Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1304 E. 2021/1950 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/10/2019
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın kısmen kabulüne
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/11/2021

Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Müvekkili olan şirketin davalı şirketten faiz, masraf ve sair giderler hariç olmak üzere müvekkilinin Türkiye İş Bankası A.Ş … Iban numaralı hesabından borçlu davalının Türkiye İş Bankası A.Ş …Şubesi nezdindeki … iban numaralı hesabına borç olarak verildiği açıklaması ile gönderilen 15.000,000TL bedelli ekli banka dekontu sebebiyle alacaklı olduğunu, söz konusu borcun gönderme tarihi olan 01/12/2014 tarihinden bu yana ödenmediğini, Antalya 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptalini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın söz konusu ödemeyi mal alımı için avans olarak gönderdiğini, ödeme sonrası müvekkilince davalıya 31/12/2014 tarih … numaralı 15.000,00TL bedelli fatura ile mal sevkiyatı yapıldığını ödeme karşılığı ürün verilerek ödeme itfa edildiğini, yine tarafların bu işlemler sonrası karşılıklı ticari faaliyetlerine Haziran 2015’de ise karşılıklı hesabın sıfırlandığını, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu beyan etmekle davanın reddini, davacının %20 oranında kötüniyet tazminatı ödenmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının “borç olarak verildi” açıklamasını içerir havale işlemi ile davalıya 01/12/2014 banka dekontuyla 15.000-TL gönderdiği, daha sonra borç olarak verilen bu paranın ödenmediği iddiasıyla icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu ve eldeki itirazın iptali davasının ikame edildiği, davalının söz konusu paranın borç olarak değil avans olarak verildiğini ve avans olarak alınan bu para karşılığında faturalı mallar teslim edilerek ödemenin yapıldığını beyan ettiği, TMK.’nun 6.maddesine göre; herkes iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispat ile yükümlüdür. Buna göre ispat yükümlülüğü önce davacıdadır. Davacı hakkın varlığını ve miktarını yasal deliller ile ispat etmesi gerektiği, ancak bazı durumlarda ispat külfeti yer değiştireceği, somut olaya konu olan havale işleminde olduğu gibi havale, karine olarak borç ödeme vasıtası gibi kabul edileceği, ancak 01/12/2014 tarihli 15.000,00 TL bedelli İş bankasına ait dekont ile davacı tarafından davalının hesabına “borç olarak verildi” açıklaması ile havale yapıldığı anlaşılacağı, 6098 sayılı TBK.’nun 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır“ hükmü düzenlenmiştir. Davacının davasına dayanak yaptığı banka makbuzu, davalı hesabına yapılan havaleyi göstermektedir. Havale üzerinde “borç olarak verildi” kaydı yer almaktadır. Davacının dayandığı belgede (havale makbuzunda) bulunan “borç olarak verildi” açıklaması ile paranın emanet olarak gönderildiği, başka bir deyişle borç ödeme vasıtası niteliğinde bulunmadığı anlaşıldığından aksini ispat yükü davalı üzerinde bulunacağı, ispat yükü üzerinde olan davalının ticari defterlerinde, davaya konu olan havale gönderiminin kayıtlı olmadığı, avans olarak alındığına dair bir kayıt bulunmadığı, havale bedelinin fatura muhteviyatı mallarla ödendiğini iddia etmesine rağmen iddiasına konu fatura tarihleri itibari ile davacıya 17.926,52-TL borçlu olduğu, faturaların borçtan mahsup edildiği, havale ile bir ilgisinin bulunmadığı tespit edilmekle davalının iddialarını ispat edemediği, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının borç olarak verildiği ibaresine dayalı olarak alacaklı olduğu iddia etmesine karşın ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde gerek söz konusu havale öncesinde gerekse sonrasında tarafların arasında karşılıklı mal alışverişi ve para transferlerinin yoğun bir şekilde devam ettiğinin görüldüğünü, ticari teamülde iki ticari şirketin birbirine borç alıp vermesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının söz konusu ödemeyi mal alımı için avans olarak gönderildiğini, ödeme sonrasın da müvekkilince davalıya 31/12/2014 tarih, … numaralı 15.000,00 TL’li bedelli fatura ile mal sevkıyatı yapıldığını, ödeme karşılığı ürün verilerek itfanın gerçekleştirildiğini, davacının müvekkilinden bu denli ürün alımı söz konusu iken davaya konu edilen havalenin bu ticari ilişki ile ilgili olmadığı iddiasında bulunmasının açık bir çelişki olduğunu, tarafların bu işlemler sonrası karşılıklı ticari faaliyetlerine Haziran 2015 dönemine kadar devam ettiklerini, Haziran 2015 tarihinde ise karşılıklı hesaplarının sıfırlandığını, tüm bu açıklamalar değerlendirildiğinde yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Antalya 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde özetle, davacının davalı hakkında 15.000,00 TL asıl alacak, 6.140,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.140,86 TL alacağını tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin 20/09/2018 tarihinde başlattığı, davalıya örnek 7 ödeme emrinin 24/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının vekili aracılığıyla 26/09/2018 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacıya bu itirazın 10/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Takibe dayanak banka havale dekontunda davacının davalıya ” 15.000,00 TL’lik borç olarak verildi” açıklaması ile gönderdiği, tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir.
İlk Derece Mahkemesince tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davaya konu banka havalesinin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davacının cari hesap bakiyesine mahsup edilmediği, davalı tarafça itfaya ilişkin faturanın düzenlendiği tarihte davacı şirketin davalıdan 17.926,52 TL alacaklı olduğu söz konusu fatura bedelinin davacının alacağından mahsup edildiği takip tarihi itibariyle taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin sıfırlandığı belirtilmiştir.
Hal böyle olunca davacı taraf kabulünde olan takip ve davaya konu banka havalesinin davacı tarafça avans olarak gönderildiğini iddia edip sunduğu fatura ile itfanın gerçekleştirildiğini savunmuş ise de, davalının defterlerinde söz konusu davacının banka havale miktarı 15.000,00 TL’nin kayıtlı olmadığı itfaya konu ettiği faturanın düzenlendiği tarih itibariyle davalının davacıya 17.926,52 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu itfaya dayanak fatura ile bu borcun mahsup edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalının takibe ve davaya konu borçl olarak verildiği açıkça belirtilen banka havale miktarının davacıya ödediğine ilişkin itfa savunmasının ispat edemediği anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda istinafa gelen tarafın davalı olduğu gözetilerek usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.024,65 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 361,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 663,61 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 08/11/2021