Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1507 E. 2022/228 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 23/02/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkil şirketle davalı taraf arasında yıllara dayanan ticari ilişki mevcut olduğunu, müvekkil şirketin davalıya değişik zamanlarda LPG tüp satışı yapılmış ve yapılan satışlar neticesinde davala tarafa takip konusu cari hesap dökümünde yer alan faturaları kesmiş ve tarafların söz konusu faturaları ticari defterlerine işlediklerini, davalı tarafın iddiasının aksine taraflar arasında borç ilişkisinin bulunmadığı yönündeki itirazının gerçek dışı olduğunu, davalı tarafın müvekkilden teslim almış olduğu mallara ilişkin faturaların tamamını defterine işlemiş ve bu nispette KDV ve gelir vergisi muafiyetlerinden faydalanmış olduğunu, kesinleşmiş fatura ve cari hesap alacaklarının ilamsız icra yoluyla talep edilmesine engel hiçbir yasal düzenleme mevcut olmadığını, alacaklarının likit olup konusunun yargılamayı gerektirmediğini, davalı tarafın aradan zaman geçmiş olmasına rağmen ödeme yapmamakta ısrarcı olup yapmış oldukları icra takibine de kötü niyetle itiraz ettiğini, bu nedenlerden dolayı davalı borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının takibinin devamına, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, davalı taraf aleyhine % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Mahkemece verilen kararın hükümsüz hale gelmemesi ve davalı borçlunun mallarını kaçırmasını engellemek amacıyla; davalı borçlu üzerinde bulunan taşınmaz va araçlar üzerine kararın kesinleşmesine kadar geçerli olmak üzere ihtiyati tedbir konulmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın davalı müvekkili ile uzun yıllara dayanan ticari ilişkisinin mevcut olduğunu, davacının değişik zamanlarda daalı yana LPG tüp satışı yaptığını, yapılan satışlar neticesinde davalı tarafa cari hesap dökümünde yer alan faturaları tanzim ettiğini, bu faturaların tarafların ticari defterlerine işlendiğini, kesinleşmiş fatura ve cari hesap alacağının mevcut olduğunu iddia ederek müvekkil aleyhine itirazın iptali davası açmış ise de; usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında davacının ticari faaliyet gösterdiği dönemler içerisinde ticari ilişki olmuş ise de davalı müvekkilin davacıya karşı, bu ticari ilişkiden kaynaklanan hiçbir borcunun kalmadığını, davacının açmış olduğu itirazın iptali davasının reddine, haksız ve kötüniyetli takip nedeni ile davacı aleyhine asıl alacak üzerinden % 20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
Mahkemece, “… davanın kısmen kabulü ile, davalı hakkında yürütülen Denizli 5.İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına konu itirazların kısmen iptali ile takibin 314.862,67 TL asıl alacak ile bu alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verildiği, Alacak hesaplanabilir ve likittir. Davalı tarafın itirazlarında haksız olduğu anlaşılmakla; hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davacının takibinde kötüniyetli olduğu hususu ispat edilemediğinden; davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 01/10/2019 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, keşidecisi davacı şirket lehtarı müvekkili olan 20/02/2016 tarihli 55.000,00 TL miktarlı çekin aslı gibidir tasdikli suretinin incelenmediğini, takip dayanağı faturaların fotokopileri üzerine açık kapalı dosya olarak değerlendirmesinin yapıldığını, fotokopi üzerinden imza ve kaşe incelemesinin yapılmasının mümkün olmadığını, faturaların asılları getirilerek kapalı olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, imzasız açık faturalar yönünden ise itirazlarının şu şekilde olduğunu her ne akdar müvekkilinin defterinde imzasız ve açık faturalar kayıtlı ise de, davacının bu malların müvekkil davalıya teslim ettiğini ispat etek zorunda olduğunu, imzasız fatura kaynaklı borçlarının bulunmadığını, Denizli 4. İcra Müdürlüğünün … ve ….esas sayılı dosyalarına dayanak 55.000,00 TL ve 31.250,00 TL miktarlı çeklerin taraflarının ticari defter kayıtlarında yer almaması nedeniyle inceleme yapılmadığı belirtilmiş ise de davacı yanın icra takiplerine itiraz etmediği takiplerin kesinleştiği böylece borçlu olduğunu kabul ettiğini, bu nedenle bu çeklerinde cari hesap ilişkisi içinde değerlendirilmesi gerektiğini, fatura asıllarının celp edilerek yeniden hukukçu ve SMMM bilirkişisinden rapor aldırılması gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça davalı hakkında Denizli 5. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası kapsamında 331.618,67 TL asıl alacak, 21.096,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 352.715,07 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin 16/10/2016 tarihinde başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin davalı borçluya 20/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun vekili aracılığıyla 24/10/2017 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk Derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda özetle, davacıya ait 2014,2015,2016 ve 2017 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalıya ait 2014,2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinde usulüne uygun tutulduğu, icra takibinin dayanağı cari hesap kapsamı faturaların tamamının tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterine göre takip tarihi itibariyle davalıdan cari hesap alacağının 331.618,67 TL olduğu, davalı defterine göre ise takip tarihi itibariyle tüm faturaların nakit olarak ödendiğinin kaydedilmesi sebebiyle cari hesap borç bakiyesinin bulunmadığı, takibe dayanak faturaların açık kapalı fatura ayrımı dikkate alındığında davacının takip tarihi itibariyle 314.862,67 TL alacaklı olduğu, davalının faturaların bedelinin nakit olarak ödendiği yönünde dosya içerisine yazılı belge sunmadığı, takip öncesi davalının temerrüte düşürüldüğüne ilişkin bir belge bulunmadığından faiz talep edilemeyeceği belirtilmiştir.
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu uyuşmazlık konusu olmayıp tarafların kabulündedir.
Davacı taraf icra takibine dayanak kıldığı cari hesap ilişkisinin temelini oluşturan faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olması sebebiyle teslim olgusu ispat etmiş olup davalı taraf defterinde kayıtlı bulunan bu faturalara ilişkin ödeme yaptığına dair ispat yükü üzerinde olmasına rağmen yazılı ve kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirememiş olup davalının icra takibine konu ettiği 55.000,00 TL ve 31.250,00 TL bedelli çeklerin keşidecisinin davacı taraf olduğu, davalının cevap dilekçesinde takas mahsup talebi bulunmadığı, açık-kapalı fatura ayrımı için imza ve kaşelerin faturanın üzerinde bulundukları yerlerin farklı yerler olduğu, kaldı ki davalının defterine kaydettiği davacıya ait faturalar için nakdi ödeme yaptığını defterinde belirttiği, ödemeye ilişkin bir belge sunulmadığı gibi takibin devamına karar verilen faturalar açısından da bu faturaların kapalı fatura olduğuna ilişkin bir belgenin sunulmadığı hususları da birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 21.508,26 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 5.353,00 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭16.155,26‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/02/2022