Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1417 E. 2022/92 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
DAVANIN KONUSU: Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 24/01/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili firmanın fide üreticisi olduğunu, müşterisinin talebi doğrultusunda piyasadan temin ettiği tohumları, fide haline getirerek ilgilisine teslim ettiğini, dava dışı … isimli çiftçinin, 2012 yılında … çeşidi domates tohumundan fide yetiştirmesini müvekkilinden istediğini, davalı ….Ticaret Ltd Şti.nin söz konusu tohumu ithal eden, diğer davalı …Tarım Ürünleri Paz. Ltd. Şti.nin ise 2012 yılında Türkiye’de pazarlayan şirket olduğunu, davalıların …Fİ domates çeşidini piyasaya, nematod zararlısına karşı dayanıklı olduğunu duyurarak pazarladıklarını, müvekkilinin tohuma kesinlikle müdahalesinin olmadığını, müvekkilinin dava dışı ….’nin sipariş ettiği fideleri yetiştirerek kendisine teslim ettiğini, fideleri serasına diken …’nin … Fİ çeşidinin nematod zararlısına dayanıklı olmadığından zarar gördüğünü iddia ederek, Antalya 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E…. K. sayılı dosyasında kendisi ve davalı …Tarım Ürünleri Paz. Ltd. Şti. aleyhine açtığı davayı kazanarak 69.201.75.-TL tazminata mahkum edildiklerini, ilam nedeniyle Antalya 2.İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasına 04.03.2019 tarihinde 14.200,00 TL, Antalya l. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına 04.03.2019 tarihinde 2.510,00 TL, Vergi Dairesine yargı harcı olarak 14.11.2018 tarihinde 3.817,21 TL, kararın temyizi için ise 16.05.2016 tarihinde 1.373,40 TL harç ödemek zorunda kaldıklarını, bu tutarların tamamından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, TTK.nun 5/A maddesi uyannca arabuluculuğa başvurduklarını ancak anlaşamadıklarını ileri sürerek, ödenen bedellerin ödeme tarihlerinden itibaren, işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili, huzurdaki dava Tohumculuk Kanununun 11/2.maddesine göre, ayıp durumunda açılacak tazminat davasının, zarara uğrayanın zarara uğradığını tespit etmesinden itibaren altı ay içinde, her hâlde zararın meydana gelmesinden itibaren iki yıl içinde açılabileceğini, davanın 6 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, Yargıtay kararları uyarınca Tohumculuk Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklarda rücu davalarının da 6 aylık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, huzurdaki tazminat talebine konu ilk davada gerekçeli kararın 09.03.2016 tarihinde verildiğini, davacının ise huzurdaki davayı 08.10.2019 tarihinde açtığını, bu sebeple davanın usulden reddi gerekiğini, Yargıtay 19. HD.nin 22.1.2014 tarih ve 2013/15729 E. 2014/1726 K. sayılı içtihadının da bu yönde olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın müvekkili şirkete ihbar edilmediğini, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, ilk davada doğru bir şekilde savunma yapılamadığını, davanın ….ın kusurundan kaynaklı nedenlerle kaybedildiğini, dolayısıyla tazminat sorumluluklarının bulunmadığını, müvekkil şirketin söz konusu tohum türünün ithalatçısı olduğunu hiçbir pazarlama materyali üretmediğini, piyasaya sunmadığını, Üretici firma …. tarafından imzalanan dayanıklılık beyanında da tohumların kök nematoduna karşı “orta dayanıklı” olarak belirtildiğini, ilk davada birçok çiftçinin tanık olarak dinlendiğini, her birinin …. tohumundan yetişen fidelerden satın aldıklarını ve memnun kaldıklarını, hiçbir problem yaşamadıklarını dile getirdiklerini, davanın kaybedilmesinin sebebinin tohumun “DAYANIKLI” olarak pazarlanması ve dava dışı çiftçiye gerekli bilgilerin sağlanmaması olduğunu, bu hususun 24.4.2015 tarihli bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiğini, davanın kaybedilmesinin nedeninin tohumun ayıplı olması değil, tohumun yanlış pazarlanması olduğunu, bu nedenle herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, kaldı ki, huzurdaki davaya dayanak ilk dava dosyasında dava konusu tohum çeşidinin müvekkili şirkete ait olup olmadığına ilişkin hiçbir delil, inceleme ve laboratuvar analizi bulunmadığını, ayıplı olduğu iddia edilen tohumların gerçekten de müvekkili şirkete ait domates tohumları olduğu bile tespit edilmemişken, davacının huzurdaki tazminat talebinin dinlenilmesinin hukuken mümkün olmadığını, Yargıtay 19. HD.nin 20.05.2014 tarih ve 2014/7143 E. 2014/9533 K. Sayılı içtihadının da bu yönde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. Vekili, müvekkil şirketin Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile konkordato kesin mühleti almış olup, şirkete karşı herhangi bir takip işlemi yapılmaması hakkında tedbir kararı bulunduğunu, Asliye Hukuk mahkemesinin kararını tehiri icra talepli olarak temyiz ettiklerini, davacı …’nin vekili aracılığı ile söz konusu ilamı Antalya 2. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takibe koyduğundan müvekkilince dosya borcunun tamamı olan 121.700,17.-TL’nin depo edilmek sureti ile ödendiğini, söz konusu Antalya 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin …. E….. K. Sayılı ilamının Yargıtay 13.HD.nin … E….. K. Sayılı ilamı ile onandığını, karar düzeltme yoluna başvurduklarını, müvekkilinin bir kusuru olmadığını, davacının uygulama hatası yaptığını, geç ekim gerçekleştirdiğini, seranın gerekli havalandırma ve gölgelendirme şartlarını taşımadığını, uygulanması gereken ilaçların dozajının iyi ayarlamadığını, tanık olarak dinlenen bayinin ifadesine göre de ekim sonrası koruyucu bir ilaç satmadığının beyan edildiğini, davacının ekim sonrası koruyucu ilaç kullanmadığını, yürüme yolunun sulanması işinin zamanında yapılmadığının tanık beyanları ile ortaya konduğunu, müvekkilinin tazminata konu tohum yönünden kusuru olmayıp davaya konu tazminatı da büyük oranda ödediğini, davacının da müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğunu, rücu hakkı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı şirketin zararın oluştuğunu Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin karar tarihi olan 09/03/2016 tarihinde öğrendiği, diğer bir anlatımla zararın tespit edildiği tarihin aynı zamanda karar tarihi olduğu, kaldı ki hükmün onandığı 23/05/2018 tarihi nazara alınsa dahi, huzurdaki davanın açıldığı 08/10/2019 tarihi itibariyle 6 aylık hak düşürücü sürenin çoktan dolduğu gerekçeleriyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; açılan davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığını, 5553 sayılı yasanın 11. maddesinin rücu davasında uygulanamayacağını, somut çekişmenin kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya sürenler arasındaki rücu ilişkisinin sözleşme (alım satım) ya da haksız fiil kapsamında değerlendirileceğini, bundan dolayı TBK kapsamındaki sözleşmeden ya da haksız fiilden kaynaklanan rücu hükümlerinin uygulanacağını, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava; ticari mal satım ilişkisine dayalı olarak, satılan malın ayıplı çıkması nedeniyle alıcısına ödemek zorunda kaldığı tazminatın, sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 11/son fıkrasına göre rücu davasının da zararın tespit edildiği tarihten itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmasının gerekmesine (Yargıtay 19. H.D. …. Esas …. Karar, aynı Dairenin …. Esas, …. Karar sayılı ilamı), davanın 08/10/2019 tarihinde açılmasına, gerek zararın tespit edildiği tarih olan karar tarihi 09/03/2016 tarihinden itibaren ve gerekse icra dosyasında 04/03/2019 tarihinde yapılan ödemeden sonra 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmamasına, bu durumda verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin İlk Derece Mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 24/01/2022