Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1290 E. 2021/1913 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 14/01/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/11/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davalı vekili 30/03/2018 tarihli dilekçesi ile; 22/03/2018 tarihli dilekçeleri ile davacıların Antalya 12. İcra Müdürlüğünün … – … E.K. Sayılı dosyalarından borçları bulunmadığına ilişkin mahkemenizde açmış oldukları menfi tespit davasını kabul etmiş iselerde kabul beyanı davacı … ve …’ın hilesine dayandığını, davacılar ile müvekkili arasında görülmekte olan dava dışında, Antalya 5. İcra Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesinin … – … E.K. Sayılı dava dosyası, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyasının bulunduğunu, … , … ve …’ın Antalya 8. İcra Müdürlüğünde bulunan ve …’e borçlu olduğu iki dosyayı da kapatması (temlik alarak) ve müvekkiliin de alacağını gerekirse ödeyeceği, davacıların … adlı kişinin … ve …’a olan 535.000,00 TL borcu üstlendiği bir sözleşme vereceklerini beyan ettiklerini, konusunda vaatlerde müvekkilinin davalardan feragat ettiğini, bu davayı da kabul ettiğini, daha sonra davacıların borçlarını ödemeyeceklerini beyan ettiklerini, müvekkilinin feragat ve kabul beyanlarına karşılık elde ettiği hiçbir şey’in olmadığını, süregelen davaların değerlerinin çok yüksek olduğunu, elbette ki kabul ve feragat beyanında bulunmak için bir sebep olmasının gerektiğini, ancak herhangi bir sebebin olmadığını, davacıların müvekkilini kandırdığını ileri sürerek, iradesinin sakatlandığının kabulünün gerektiğini, HMK’nın 311 maddesi gereğince kabulün iptaline ve yargılamanın esasına geçilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar kabul beyanını iptali talebin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, … vekilinin 31/12/2019 tarihli dilekçesi sunmuş bunda hiçbir menfaat sağlamadan alacağından vazgeçmesinin, davayı kabul etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürdüğü, değeri yüksek bir davada çeşit saiklerle (daha az vekalet ücreti ödemek, daha az harç vb.) davalının davayı kabul etmesinin mümkün olup, başlı başına dava değerinin yüksek olması ve maddi menfaat olmaksızın davanın kabul edilmeyeceğini ileri sürmek mümkün olmadığı gibi, irade fesadı nedeni ile kabul beyanın iptali gerektiren nedenlerin oluşmadığı gerekçeleriyle, kabul beyanının iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacıların müvekkilini …’ın borcu üstlendiği yönündeki sözleşme aslını müvekkiline vermek vaadiyle kandırdıklarını, müvekkilinin hiçbir karşılıksız almaksızın 600.000,00 TL alacağından vazgeçmesinin aldatıldığını gösterdiğini, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kabul beyanının hile nedeni ile iptali istemli davadır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davalı …’ın kabul beyanı hile nedeniyle iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hata, hile ve ikrar; her türlü delille ispat edilebilir. Dosya kapsamının incelenmesinden, ilk derece mahkemesinin 17/12/2019 tarihli celsesinde kabulün iptalini isteyen davalı vekiline irade sakatlığına ilişkin tüm delillerini sunması için iki haftalık süre verdiği, … vekili 31/12/2019 tarihli dilekçesi sunmuş bunda hiçbir menfaat sağlamadan alacağından vazgeçmesinin, davayı kabul etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunduğu görülmüştür.
hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.
Davalı tarafça, hile iddiası ispatlanamadığı gibi karşılık olmaksızın davanın kabulü durumunun tek başına hile iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
5-Kararın Dairemiz tarafından taraflara tebliğine,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/11/2021