Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1611 E. 2022/320 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/07/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 02/03/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “…Müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiye bağlı olarak müvekkilinin davalıya satıp bizatihi teslim ettiği malların bedelinin davalı tarafça ödenmediğini bu yönde aralarında varılan mutabakatın da davalı tarafça 23/02/2017 tarihinde feshedildiğini, bu alacağa konu davalıya teslimi yapılan malların 13/12/2016 tarihli ….. sıra nolu 5.907,02 TL bedelli; 29/12/2016 tarihli ….. sıra nolu 5.537,91 TL bedelli ve son olarak 13/02/2017 tarihli …. sıra nolu 9.800,73 TL bedelli faturalara (toplam bedeli 21.245,66) bağlandığını, ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili için girişilen takibe davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve tazminata hükmedilmesini…” talep etmiştir.
Davalı vekili,”…Müvekkili ile davacı şirket arasında 09/06/2016 tarihinde doğal taş ürünlerinin satışı, dökümü ve teslimi konulu sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre davacının teslim etmesi gereken malların bir kısmının teslim edildiğini, geri kalan malların ise teslim edilmediğini, bunun üzerine davacı şirkete teslimi eksik bırakılan malların 23/02/2017 tarihine kadar teslimatının yapılması gerektiği, aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin iletildiğini, davacının teslimini yaptığı malların maliyeti düşük olan mallar olduğunu, yüksek maliyetli malların ise teslim edilmediğini, böylece müvekkillerinin yaptığı inşaatların durmasına sebep olduğunu, bunun da müvekkilini zarara uğrattığı, bu sebeple aralarındaki sözleşmenin 23/02/2017 tarihinde feshedildiğini daha yüksek bir maliyetle teslim edilmeyen malların başka şirketlerden temin edildiğini, bu yüzden müvekkilinin 51.260,74 TL ve 2.655,00 TL de nakliye masrafı yönünden zarar ettiğini, müvekkilinin kendisine teslim edilen tüm malların bedelini ödediğini, müvekkilinin zararının karşılanması için müvekkili tarafından davacı hakkında takibe girişildiğini, davacının müvekkilinin takibine yaptığı iti- razın da reddedildiğini belirterek davanın reddine ve tazminata hükmedilmesini…” talep etmiştir.
Mahkemece, “… Davacı tarafından takibine dayanak olarak sunulan kendisi tarafından düzenlenmiş fatura ve bu faturalara bağlı sevk irsaliyelerinin altında davalı adına teslim alan sıfatıyla atılı imza yok ise de teslim olgusu bu faturaların davalı defterlerinde mevcut olması sebebiyle davacı tarafından ispatlanmış sayılır. Bu ispatın karşısında davalının bu faturaların gerçekte fatura muhteviyatlarına teslim alınmadığını veya bedelinin ödendiğini ispatlaması gerekir. Taraf defterleri üzerinde yukarıda hükme esas alınan Bilirkişi ……’in raporunda belirtildiği üzere uyuşmazlık kaydedilen faturalardan değil, yapıldığı iddia edilen ödemelerden kaynaklanmaktadır. Ancak davalı taraf bu ödemelere ilişkin bir kısım belge sunmuş, nihayetinde ödemenin 16.795,99 TL’lik kısmını ispatlayamamıştır. Bu durumda davanın bu miktar yönünden kabulüne…”şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili ve davacı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İade faturasının ilk bilirkişi raporu tanzim edildiğinde de müvekkilinin ticari defterinde yer aldığını ve bu tutarının caride alacak olarak hesaplanmadığını, dolasıyla müvekkilinin alacağının 21.245,67 TL olup ek raporda ödeme olarak düşülen 200,00 TL’nin ise müvekkilinin kayıtlarında bulunmadığını, davalı tarafça dosyaya sunulan banka dekontları içinde 200,00 TL’lik dekonta rastlanmadığından bu tutarın borçtan düşümünü kabul etmediklerini, iade faturası ile ilgili olarak da açıklama yaptıklarını sanki davalının yaptığı bir ödemeymiş gibi borçtan düşülmesine karşı çıkılmış ise de, itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, oysaki iade faturasının dosyaya sundukları defter kayıtlarında da görüleceği üzere cari borçtan düşülen bir tutar olup yeniden ödemeymiş gibi düşülmesinin yasal olmadığını, üstelik reddedilen kısımdan da müvekkili aleyhine %20 tazminata hükmedilmesinin de yasal olmadığını, sadece davalı aleyhine asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporlarının gerçeği yansıtmadığını, bu rapora göre hüküm kurulmasının da yanlış olduğunu, sevk irsaliyelerinde yer alan malların müvekkiline teslim edilmediğini, karşı tarafın tanık dinletilmesine muvafakat olmaması nedeniyle tanıklarını dinletemediklerini, teslime ilişkin davacı tarafça herhangi bir belge ibraz edilmediğinden fatura muhteviyatının teslim edildiğinin kabulünün doğru olmadığını, bilirkişinin sehven kaydedilen faturalar karşılığında malların teslim edildiğine yönelik bir kanaat sunmasını kabul etmediklerini, eksik inceleme ile yanılgılı şekilde karar verildiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Antalya 4. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası kapsamında davacının davalı hakkında toplam 3 adet faturaya dayalı olarak 22.703,20 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ilamsız icra takibini 20/10/2017 tarihinde başlattığı, davalıya örnek 7 ödeme emrinin 25/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının vekili aracılığıyla sunduğu itiraz dilekçesinde borca ve ferilerine itiraz ettiği eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk Derece mahkemesince aldırılan bilirkişi kök ve ek raporunda özetle, takip ve dava konusu faturaların davalının defterinde ihtirazi kayıtsız olarak davacı adına alacak ibaresi ile kayıtlı olduğu, davalının defterindeki ödeme kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalının davacıya 16.595,99 TL borçlu olduğu, davalı tarafın defterindeki ödemelere ilişkin tevsik edici belgelerin 200,00 TL’lik ödeme dışında sunulduğunun belirtildiği görülmüştür.
Davacının davalının 11.768,49 TL’lik iade faturasını teslim alacak defterine kaydettiğine ilişkin davacı vekilinin beyan dilekçesinin sunulduğu anlaşılmıştır.
HMK m. 359/3.maddesine göre; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı vekili her ne kadar iade faturasının ilk raporun tanzim edildiği tarihte de müvekkilinin ticari defterinde kayıtlı olduğunu, bu tutarın alacak olarak caride hesaplanmadığını, anlayamadıkları şekilde hesaplanan alacaklarından düşülmesinin hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüş ise de, İlk Derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi ek raporunda ….evrak nolu 11.768,49 TL bedelli iade faturasının davacının defterinde kayıtlı olduğunun davacı vekilinin 01/07/2019 havale tarihli dilekçesinde beyan edildiği, yine faturanın davacı şirket adına hareket eden ….’e teslim edildiğinin belirtildiği hususları birlikte gözetildiğinde davacının alacağından bu miktarın düşülmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı, davacı vekili 200,00 TL’lik ödemenin müvekkilinin kayıtlarında bulunmadığını ve bu ödemeye ilişkin dekontta rastlanmadığından borçtan düşümü kabul etmediklerini istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere davalının 200,00 TL’lik ödemesine ilişkin bir belgesinin bulunmaması nedeniyle bu miktarın davacının alacağına eklendiği davacı vekilinin istinaf sebebi yaptığı gibi alacak miktarından düşümünün söz konusu olmadığı, bu nedenle bu yöndeki istinaf talebinin de yerinde olmadığı, davacı vekili reddedilen bölüm yönünden davalı taraf lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, davalının cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunduğu, davacının alacağından düşülen kısmın davalının iade faturasına ilişkin bölüm olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin takibe ve davaya konu 3 adet faturanın müvekkilinin defterine sehven işlendiği ve bu nedenle davacının mallarının teslimine ilişkin iddiasını ispat etmesine yönelik istinaf sebebinin davalının ticari defterlerinde takip ve dava konusu 3 adet faturanın ihtirazi kayıtsız şekilde davacı adına alacak kaydedilmesi nedeniyle davacının malların teslimini ispat ettiği, davalının fatura içeriğindeki malların bedelini ödediğine ilişkin ispat yükü altında olduğu hususları birlikte gözetildiğinde davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin ve diğer istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.147,33 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 287,00 TL’nin mahsubu ile ‭860,33‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerilerine BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince taraflara iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.