Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1550 E. 2022/244 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 14/02/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili ile davalı arasında 8 adet raft avantının 16.600,00 Euro karşısında müvekkiline satılması hususunda anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma doğrultusunda müvekkilinin 16.600,00 Euro karşılığı 77.688,00-TL ödeme yaptığını, yapılan ödemeye rağmen davalının taahhüt ettiği ürünü teslim etmediğini, yapılan ihtar üzerine de ödemeye yanaşmaması sebebiyle yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren kamu bankalarınca işletilen en yüksek ticari faiz üzerinden faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ; davacının dayanağı olan teklif formunun altındaki imzanın yetkilisi olduğu şirket adına tarafından imzalanmadığını ancak sözleşmenin davalı şirket tarafından kabul edildiğini, ödemenin euro cinsinden yapılması gerekirken TL cinsinden yapıldığını, ayrıca satışı taahhüt edilen malın müvekkilinin işyerinden davacı tarafından teslim alınması gerekirken teslim alınmadığını, bunun üzerine geri ödemenin TL cinsinden yapılması teklifininde davacı tarafından kabul edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının sunduğu sözleşme metni ve dekont kapsamında ödemeyi sözleşmeye uygun olarak yaptığı, ancak davalı tarafından gerekli malzemelerin davacıya teslim edilmediği, davalı tarafından davacının teslim konusunda temerrüte düştüğü konusunun ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşmede malın teslim yerin müvekkili şirketin … mağazası olduğunun yazılı olduğunu, davacının ifa yerinde teslim almayarak temerrüte düştüğünü, davacının ödemeyi TL üzerinden yaptığını ancak Euro üzerinden talepte bulunduğunu bu durumun davacı lehine sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Alacaklının temerrütü 6098 Sayılı TBK’nun 106. (mülga 818 Sayılı BK’nun 90. maddesi) ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, alacaklının temerrüdü borca uygun şekilde borçlu tarafından teklif edilen edimin haklı bir nedene dayanmaksızın alacaklı tarafından kabul edilmemesi olarak, başka bir anlatımla; yapılacak veya verilecek şey usulüne uygun olarak kendisine arz edildiği halde haklı bir neden olmaksızın onu reddetmesi veya borçlunun borcunu ifa edebilmesinin daha önce alacaklı tarafından yapılması gereken işlemlere bağlı olması halinde, alacaklının gereken işlemleri yapmaktan kaçınması olarak tanımlanmaktadır.6098 Sayılı TBK’nun 107. maddesinde ise “alacaklının temerrüde düşmesi durumunda, borçlu, hasar ve giderleri, alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Davalı tarafça davacı alacaklının malı teslim almakta temerrüte düştüğü hususu ispatlanamamıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmede satış bedeli Euro cinsinden düzenlenmiş olup ödeme tarihi itibariyle davacının yaptığı TL ödemenin karşılığı sözleşmedeki Euro cinsinden satış bedeline isabet etmektedir. Döviz cinsinden alacaklı olan kimse dövizin fiili veya vade tarihindeki ödeme kuru üzerinden talepte bulunabileceğinden davalı vekilinin davacının sebepsiz zenginleştiği yönündeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 7.091,80 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 1.777,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.314,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/02/2022