Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1295 E. 2021/1924 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Kabulü
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/11/2021

Taraflar arasındaki Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında hizmet alım sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirket tarafından işe alıp çalıştırılan dava dışı işçi … tarafından müvekkili idareye karşı Antalya 5. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında işçilik alacakları nedeni ile açılan dava sonucunda davacıya ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesine ve davacı lehine yargılama giderleri ile vekalet ücretine karar verildiğini, … tarafından başlatılan icra takibi nedeni ile dava dışı işçinin kendi hesabına 5.510,87 TL kıdem ve ihbar tazminatı ile tazminat faizlerinin 01.11.2017 tarihinde, Burdur İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 2.421,39 TL vekalet ücreti ve işlemiş faizinin 24.11.2017 tarihinde, kararın istinafı için ödenen başvuru harcı 98,10 TL’nin 18.01.2018, istinaf karar harcı 70,00 TL’nin 22.01.2018 ve bakiye karar harcı olarak 01.02.2018 tarihinde ödenen 208,46 TL olmak üzere toplam 8.308,82 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren faizi ile birlikte davalı şirketten rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl işverenin davacı olduğunu, davada müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, Kamu İhale Kurulu’nun kararları doğrultusunda hizmet alım ihalelerinde, ihale bedeline eklenen ihbar ve kıdem tazminatının kabul edilmediğini, ihale bedellerinde karşılığı alınmayan alacak kalemlerine bağlı rücu talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede işçilik alacaklarına ilişkin düzenlemeye göre taraflar arasındaki sözleşmede fesihten kaynaklanan alacaklar ile ilgili bir düzenlemenin yer almadığını, sözleşme ve şartname ile işveren sıfatından kaynaklanan tüm yetkilerin davacı tarafından kullanılması nedeniyle davacının asıl işveren sıfatı ile tüm işçilik borçlarından sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflar arasında düzenlenen sözleşme, şartname, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının dava dışı işçinin kıdem tazminatından çalıştırdığı dönemle sınırlı, ihbar tazminatından ise iş akdini fesheden son alt işveren olması nedeniyle sorumlu olduğu, işçilik alacağı nedeniyle açılan dava sonucunda davacının ödediği yargılama ve takip giderleri ile faiz yönünden de davalı aleyhine hükmedilecek işçilik alacağına oranlama yapılarak ortaya çıkan hesaplamaya göre karar verilmesi gerektiğinden davanın kabulüne, davacı ödemelerinin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin hizmet alımına ilişkin olmadığını, yalnız işçi teminine yönelik olduğunu, bu nedenle asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığından dava dışı işçinin başlangıçtan itibaren davacı çalışanı olduğunun kabulü gerektiğini, bu durumda işçi lehine hükmedilen tazminattan davacının sorumlu olduğunu, sözleşmede dava konusu alacak kalemlerinin rücu edilebileceğine ilişkin düzenleme bulunmadığını, işçilik alacaklarının davacı nezdindeki çalışmadan doğmuş olması nedeniyle müvekkiline yükletilmesinin davacının sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağını, 6552 Sayılı İş Kanunu ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması ile bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına dair kanun gereği kıdem tazminatı alacağından işçinin çalıştığı kurumun sorumlu olduğunu, davacının ödeme yapmasına neden olan mahkeme kararına karşı davacı tarafından haklı bir sebep olmaksızın kanun yolları tüketilmeden ödeme yapıldığını, müvekkilinin sorumluluğu söz konusu olacaksa dahi yerleşik Yargıtay kararları gereği en fazla işçinin müvekkili nezdinde çalıştığı dönem ile sınırlı olmak üzere 1/2 oranında sorumluluk yükletilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte temerrüt olmadığı halde ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı üçüncü kişiye işçilik hakları nedeni ile yapılan ödemeler ile iş mahkemesinde görülen dava sonucu hükmedilen yargılama giderleri, takip giderleri ve istinaf kanun yoluna başvuru giderlerinin alt işverene rücu istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanmış olan hizmet alım sözleşmesi ile sözleşmenin eki niteliğindeki şartnamelerde yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personelin her türlü ücret ve alacaklarından sorumlu olacağının düzenlendiği görülmektedir.
7166 Sayılı Kanunun 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 112. maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere “4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez.” hükmü eklenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen Koruma ve Güvenlik Hizmetlerine İlişkin Sözleşme 11.09.2014 tarihinden önce düzenlenmiş olup, Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş kararlarının 4857 Sayılı İş Kanunu’nda 6552 Sayılı yasa ile hizmet alım sözleşmesi ile çalıştırılan işçiye tazminat ve alacaklarının idarece ödeneceği yönünden getirilen değişikliğin işçiyi koruma amaçlı olduğu, emredici nitelikte olmadığı bu hükmün aksi yönünde tarafların her zaman sözleşme düzenleyebilecekleri, nitekim taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile şartnamenin 38. maddesi ile yüklenicinin çalıştırdığı işçinin kıdem tazminatı gibi işçilik haklarından sorumlu olacağı düzenlenmiş olduğundan dava dışı işçiyi çalıştırdığı süre ile sınırlı olmak üzere ödeme yapan idareye karşı sorumlu olduğu, bilirkişi raporu ile davalı vekilinin dava dışı işçiye çalıştırdığı döneme ilişkin sorumlu olduğu tutarın hesaplandığı, bu durumda davalı vekilinin sözleşmede işçilik haklarının üst işveren tarafından ödenmesi halinde alt işverene rücu edileceğine ilişkin açık hükme yer verilmemesi halinde rücu talep edilemeyeceği yönündeki istinaf başvuru sebebi yerinde değildir.
Dava, açıklanan nedenle davalının sorumluluğunda olan ödemelerin rücu istemine ilişkin olup, ayrıca temerrüt gerekmediğinden ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırılık yoktur.
Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 567,57 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 141,89 TL harcın mahsubu ile bakiye 425,68 TL istinaf karar harcının davalıdan TAHSİLİNE,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafın yatırdığı gider avansından karşılanan 18,05 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.05/11/2021