Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1526 E. 2022/300 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 25/02/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Başkanın inceleme raporu değerlendirildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “…davalı şirkete ait … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın alkollü sürücü … sevk ve idaresinde iken 04.12.2015 tarihinden önce …ve … plakalı araçlara çarptığını, daha sonra olay yerinden kaçarken ….plakalı araca çarparak iş bu araç ların hasara uğramasına sebep olduğunu, olay yerinde düzenlenen trafik kazası tutanağına göre alkollü sürücü …’nın % 100 oranında kusurlu bulunduğunu ve 2,01 promil alkollü olduğunu, kaza nedeniyle …plakalı araç malikinin müvekkili şirket, davalı şirket ve … aleyhine Ankara 6.Asliye ticaret Mahkemesinde açtığı davanın kabulüne karar verildiğini, Ankara 3.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile bakiye 17.590,00 TL.nin müvekkili şirket tarafından 07.06.2017 tarihinde ödendiğini, ayrıca kazaya karışan …plakalı araç hasarı olan 2.960,00 TL.nin araç maliki …nın hesabına, 12.01.2016 tarihinde ve …. plakalı araç hasarı olan 1.135,00 TL.nin araç maliki …banka hesabına 22.12.2015 tarihinde yatırıldığını, davalı tarafından müvekkili şirkete çeşitli tarihlerde şahıslara ödenen bedel olan toplam 4.095.00 TL.ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin zararı için icra dosyasına ödenen toplam 17.590,00 TL.olduğunu, müvekkili şirketin kaza nedeniyle ödemiş olduğu tazminatın 17.590,00 TL.si için rücuan tazminat talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 17.590,00 TL.rücuan tazminatın ödeme tarihinden itibaren dava ticari nitelikte poliçeye dayandığından TC.Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile birlike davalıdan tahsiline karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle “…HMK.nun 119.maddesi gereğince dava dilekçesindeki eksikliklerin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına kar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca HMK.nun 121.nci maddesi gereğincede dilekçenin reddini talep ettiklerini, dava konusu hasarların dava dışı … tarafından aracın hırsızlandıktan sonra kaçması sırasında meydana geldiğininin çok sonradan öğrenildiğini, dava dışı … hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi halinde müvekkili şirketin sorumluluğuna başvurulmasının mümkün olmayacağını, dava dilekçesinin tebliği üzerine durum araştırıldığında dava dilekçesinde belirtilen ödemelerin şube müdürü … tarafından gizlenerek müvekkili şirkete haber verilmeden ödendiğini, konuya iişkin aracın şoförü olan …’nın şikayetçi olduğunu, aracın …’nın arkadaşı olduğu söylenen … tarafından kaçırıldığını, …’nan olkollü olduğunun hakkında ceza davası açıldığında öğrenildiğini, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkili şirket hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin meydana gelen hasardan hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin … hakkında suç duyurusunda da bulunduğunu, sonucunun bekletici sorun yapılması gerektiğini, davacı tarafa dava dilekçesi ve delil listesinin usulune uygun verilmesi için bir hafta süre verilmesini, dilekçeler usulune uygun ve ekleri ile birlikte sunulmasını takiben kendilerine beyan ve cevaplarını sunmaları için teliğine, davacı lehine tensiben verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını veya teminat karşılığı devamını, haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle usulden, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini, davanın … ve …’ya ihbarını…” talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk Derece Mahkemesi tarafından “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, hasar dosyası, poliçe örneği, yüksek mahkeme kararları gereği bilirkişi heyeti raporu, promil düzeyi, ceza dosyası ifadeleri ve icra dosyası diğer tüm deliller birlikte nazara alındığında davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davalı şirket vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. Müvekkil Şirkete ait aracın alkollü sürücü Davalı … ….’nın sevk ve idaresinde 3 araca çarpması ile neticelenen eylemi hırsızlık neticesinde meydana gelmiş olup farazi işleten konumunda olduğundan mevcut hasar karşısında Davalı Müvekkil Şirketin hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır. Davalı Müvekkil Şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması ve yargılama giderlerinin tamamının Davalı Müvekkil Şirkete yükletilmiş olması hukuka aykırıdır. Nitekim davacı … şirketi tarafından hatalı şekilde dava ilk olarak Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tanzim edilmiş ancak Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosya Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Bu nedenle görevsizlik kararı verilmiş olmakla ücreti vekalete de hak kazanılmıştır….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava; sigortacının sigortalısına açtığı rücuen tazminat davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Poliçenin 1.6.2015 tarihinden önce düzenlendiği ve eski genel şartlara tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Aracın çalındığı yönünde bir ceza soruşturması bulunmadığı UYAP sorgusundan anlaşılmıştır. Aracın davalı şirketin çalışanı uhdesinde iken ve çalışanına rıza ile teslim edilmiş iken çalışanın ve arkadaşının birlikte alkol alarak araç kullanmaları, en son çalışanının arkadaşı olan ihbar olunanın 2,01 promil alkolle bu kazayı yapmış olması, raporlara göre kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiğinin anlaşılması karşısında davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf gerekçeleri yerinde değildir.
İkinci istinaf sebebi ücreti vekalet hakkındadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3-1008 Esas ve 2021/153 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere “… Genel olarak yargılama giderleri, bir davanın açılması, uyuşmazlığın esasını çözmeye yönelik belli bazı işlemlerin yapılması ve sonuçlandırılması için ödenmesi gereken paradır. Yargılama giderleri kural olarak, davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HUMK m. 417, HMK m. 326). Bu yargılama giderleri hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekâlet ücretidir. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, vekâlet ücreti de bir yargılama gideridir (HUMK m. 423/6, HMK m. 323/ğ).Davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Görüldüğü üzere yargılama harç ve giderlerinden sorumluluk ancak davanın bitiminde söz konusu olur. Dolayısıyla kural olarak ancak esasa ilişkin nihai kararlarla birlikte yargılama harç ve giderlerine hükmolunur. Ancak istisnai olarak usule ilişkin nihai kararlarda da dava sona eriyor ise, dosya başka bir mahkemeye gönderilmiyorsa, derdestlik nedeniyle davanın usulden reddi durumunda olduğu gibi, yargılama giderlerine hükmedilmelidir. Bu genel açıklamalardan sonra uyuşmazlığın temeli olan HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının değerlendirilmesi gerekmektedir.. Sözü edilen fıkra uyarınca; ” Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” Söz konusu hüküm, mülga HMUK’da yer almayan, HMK’nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmakla birlikte 28.07.2020 tarihinde yapılan değişiklikten önce gönderme kararları da bu madde içinde sayılmaktaydı. HMK’nın yürürlük tarihinden sonra ise “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlığı altında düzenlenen HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrası ile yargılamanın tekliği esası benimsenmiş ve görevsiz/yetkisiz mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Şöyle ki, görevsizlik ya da yetkisizlik hâlinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK m.115/2). Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20). Ne var ki HMK’nın 331/2. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi hâlinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik kararları üzerine görevli/yetkili mahkemede davaya devam edildiği hâllerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. İlgili maddenin gerekçesinde de; HMUK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtayın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında “görevsizlik, yetkisizlik kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği” hususunun düzenlendiği ifade edilmiştir. Öte yandan, görevsizlik, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ederek davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği de maddede belirtilen diğer bir husustur. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2019 tarihli ve 2017/2-3004 E., 2019/217 K. sayılı kararında da yer verilmiştir. Somut olayda da; Davacının süresinde başvurusu üzerine görevli mahkemede davaya devam edilmiş ve dava esastan kabul edilmiştir. Davanın kabulü ile davacı lehine vekâlet ücretine ve haksız çıkan taraf olan davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmolunmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında görevli mahkemede devam eden davada, “kabul görmüş bir görev itirazının varlığı” dikkate alınarak davalı lehine ayrıca bir yargılama giderlerine hükmedilmeyeceğine ilişkin direnme kararı yerindedir….”
Görüldüğü gibi davalı asıl davada haksız çıkmış olmakla, ilk derece mahkemesinin sırf görev yönünden usulden red kararına istinaden ücreti vekalete hükmedemeyeceği yasal düzenlemeye uygun olmakla bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir.
HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı, tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu, hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı, harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplandığı, gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunmadığı görülmüştür.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-Davalı yanın istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-İstinaf eden taraftan alınması gereken 1.201,57 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 388,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 813,47 TL harcın davalıdan alınıp HAZİNEYE GELİR KAYDINA, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
5-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 361/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/02/2022 tarihinde ve oybirliğiyle karar verildi.