Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1396 E. 2021/2154 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/11/2019
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 13/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında … tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin … Su ana bayii olarak su satışlarına başladığını, ilk ay 950 damacana su satışını gerçekleştirdiğini, temmuz ayının ilk haftasında Sağlık Bakanlığı Müfettişlerince müvekkilinin iş yerinde ve davalı firmanın fabrikasında denetim yapıldığını, müvekkilinin deposundan alınan numunelerin temiz çıktığını ancak davalının fabrikasından alınan örneklerin kirli olması nedeniyle … Su hakkında olumsuz rapor tutulduğunu, bunun üzerine su satışlarının birdenbire düştüğünü, davalının fabrikayı kısa bir müddet sonra kapatarak sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin bu zor durum karşısında kiralamış olduğu ofise 3 ay boş yere kira ödedikten sonra tahliye ettiğini, müvekkilinin hem sözleşme için yaptığı yatırımlar nedeniyle hem de sözleşmenin devamı halinde elde edeceği gelirden mahrum kalmasından dolayı zarara uğradığını iddia ederek 3 aylık kar kaybına karşılık 50.000,00 TL, 3 aylık 900,00 TL kira bedeli ve reklam sözleşmesi nedeniyle ödediği 4.800,00 TL olmak üzere toplam 55.700,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, Yetki ve görev itirazında bulunduktan sonra müvekkili hakkında Türkiye Geneli’nde yapılan denetimlerde alınan su numunesinde yönetmeliğe aykırı hususlar tespit edildiğini, fabrikadan alınan 2 damacana numuneden birinin tahlilinin olumsuz çıkması üzerine aynı gün mühürleme işlemine itiraz edildiğini, üst laboratuvar olan İzmir Hıfzıssıhha Laboratuvarının aynı su için … tarihinde temiz raporunu verdiğini şirket hakkında bu nedenle yasal bir yaptırım uygulanmadığını, davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı gibi sözleşmeyi de feshetmediğini, davacının verdiği satış rakamlarının doğru olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında … tarihli bayilik sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmenin ödeme ve vade başlıklı 5 nolu bendinde; bayinin aldığı ürünlerin bedelini peşin ödeyeceği, fesih ve nedenleri başlıklı 12 nolu bendinde ise; anlaşma hükümlerine aykırılık ve ihlal halinde davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceğinin düzenlendiği, buna göre tanık beyanlarından ve incelenen davalı şirkete ait ticari defter kayıtlarından davacının, davalı şirkete borcunun bulunduğu, davacının aldığı su bedellerini peşin ödemediğinden davalı tarafça sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği, feshin sözleşme şartlarının ihlal edilmesi nedeniyle haklı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkiline sözleşmenin feshedildiğine dair herhangi bir bildirim gelmediğini, müvekkilinin davalı şirkete borcu olmadığını, davalı tarafça da böyle bir iddiada bulunulmadığını, davalı tarafın sözleşmenin müvekkilinin borcu nedeniyle feshedildiğine dair bir savunması olmamasına rağmen İlk Derece Mahkemesinin tarafların iddiaları ile bağlı olduğu ilkesinin dışına çıkarak sözleşmenin müvekkilinin borcu nedeniyle davalı tarafça haklı sebeple feshedildiği gerekçeleri ile karar verdiğini, İlk Derece Mahkemesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği ileri sürülmüş, davalı tarafça da bu husus inkar edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince sözleşmenin davalı tarafça davacının borcu nedeniyle haklı olarak feshedildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hukuk hakimi tarafların iddia ve savunması ile bağlıdır. Davalı tarafça sözleşmenin davacı tarafın borcu nedeniyle feshedildiğine dair bir savunmada bulunulmamıştır. İlk Derece Mahkemesince tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı kalınmaksızın karar verilmesi yerinde değildir.
Davacı taraf sözleşmenin davalının kusuru ile feshedildiğini ileri sürmektedir. Dosya kapsamı içerisindeki sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğine dair herhangi bir belge de bulunmamaktadır. Dosya kapsamının incelenmesinden, davalının işyerinde Sağlık Bakanlığınca yapılan incelemeler sonrasında alınan numunelerin standarda uymaması nedeniyle mühürleme yapıldığı, ancak daha sonra yapılan incelemede suların standarda uygun olduğunun anlaşıldığı ve mühürlemenin kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Yine taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davacının iddiasının aksine mühürlemeden sonra 3 ay daha devam ettiği dosya kapsamı ile sabittir.
Davacı tarafça sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği hususu ispat edilemediği gibi davalıya atfedilebilecek bir kusur da bulunmadığından İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi yanlış olmakla birlikte karar sonuç olarak doğru olduğundan bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.13/12/2021