Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1330 E. 2021/1925 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 07/01/2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

Taraflar arasındaki Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili hakkında başlatılan icra takibinin dayanağı bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek takibin durdurulması ile senedin iptali ile %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının senetteki imzayı inkar ederek icra hukuk mahkemesinde itiraz ettiğini, bu nedenle menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili bankanın ciro yolu ile hamil olduğunu, bankanın imzanın keşideciye ait olup olmadığını araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, Adli Tıp Kurumundan alınan raporlar ve tüm dosya kapsamına göre; takip konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığının kesin olarak tespit edildiği gerekçesi ile davacının takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalının senedi kredi temini amacıyla ciro yolu ile teslim aldığı, imzanın davacıya ait olmadığını bilerek senedi takibe koyduğuna dair delil bildirilmediği gerekçesi ile davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece takip konusu senetteki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan alınan rapora itiraz üzerine yine Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, mahkemece tahkikatın bitirilip sözlü yargılamaya geçileceği usulüne uygun bildirilmeden karar verildiğini, müvekkili bankanın senetteki imzanın sahte olması nedeniyle mağdur olmasına rağmen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması ve vekalet ücreti ile harçların maktu olması gerekirken nisbi vekalet ücreti ile karar ve ilam harcına karar verilmesinin de doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Dava, sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalı bankanın ciro yolu ile hamili olduğu takip konusu bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece davacının imza örnekleri toplanmış, Adli Tıp Kurumundan alınan ilk rapor ile imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine yeniden Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar verilmesi doğru değil ise de, ilk raporda imzanın davacıya ait olmadığının açık ve net bir şekilde tespit edilmiş olmasına göre aynı sonucu tespit eden Adli Tıp Kurumundan alınan ikinci raporun alınmış olmasının çelişki yaratmadığı, sonuca etkili olmadığı değerlendirildiğinde davalı vekilinin bu konudaki istinaf başvuru sebebi yerinde görülmemiştir.
Dava konusu harca esas değer 78.265,69 TL olup, miktar veya değeri 100.000,00 TL’yi geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır. 6100 Sayılı HMK’nın 321. maddesinde basit yargılama usulüne tabi davalarda tahkikatın tamamlanmasından sonra mahkemenin tarafların son beyanlarını alarak yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra kararı tefhim edeceği, taraflara beyanda bulunmaları için ayrıca süre verilmeyeceği düzenlendiğinden davacı vekilinin tahkikatın tamamlandığı ve sözlü yargılamaya geçileceğinin taraflara bildirilmeden karar verildiği yönündeki istinaf başvuru sebebi yerinde değildir.
Davalı banka menfi tespit davasına konu bononun ciro yolu ile hamili ve takip alacaklısı olup davanın bankaya yöneltilmesi zorunludur. Sahtelik iddiasının herkese karşı ileri sürülebilecek olması karşısında davalının kabulü ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca davacı lehine vekalet ücretine karar verilmesi ve Harçlar Kanununun 28. maddesi uyarınca nisbi karar ve ilam harcına karar verilmesi de usul ve yasaya uygundur.
Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 5.346,33 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 1.337,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.009,33 TL istinaf karar harcının davalıdan TAHSİLİNE,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafın yatırdığı gider avansından karşılanan 16,50 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.05/11/2021

……