Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1294 E. 2021/1884 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/11/2019
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın reddine
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 02/11/2021

Taraflar arasındaki Menfi Tespit davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkiline karşı borçlu sıfatıyla Antalya 15 İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyası ile alacaklı … A.Ş tarafından icra takibi başlatıldığını, takibe konu 40.000,00- TL bedelli ve 15/09/2011 vade tarihli senedin lehdarı alacaklısı müvekkilinin …, borçlularının … ve …’ın yetkili hamili … A.Ş olduğunu, … A.Ş tarafından açılan icra takibinin devam ederken takip alacaklısı yetkili hamil … A.Ş ile takip borçlularından …’ın oğlu … arasında 29.750,00-TL bedel ödemesi karşılığında 22/11/2011 tarihli temlik anlaşması imzalandığındığı, temlik anlaşmasının ertesi gün de icra müdürlüğüne sunulduğunu ve borçlu … ‘ın oğlu …’ın temlik alacaklısı konumuna geçtiğini, daha sonra 20/04/2012 tarihinde temlik alacaklısı …’ın babası …’a karşı olan takipten feragat ettiğini, temlik alacaklısı … tarafından devam ettirilen işlemler sonrası müvekkiline ait … ili … ilçesi … ada … parsel sayılı taşınmazda bulunan 3735/6144 oranındaki hissesi, evi ve cam serasının toplam 391.415,27- TL bedelle ihaleye çıkarıldığı ihale tarihinin 31/07/2018 olduğunu, temlik alacaklısı …’ın senet borçlusu …’ın oğlu olduğunu, …’ın borcu ödeyince alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeniyle borcun sona ereceğini bildiği için oğlu …’ın dosyayı temlik almasının apaçık kötü niyet olduğunu ve kanuna karşı hileli olduğunu bu durumda borcun, senet borçlusu … tarafından ödenmiş sayılması ve alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeniyle bu suretle borcun sona erdiği için ve ayrıca senet borçlusunun senet alacaklısına rücu hakkı bulunmadığı için takibin müvekkili açısından iptal edilemeyeceğini ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, açılan davanın görevli mahkemede açılmadığını, müvekkilinin temlik alacaklısı olduğunu, takipte alacaklının banka olduğunu, dava konusu senedin bono olduğunu bu nedenle görevli mahkemenin Ticaret mahkemesi olduğunu ayrıca davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından, icra takibinde davacının borcu kabul ettiğinden davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkemece, icra takibine konu borcun sona ermediği ve alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı temlik alacaklısı …’ın dava dışı icra dosyası ve icra takibine konu senet borçlusu …’ın oğlu olduğunu, …’ın da müvekkilinin yeğeni olduğunu, …’ın borç ödeyince alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeniyle borcu sona ereceğinden senet lehtarı müvekkiline rücu edemeyeceğini bildiği için aralarında anlaşarak davalının temlik alacaklısı olmasını sağladıklarını, davalı ile senet borçlusu arasında baba oğul ilişkisi olup davalıların birlikte yaşadıkları bu sebeple davacının hukuki durumunun ve davacının zarara uğratılması kastının bile bilecek kişilerden olduğunu, aralarındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davanın da TBK’nın 19.madde ve tanımını bulan muvazaa hukuksal nedeniyle hemde TMK’nın 2.madde gereği kötü niyetin varlığına dayandığını, ayrıca takip borçlusuna karşı yapılan feragatin senet alacaklısı – lehtarı olan müvekkilinin borcunun sona erdirdiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Antalya 10.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, takip alacaklısının … A.Ş, borçluların ise …, … ve … olduğu 23.300,00 TL asıl alacak, 76,60 TL işlemiş faiz, 108,00 protesto masrafı olmak üzere toplam 23.484,60 TL alacağın tahsili için kambiyo senetleri özgü icra takibinin 26/09/2011 tarihinde başlatıldığı, takibe dayanak bononun incelenmesinde keşidecisinin … , avalistinin …, lehtarının …, keşide tarihinin 23/06/2008 tarih, vade tarihinin 15/09/2011, bedelinin ise 40.000,00 TL olduğu icra takibi devam ederken 23/12/2011 tarihinde takip alacaklısının 29.750,00 TL bedelle sınırlı olarak alacağını …’a temlik ettiği, …’ın 23/04/2012 tarihinde borçlu … hakkındaki icra takibinden feragat ettiği görülmüştür.
Temlik alan …’ın borçlu …’ın oğlu olması alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiği anlamına gelmeyeceği gibi … hakkındaki icra takibinden feragat etmesi de bononun lehtarı ve takip borçlusu olan …’ın borcunu sona erdirmeyeceğinden İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 L istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 02/11/2021