Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1506 E. 2022/281 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 23/02/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; müvekkil bankanın Denizli Şubesi ile karşı taraf davalı kefillerin müşterek borçlu ve müteselsil kefaleti ile davalı asıl borçlu ….. Tic. Ltd. Şti arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri hükümleri gereğince borçlu firmaya kredi kullandırıldığını, karşı taraf davalı – borçlu kredi borcunun ödenmesi gereken borç bakiyesinin tamamını müvekkil bankaya ödemediklerini, bunun üzerine kredi hesabının kat edilerek davalı/borçluların borcun ödenmesi hususun Denizli Noterliğinin ihtarnamesinin keşide edilerek ihtar edildiğini, borçlu kefillerin borcu müvekkil bankaya ödemediklerini, bunun üzerine Denizli 2. İcra Müdürlüğünün …..Esas sayılı dosyasından borçlu- davalılar hakkında genel haciz yolu ile icra takibine başlandığını, davalı- borçlunun icra takibine, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; davalının müşterek ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu 13.08.2008 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi gereğince toplam 100.000 TL lik kredi kullanıldığını ve bu kredinin kapatıldığını, yine davalının kefil olarak imzasının bulunduğu 21/07/2009 tarihli 200.000 USD lik GNKS gereği verilen kredinin ayrı bir sözleşme uyarınca verildiğini, müvekkilinin bu sözleşmede kefil olmadığını, 2008 yılındaki kefaletinin ise geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,” takip yapılan icra dosyasındaki genel kredi sözleşmesinin asıl borçlu şirket ile kefil olarak dava dışı ….. ve ….. imzalandığı, bu sözleşmelerde davalı ……’ın imzasının bulunmadığı, dolayısıyla davalı kefilin, kefil olarak imzalamadığı sözleşmeden doğan borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiştir.
Karara karşı, davacı / davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE; davacının 2008 yılındaki kefaletinde doğmuş ve doğacak borçlardan sorumlu olduğunun açıkça belirtildiğini, uyuşmazlığın çözümünde sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davalının kefil olduğu sözleşmenin çerçeve sözleşme olduğunu, kefilin kendi kefaletinden kefalet limiti ile sorumlu olduğunu, borçlu firmanın davacıya borcu sona ermediği için davalı kefilin sorumluluğunun devam ettiğini, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ; davacı taraf kötü niyetli takip yaptığı halde davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı incelenmesinde davacının dava dışı ….. Tic. Ltd. Şti. İle imzaladığı 13/08/2018 tarihli 1.670,00 TL tutarlı ve 12/07/2009 tarihli 200.000USD tutarlı genel kredi sözleşmesi imzalandığı bu sözleşmede davalının kefil olduğu, davacı banka ile borçlu firma arasında 18/11/2011 tarihli 310.000,00 TL 15/11/2014 tarihli 500.000 USD tutarlı yeni kredi sözleşmelerinin imzalandığı, bu sözleşme kefillerinin dava dışı …. ve ….olduğu, davalının bu kredi sözleşmelerinde kefaletinin bulunmadığı davalı kefil olduğu genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullanılan kredilerinin tahsil olduğu anlaşılmaktadır. Çerçeve niteliğindeki kredi sözleşmelerine dayalı olarak kredi kullanımında sözleşme tarihini takiben ikinci bir veya daha fazla kredi sözleşmesi düzenlendiği tarihe kadar açılan ve devam eden kredilerden kefiller limit ve temerrütleri dahilinde sorumludurlar. Ancak davacıların imzaladığı sözleşmelerin süresiz kredi sözleşmesi olmakla kefaletin sonsuza kadar devam edeceği düşünülemez. Kefalet edilen sözleşmelerle kullandırılan krediler ödenmiş olmakla ve hesaplar kapatıldıktan sonra başka sözleşmelerle kredi verilmesiyle artık kefilin yeni sözleşmeyle verilen kredilerden sorumlu tutulması mümkün değildir. (Yargıtay 19.HD 26/09/2011 tarihli 2011/1703 E. 2011/11366 K. Nolu ilamı) Takip konusu alacak davalının kefil olmadığı genel kredi sözleşmesine dayandığından ve davalının kefil olduğu kredi sözleşmeleri uyarınca alınan krediler tahsil olunduğundan davacı vekili istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili her ne kadar davacı banka tarafından kötü niyetli takip yapıldığını istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de davacı bankanın alacaklı olup olmadığı hususu muhakeme sonucu belirlendiği gibi davacının kötü niyetli olduğu hususu davalı tarafça ispat edilemediğinden davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı / davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak, davacı / davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Davacı vekili istinaf başvurusu yönünden;
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının istinaf eden davacıdan TAHSİLİ İLE HAZİNİYE GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına,
3-Davacı vekili tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333.maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Davalı vekili istinaf başvurusu yönünden;
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 41.125,23 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 148,60 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 40.976,63 ‬ TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan TAHSİLİ İLE HAZİNİYE GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına,
3-Davalı vekili tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.