çalıştırdığı işçinin kıdem tazminatı gibi işçilik haklarından sorumlu olacağı düzenlenmiş olduğundan dava dışı işçiyi çalıştırdığı süre ile sınırlı olmak üzere ödeme yapan idareye karşı sorumlu olduğu, bilirkişi raporu ile davalı vekilinin dava dışı işçiye çalıştırdığı döneme ilişkin sorumlu olduğu tutarın hesaplandığı anlaşıldığından
davalı vekilinin sözleşmede işçilik haklarının üst işveren tarafından ödenmesi halinde alt işverene rücu edileceğine ilişkin açık hükme yer verilmemesi halinde rücu talep edilemeyeceği yönündeki istinaf başvuru sebebi yerinde değildir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin … Esas, …. Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.415,81 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 353,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.062,67 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 07/03/2022