Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1430 E. 2022/191 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/02/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ:07/02/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı …. arasında 30/11/2012 tarihinde 14.500,00 TL bedelli “Tüketici Kredisi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile aynı tarihte 30/11/2012 tanzim ve başlangıç tarihli …. poliçe nolu “Tüketici Kredisi Grup Hayat Sözleşmesi” yapıldığını, poliçe ile sigortalının vefatı halinde 1.yıl 14.500,00 TL, 2.yıl 13.500,00 TL’nin sigorta teminatı kapsamına alındığını, borçlu ….’ın 09/07/2017 tarihinde vefat ettiğini, kredi taksitlerinin geri kalan miktarının ödenmesi için başvuru yapılmasına rağmen davalı şirketçe 30/11/2012 tarihli sağlık beyan formunda söz konusu hastalığın beyan edilmediği gerekçesi ile sigorta tazminatının ödenmediğini, borcun tahsili amacıyla müteveffa ….mirasçıları …. , … ile kefil … aleyhine Denizli 7. İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu … ile …. ‘ın itirazları üzerine itirazın iptali davası açıldığını, Denizli 4. Asliye Hukuk (Tüketici)Mahkemesinin ….E-…K sayılı kararı ile davalı … yönünden davanın kabulüne, kefil …. yönünden reddine karar verildiğini, istinaf incelemesi sonucunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 30/03/2018 tarih …. E-…. K sayılı kararı ile “…sigorta şirketine karşı hukuki yollar tüketildikten sonra mirasçılarına karşı icra takibi başlatılması gerektiği, bu şekilde işlem yapılmaksızın doğrudan mirasçılar aleyhine icra takibi yapılamayacağı…” gerekçesi ile istinaf talebinin kesin olarak reddine karar verildiğini ileri sürerek poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere müteveffa … ‘ın kullanmış olduğu kredi nedeniyle 11.118,95 TL kredi borcunun, temerrüt tarihinden (26/10/2014) başlatılmak üzere kredi sözleşmesindeki faiz ve faizin %5 BSMV ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı vekili, davanın hayat sigortasına ilişkin olduğundan görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesi olduğunu, Hayat Sigortaları Genel Şartları ile lehtarın sigorta sözleşmesine taraf olmamakla beraber lehine sigorta sözleşmesi yapılan ve rizikonun gerçekleşmesi halinde kural olarak sigorta tazminatını sigortacıdan isteme hakkının olduğunu, TTK.’nun 1493.maddesinin son fıkrası uyarınca; sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça lehtara ait olduğunu, bu nedenle davacının dava açma yetkisinin bulunmadığını, yine 6102 Sayılı TTK’nun 1420.maddesine göre sigorta alacaklarında zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu dolayısıyla dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirket tarafından bankadan kredi kullanan kişilerin isteğe bağlı sigortalandığını, vefatları halinde teminat tutarı ile sınırlı olmak üzere kredi borcu bankaya varsa teminatının kalan kısmı ise kanuni mirasçılarına ödendiğini, muris … ın sigortalının sigorta öncesinden gelen kalp hastalığının bulunduğu ve bu hastalığa bağlı olarak vefat ettiğini, sigortalı murisin sağlık beyan formunda teşhis ve tedavi gördüğü ölümüne neden olan kalp hastalını bildirmediğini, TTK’nun 1435.maddesine göre “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür hükmü gereği sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından; sigortalı muris tarafından sağlık beyan formuna ölüm ile illiyet bağı bulunan kalp hastalığı gizlenerek parmak basıldığı, sigortalı muris tarafından poliçeden önce mevcut olup kendisinin de bildiği kalp hastalığının bildirilmediği, sigorta şirketinin ödememezlik kefili rehin alacaklısına karşı da ileri sürebileceği gerekçeleriyle anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporundan da anlaşılacağı gibi, davalı sigorta şirketinin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğini kanıtlayamadığını, müteveffanın ölüm sebebine dayalı hastalığının sigorta poliçesi imzalanmasından önce olup olmadığı konusunda beyanın sağlıklı alınmadığı anlaşıldığını, bu işlemler sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu, davacı bankaya atfedilecek her hangi bir kusur bulunmadığını, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Uyuşmazlık, hayat sigortası poliçesinde rehin alacaklısı olan davacı bankanın sigortalının ölümü nedeniyle poliçe teminatının ödenmesini davalı sigorta şirketinden talep edip edemeyeceği, sigorta şirketinin bankaya karşı ödemezlik defi savunmasında bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLER:
1-Hayat Sigorta Poliçesi
2-Sigortalıya ait sağlık kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Kredi sözleşmesine ait belgeler
5-Dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle davalı sigorta şirketinin hayat sigortalısı olan müteveffanın vefatı nedeniyle tahsil edilemeyen kredi borcunun hayat sigortası kapsamında davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 09/05/2019 tarihli 2017/8104 Esas 2019/5965 Karar Nolu ilamı ile ” Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1487/1. maddesi “Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.” düzenlemesini 1493/7. maddesi ise “Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.” düzenlemesini içermektedir.
Somut uyuşmazlıkta, sigorta poliçelerinin davacı banka tarafından açılan kredilere teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüketici kredisi sözleşmesinde ve tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, davacı banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır. Davacıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirkedir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi lehtar konumunda olduğundan, bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya kanser hastalığını gizlediğini ileri süremez.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Sigorta poliçesini düzenleyen, sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralana aykırılık oluşturur.
Bu nedenle tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Medeni Kanun’un 2. maddesinde, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, tüm hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçıya karşı takip başlatılmış olması, dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir.
İlk derece mahkemesince sigortalının eskiden mevcut olan hastalığına sigorta şirketinden gizlediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıda tarih ve numarası belirtilen Yargıtay kararında da açıklandığı üzere, sigorta şirketi tarafından rehin alacaklısı bankaya karşı murisin eskiden var olan ve gizlediği hastalık sebebi nedeniyle ödememezlik savunmasında bulunulamayacağından davacı bankanın istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde değerlendirme yapılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 28/02/2020 tarih ve …. Esas – …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a)Davanın KABULÜNE, 11.118,95 TL’nin 26/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve faizin %5 oranında BSMV alacağı ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
b)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 759,53 TL harçtan, peşin olarak yatırılan 189,89 TL harcın mahsubu ile kalan 569,64 TL harcın davalıdan TAHSİLİNE,
Davacı tarafından yapılan 189,89 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 225,79‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
c)Davacı tarafça yapılan dava ilk masrafı 5,20 TL, tebligat gideri 188,9‬0 TL, müzekkere gideri 6,50 TL, bilirkişi gideri 1.000,00 TL olmak üzere toplam 1.195,4‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
ç-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. gereğince hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
h-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
I-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
Davacı vekili istinaf başvurusu yönünden;
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talep halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı, 19,00 TL tebligat masrafı, 54,50TL istinaf posta gidiş-dönüş masrafı toplamı 241,1‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
7-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin 107.090,00 TL’nin altında olması nedeniyle kesin olarak karar verildi.