Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1574 E. 2022/232 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 23/02/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Müvekkilinin 26.09.2016 tarihinde dava dışı …… San. Tic. A.Ş’ den Kocaeli ili …. İlçesi ….. mah. …. Ada …. ParseL de bulunan taşınmazı satın aldığını, 08.12.2017 tarihinde müvekkilinin hesabından, dava dışı ….Bilişim şirketine ait hesabına, 44.990,00 TL, 140.000,00 TL ve 184.000,00 TL olmak üzere satışı yapılan taşınmaza ait ödemelerine ilişkin “….. Ada …. parsel ödeme’ açıklamasıyla EFT yaptığını, ancak 08.12.2017 tarihinde dava dışı ….Bilişim şirketine satışı yapılan taşınmazın taksit ödemelerine ilişkin olarak 115.000,00 TL gönderilmek istenirken, sehven davalı banka müşterisi …… ‘in Antalya şubesinde bulunan …..numaralı hesabına ‘…. Ada ….Parsel Ödeme” açıklamasıyla para gönderildiğini, paranın …..’e gönderilmek istenilmediğini, açıkça taşınmaz borcu için gönderildiğini, sehven gönderilen tutarın iade edilmesi gerektiğini, müvekkilinin ….’e borcu olmadığını ve gönderilmesini gerektirecek hukuki işlemin söz konusu olmadığını belirterek ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten(12.12.2017) itibaren avans faizi ile iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle işbu haksız ve yersiz açılan davanın hukuki mahiyetinin incelenmesini istediklerini, müvekkil bankanın işbu havale işlemindeki tek yükümlülüğünün havale göndericisinin gönderdiği havale bedelini havale alıcısı hesabına geçirmek olduğunu, bu işlem ile yasal yükümlülüğü sona ermiş bulunduğunu, davacının gönderdiği havale bedeli havale alıcısının hesabına, havale göndericisi davacının talebi gibi geçirildiğini, iş bu davada müvekkil Banka’nın kusuru bulunmadığından dava ……’e yöneltilmesi gerekirken, müvekkil bankaya yöneltildiğini, davacı ile havale alıcısı arasındaki alacak borç ilişkisinin müvekkil Banka’yı ilgilendirmediğini, gelen havale bedelinin havale alıcısı …..hesabına geçtikten sonra havale alıcısının aynı zamanda müvekkil bankanın tesadüfen kredili müşterisi olması sebebiyle , kredi hesaplarına mahsup edilmiş olması somut davadaki hukuki münasebetleri ve sorumlulukları değiştirmeyeceğini, ek olarak sunulan Yargıtay kararlarına göre genel bankacılık uygulamaları açısından hesap sahibinden onay alınmadan havale bedelinin geri alınmasının hukuken mümkün olmadığını, bu konuda …..’ den herhangi bir muvafakat vs alınamadığını, müvekkili Bankanın dava konusu olayda kusur ve kabahatinin bulunmadığı gibi yasal bir yükümlülüğünün de olmadığını belirterek bu nedenle haksız ve dayanaksız davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… davaya konu havale işlemi, davacının internet bankacılığı aracılıyla kendi iradesi sonucu gerçekleştiği ve dolayısı ile kusurun davacıda olduğu; davalı banka, gelen havale tutarını davacının belirtmiş olduğu hesaba geçerek havale yükümlülüğünü yerine getirdiğini, dolayısıyla da davalı bankaya isnat edilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, havale tarihi itibariyle davacı tarafın dava dışı ……’e herhangi bir borcu bulunmaması söz konusu olsa dahi havale bedeli olan miktar yönünden sebepsiz zenginleşen davalı banka olmayıp dava dışı …..olacağı olup iş bu nedenlerden ötürü davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dışı ….Bilişim… A.Ş’ye satışı yapılan taşınmazın taksit ödemelerine ilişkin 08/12/2017 tarihinde 115.000,00 TL müvekkilince gönderilmek istenirken sehven davalı bankanın müşterisi …..in hesabına …. ada ….parsel ödeme açıklaması ile paranın gönderildiğini, hatalı işlemin yapılması fark edilmesinden hemen sonra aynı gün müvekkilinin davalı bankaya sehven gönderilen para iadesi amacıyla noter ihtarnamesi gönderdiğini, davalı bankanın EFT işlemi ardından ihtarnamenin kendisine ulaştığı 12/12/2017 tarihi ve 03/01/2018 tarihinde virman yolu ile işlemleri yaptığını, davalı bankanın müşterisi ……in hesabına sehven gönderilen paranın bloke olarak tutulması gerekirken kötü niyetli olarak riskini azaltmak amacıyla ödediğini, davalı bankanın bu hareketin sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını, bu nedenle İlk Derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacının kendi iradesi ile sehven yaptığı EFT işlemi sonucunda talep ettiği bedelin davalı bankanın müşterisi hesabına geçtiği bu nedenle sebepsiz zenginleşenin davalı banka olmadığı gibi aldırılan bilirkişi raporuna göre de davalı bankanın kusurunun bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara tebliğine,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/02/2022