Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1306 E. 2021/1986 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/03/2020
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil, Tazminat, Sözleşmenin
YEREL MAHKEME
KARARI: (Red)Dava Şartı Yokluğundan
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 11/11/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde davacı ve davalı vekilince istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı- karşı davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacı …, … ili … ilçesi … köyü, … mh zilyetliği altında bulunan tapusuz taşınmazını, davalıların murisi … ile dava dışı …’a dereceğini, adı geçen akitlerin de ileride … İli … ilçesi … ve … ‘de kuracakları, … Kooperatifi’ne üç daire verileceğini, bu dairelerin ikisini … , birini ise …’nun vermeyi üstlendiğini, davalı gerçek kişilerin murisi … ile dava dışı …’ın davacı … ile imzaladıkları sözleşmede bahsi geçen davalı kooperatifi kurucu başkan sıfatı ile kurduklarını ve … Mevkii … ada …parsel üzerine … bloktan … daire imal edip üyelerin kullanımına fiilen sunduklarını, üyelerin noter huzurunda çekilen kura ile kendilerine isabet eden bağımsız bölümlerde tasarrufta bulunmaya başladıklarını ancak tapuda yaşanan nizalar nedeni ile ferdileşmenin gerçekleşmediğini ve tapunun arsa tapusu olarak durduğunu, ayrıca 2/B yasasından yararlanıldığı için tapu üzerine kamu ipoteği bulunduğunu, yine imar barışından yararlanılması sebebiyle şimdilik kat mülkiyetine geçilemediğini, kamu ipoteğinin taksitlerin biteceği 2020 yılı Eylül ayında kaldırılacağını, davacıların sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiğini ve taşınmazı davalı gerçek kişilere teslim ettiğini, dava dışı …’ın da iki üyeliği karşılığı denk gelen iki daireyi vererek taahhüdünü yerine getirdiğini, ancak gerçek kişi davalılardan …’nin … nolu üyeliğine karşılık gelen … blok … nolu daireyi vermediğini, diğer davalı …’nun ise davalı kooperatifte … nolu üye olup bu üyelik kapsamında kendisine … blok … nolu bağımsız bölümün verildiğini ancak bununda devir işleminin yapılmadığını, davalı gerçek kişilerin davacıya tarafların edimlerini yerine getirmediğini, bu hususun Ankara 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … sayılı kararı ile netlik kazandığını belirterek; davalıların veya murislerinin kooperatifteki üyelikleri olan … nolu üyeliğin iptali ile bu kişilerin ortaklıktan çıkarılmasını, buna ilişkin davalı kooperatif defter ve kayıtlarının iptali ile davalı kooperatif defter ve kayıtlarına üye olarak davacı ….’nin kaydının yapılmasını ve adına ortaklık senedi düzenlenmesini, yine … ili … ilçesi … mh … ada … parsel sayılı taşınmazdaki … blok … nolu bağımsız bölümün davalılar adına olan tapusunun iptali ile … adına tapuya kayıt ve tescilini, davalıların 2000 yılından beri haksız tasarrufu sebebiyle şimdilik 4.000 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak taraflarına verilmesini, harç ve yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili özetle; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı karşı davalı vekili, karşı davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından; “…asıl davanın arabuluculuğu tabi olduğu, karşı dava da, kooperatif kanunun uygulanmasını/değerlendirilmesini gerektiren bir davadır. Karşı dava da bir bağımsız dava olduğundan, dava açmasın koşullarının ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Karşı davanın açılma tarihi, 09/12/2019’dur. Karşı davada da, arabuluculuk kurumuna başvurma dava şartıdır. Karşı davada da, dava şartı yokluğundan usulden ret kararı vermek gerekmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; kooperatifler kanunundan kaynaklanan, hem asıl davanın hem karşı davanın usulden reddine..” karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı-karşı davalı vekili özetle; kararın eksik inceleme ve araştırma ile verildiğini, talepleri açısından arabuluculuğa gitme durumunun bulunmadığını, davalılar arasında kooperatifinde olduğunu, mahkeme kooperatifin ticari şirket olup ticari şirketlerin taraf olduğu davaların mutlak ticari dava olduğu düşüncesinde ise, mahkemenin kooperatif yönünden tefrik kararı verilerek başka bir esasa kaydının yapılmasının ve dava olarak devamına karar verilmesinin gerektiğini, davanın terditli olarak açıldığını, önceki talebin davacılardan … yönünden olduğunu, olmadığı taktirde … yönünden davanın kabulüne, o da olmadığı taktirde … ve … yönünden 1/2 hisse şeklinde karar verilmesi gerektiğini, karşı tarafın eksik harç yatırdığını, iyi niyetli olmadığını, zamanaşımı itirazını kabul etmediklerini, karşı dava yönünden zamanaşımı def’iyi ileri sürdüklerini, tapu da yaşanan nizalar nedeniyle kat mülkiyeti kurulamadığını ve ferdileşme gerçekleşmediğini, karşı taraf murisinin taahhüdünü yerine getirmediğini, karşı tarafın kendilerine devretmeyi kabul ve taahhüt etmedikleri şuan davacılardan …’nin … nolu üyeliğe karşı gelen … blok … Numaralı Daire’nin taraflarına verilmediğini, delillerin takdirinde isabetsiz davranıldığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili özetle; asıl davada dava şartı arabuluculuk şartı yerine getirilmediğinden, asıl davanın tetkik edilerek reddedilmesi gerektiğini, karşı davanın arabuluculuğa tabi olmadığını, davanın noksan hasımla açıldığını, tefrik talebi reddedilip, esasa girilecek olursa tapu iptal ve tescil talebinin reddi gerektiğini, zamanaşımının olduğunu, davaya dayanak sözleşmenin geçersiz olup, hak iddiasında bulunulamayacağını, iki taraflı edim yüklenen sözleşmede davacının kendi ediminin ifasının imkansız olduğunu, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, dava konusu daireler yönünden müvekkile husumet düşmediğini, müvekkillerinin murisinin sözleşme ile üstlendiği edimi yerine getirdiğini, dayanak zilyetlik sözleşmesinin geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye dayanarak davacı hak talebinde bulunamayacağından asıl davanın reddi ile karşı dava olarak 05/12/1992 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Asıl dava, davalı gerçek kişilerin kooperatif üyelerinin iptali ile davacı …’nin üye olarak ortaklık defterine tesciline, taşınmazın tapu iptal ve tescili ile olmadığı takdirde tazminat, karşı dava ise, 05/12/1992 sözleşme ile ek sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile ödenen tutarın faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, asıl davada, talebin kooperatif hukukunu da ilgilendirip davalılar arasında kooperatifinde bulunmasına, Kooperatifi de ilgilendiren davanın Kooperatifler Kanunu 99.maddesi göre ticari dava niteliğinde olmasına, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A.Maddesi gereğince kanunun 4.maddesi ile diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar para ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının gerekmesine, HMK 132.maddesine göre, karşı dava için asıl davanın açılmış ve halen görülmekte olunması ile karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu dava arasında bağlantının mevcut olmasının şart olunmasına, karşı davada da Kooperatifler Kanunu’nun değerlendirilmesinin gerekmesine, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvurusu yönünden;
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan toplam 108,80 TL’den mahsubu ile bakiye 49,50 TL’nin istem halinde davacı-karşı davalıya iadesine,
3-Davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgili tarafa İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı-karşı davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Davalı-karşı davacı vekili istinaf başvurusu yönünden;
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan toplam 395,95 TL’den mahsubu ile bakiye 336,65 TL’nin istem halinde davalı-karşı davalıya iadesine,
3-Davalı-karşı vekili tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgili tarafa İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı-karşı davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4 . maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.