Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1400 E. 2021/2053 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/07/2020
DAVANIN KONUSU: Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Denkleştirme Tazminatı
YAZIM TARİHİ: 02/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında 15/04/2014 tarihinde akdolunan acentelik sözleşmesi gereğince davacı şirketin, davalının meşgul olduğu ve olacağı konularında acenteliğini yapmaya başladığını, davalının, müvekkile keşide ettiği 12/07/2017 tarihli Beykoz 2.noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkilinin acenteliğinin 11/10/2017 tarihinde sona erdirileceğini bildirdiğini, 19/10/2017 tarihli Beykoz 2.Noterliğinin … yevmiye nolu fesihnamesi ile acentelik yetkilerinin 13/10/2017 tarihi itibariyle feshettiğini bildirdiğini, davalı tarafından yapılan fesihin haksız olup bu aşamada müvekkilinin TTK kapsamında portföy tazminatı talep etme hakkının doğduğunu, davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte 10.000,00 TL ‘nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, şirketin merkez adresinin Beykoz/İstanbul olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin olağan fesih hakkını kullandığını, davacı tarafın portföy tazminat talep hakkı bulunmadığını, ispat yükü üzerinde olan davacının müvekkil şirketin önemli menfaat sağladığını ispatlaması aksi takdirde davanın reddedilmesi gerektiğini, koşulsuz ve şartsız 1 yıllık komisyonun müvekkil şirket tarafından hiçbir menfaat elde edilmemiş olmasına rağmen davacı acenteye ödenmesine karar verilmesinin davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını ve sair nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, 6102 sayılı TTK’nın 122/1-c maddesi ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/15-16. Maddeleri kapsamında sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra davalı sigorta şirketinin, davacı acentenin faaliyeti sonucu önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa davacının denkleştirme tazminatını hak etme koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekeceği, alınan kök ve ek bilirkişi heyeti raporları ile daha önce acente tarafından düzenlenen poliçelerden acentelik sözleşmesinin feshinden sonra, davalı tarafından yenilenen poliçeler, prim miktarları ve acente komisyon miktarları ile tek tek tespit edildiği, sonuç olarak acenteliğin feshinden sonra davacının portföyünde olan ve davalı şirket tarafından yenilendiği tespit edilen poliçeler sebebi ile davalının elde ettiği prim miktarının toplam 191.057,09 TL olduğu, davacının talep edebileceği portföy tazminatının yasal düzenleme gereği son 5 yılda elde ettiği komisyon miktarının ortalamasını aşamayacağından, buna göre hak ettiği tazminat alacağının 119.783,86 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkili şirketin olağan fesih hakkını kullanmış olduğunu, yerel mahkemenin tespit etmiş olmasına rağmen davacı lehine tazminata hükmetmiş olmasının atalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hatalı olup itirazlarını karşılar nitelikte yeni rapor da alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, portföy tazminatının ön koşulunun sigorta şirketinin önemli ölçüde menfaat elde etmiş olması gerektiğini, ancak bilirkişi raporunda hiçbir surette bu hususun incelenip değerlendirilmediğini, bilirkişi raporu ile davacının sadece müvekkili şirketin acentesi olmayıp başkaca bir çok sigorta şirketi adına acentelik yaptığını, tespit edildiğini, bilirkişi raporunda tespit edildiğinin aksine acenteliğin fesihinden sonra müvekkili tarafından elde edilen prim toplamının 191.057,09 TL değil 152.670,00 TL komisyon bedelinin de 25.480,68 TL olmayıp 21.507,00 TL olduğunun müvekkili şirketin genel müdürlüğünün İstanbul’da olması nedeniyle ihtilafın sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için müvekkili şirketin genel müdürlüğünde bilirkişi incelemesi yapılmasının şart olduğunu, bu hususun defalarca talep edilmesine karşı mahkemece değerlendirilmediğini, bilirkişi heyetinin yasaya ve huzurda ihtilafa uygun şekilde teşekkül etmediğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR : Uyuşmazlık, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedilip feshedilmediği, davacının portföy tazminatının davalıdan talep edip edemeyeceği ile edebilecekse miktarının ne olduğu hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
1-Beyan dilekçeleri,
2-Dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16 hükmüne göre, sigorta acentesinin denkleştirme talep edebilmesi için, sigorta acentelik ilişkisinin sona ermesi nedeniyle sigortacının acentenin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi, hakkaniyetin tazminat verilmesini gerektirmesi, acentenin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmemiş olması yada kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olmaması şarttır. Bu şartlardan birinin mevcut olmaması halinde sigorta acentesi denkleştirme talep edemez. Bu şartları açıklayacak olursak;
Sigortacının acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaat elde etmesi, acentenin aracılık ettiği veya akdettiği sözleşmeler dolayısıyla acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da prim elde etmeye devam etmesini ifade eder. Sigortacı tarafından önemli menfaat elde edilip edilmediğinin tespitinde, sigorta acentesinin ahdettiği yeni ya da yeni sayılabilecek sigorta sözleşmelerinin sayısı yanında bu sözleşmeler dolayısıyla elde edilen prim miktarı da esas alınmalıdır; zira sigortacının önemli menfaat elde edip etmediği hususunda acentenin portföyünün ekonomik değeri de belirleyicidir. Acentenin portföyünün ekonomik değeri acentenin aracılık ettiği veya ahdettiği sigorta sözleşmeleri dolayısıyla tahsil edilen veya edilecek olan prim miktarına göre belirlenir.
Sigorta acentesi, hakkaniyet gerektirdiği takdirde ve oranda denkleştirme talep edebilir. Bu koşul, somut durumun tüm özellikleri dikkate alınarak denkleştirme ödemesinin adil bir sonuç olup olmayacağının belirlenmesini ifade eder. Denkleştirme isteminin sınırları; sözleşmeden kaynaklanan menfaatler, sözleşmenin tarafları arasındaki risk paylaşımı, acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için harcanan emek ve zaman, sözleşme dışı kazanç ve kayıplar, tarafların mal varlığı ve gelir ilişkileri, kişisel durum (Yaşlılık, sağlık durumu, çalışma yeteneği), işin önemi, acentenin tek firma-çok firma acentesi olması, markanın etkisi (unvanın), rekabet yasağının ihlal edilmesi, sözleşmenin sona erme nedeni ve varsa kusur oranları gibi hususlar göz önüne alınıp çizilir. (Koç, Mehmet, Acentenin Denkleştirme İstemi, s. 90).
TTK 122 m. uyarınca, acentenin talep edebileceği denkleştirme tazminatı miktarı, son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı tüm ödemelerin (komisyon, prim vs.) yıllık ortalamasını aşamaz. Beş yıldan daha az süren acentelik ilişkilerinde talep edilebilecek denkleştirme tazminatında azami miktar, faaliyet gösterilen sürenin yıllık ortalamasıdır.
Somut olayda, davacı tarafın denkleştirme tazminatı talebi hesaplanırken aldırılan bilirkişi kök ve ek raporunun birbiri ile çeliştiği gibi ek raporun yargı denetimine elverişli ve hüküm kurmaya yeterli de olmadığı, davalı tarafın şirket genel müdürlüğünün İstanbul’da olduğu ve defter ile belgelerin genel müdürlükte bulunması nedeniyle talimat yolu ile şirket genel müdürlüğünde inceleme yapılmasına ilişkin talebinin de değerlendirilmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş, davalının genel müdürlüğünün bulunduğu yere talimat yazılarak içerisinde uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişilerin de bulunduğu heyete dosyanın tevdinin sağlanarak, tazminatı belirleme noktasında, sözleşmeden kaynaklanan menfaatler, sözleşmenin tarafları arasındaki risk paylaşımı, acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için harcanan emek ve zaman, sözleşme dışı kazanç ve kayıplar, tarafların mal varlığı ve gelir ilişkileri, kişisel durum (Yaşlılık, sağlık durumu, çalışma yeteneği), işin önemi, acentenin tek firma-çok firma acentesi olması, kazandırılan müşteri sayısı, markanın etkisi (unvanın), rekabet yasağının ihlal edilmesi, sözleşmenin sona erme nedeni ve varsa kusur oranları gibi hususlar bir bütün olarak dikkate alınmak suretiyle bilimsel verilere uygun yargı denetimine elverişli rapor aldırılmasından ibarettir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 17/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 54,40 TL maktu ve 1.991,30 TL nispi istinaf karar harcının davalıya iadesine,
5-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 11,00 TL e-tebligat gideri, 66,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 226,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a maddesince kesin olarak karar verildi.02/12/2021