Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1283 E. 2021/1862 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Reddi
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 01/11/2021

Taraflar arasındaki Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan esnaf kefalet kooperatifi aracılığı ile 02.06.2010 tarihinde 20.000,00 TL ve 04.01.2013 tarihinde 57.000,00 TL kredi kullandığını, bu krediler için açılan hesaptan bankanın haksız şart oluşturacak şekilde komisyon, dosya masrafı, hesap işletim ücreti, istihbarat ücreti, ekspertiz ücreti ve ipotek tesis ücreti adları altında kesintiler yaptığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL’nin kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, banka tarafından yapılan kesintilerin arasında kooperatif adına yapılan kesintilerin de bulunması nedeniyle davanın …. Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerine yöneltilmesi gerektiğini, davada bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, aksi takdirde davanın kabulü halinde kooperatif lehine sebepsiz zenginleşmenin ortaya çıkacağını, kooperatif ortağı esnaf ve sanatkarlara kullandırılan kooperatif kredilerinin kullandırım aşamasında kredi tutarı üzerinden kooperatif adına bloke sermayeye, risk payı, üst birlik payı kesintilerinin yapıldığı, kooperatifin aracılık etmesi sonucu müvekkili banka ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin 2.7.1 maddesi ile sözleşme öncesi bilgilendirme formunun 5.maddesinde her türlü masraf, komisyon ve ücretin tahsil edilebileceğinin hüküm altına alındığı, banka adına kredi kullandırımı ile ilgili olarak cari faiz oranı arasındaki farkı ve operasyonel maliyetleri karşılamak için kullandırım tarihinde kredi tutarı üzerinden 62 banka komisyonu tahsil edildiği, Bankalar kanunu uyarınca bankalara ücretlerin belirlenmesinde yetki ve serbestlik verildiği, kaldı ki TTK ücret isteme başlıklı 22. maddesine göre bankaların ücret almasının doğal olduğu, davacıya kullandırılan 20.000,00 TL ticari nitelikli krediden toplam 2.100,00 TL’nin bankayla ilgisi olmayan ve bankanın tasarruf yetkisi bulunmayan tutarın tahsil edildiği, banka tarafından sadece binde iki oranına denk gelen 100,00 TL istihbarat ücreti alındığı, davacıya kullandırılan 57.000,00 TL krediden toplam 6.085,00 TL bankayla ilgisi olmayan ve bankanın tasarruf yetkisi bulunmayan tutarın tahsil edildiği, banka tarafından sadece binde iki oranına denk gelen 100,00 TL istihbarat ücreti alındığı belirtilerek, davanın husumet yönünden reddine, esasa girilmesi halinde cevaplarının kabulüne, davanın kooperatif ve üst birliğe ihbarına ve reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kredi kullandığını, esnaf kefalet kooperatifinin yasal bloke, sermaye kesintisi gibi tüm yasal kesintileri yaptığı halde davalı banka tarafından da ayrıca dava konusu masraf ve ücretlerin sözleşmeye aykırı olarak kesildiğini, bankanın yalnız krediye aracılık etmesi nedeniyle kesintilerin dayanağının bulunmadığını, TCMB’nin 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliği’nde de bankaların tek taraflı hazırladığı sözleşmelerde sınırsızca müşterilerinden haksız kazanç sağlaması nedeniyle bankaların aldığı bir çok ücretin iptali ile sınırlama getirildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın kabulünü talep etmiştir.
Dava, kredi kullanımı sırasında davalı bankanın tahsil ettiği masraf ve ücretlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı ve mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporu değerlendirildiğinde, davacının 02.06.2010 tarihinde kullandığı kredi nedeniyle kooperatif ortaklığı ile ilgili olarak kooperatif adına 2.100,00 TL kesinti yapılıp kooperatifin banka nezdindeki hesabına aktarıldığı, faiz dışı komisyon niteliğinde istihbarat ücreti adı altında 02.10.2010 tarihinde tahsil ettiği 100,00 TL’nin komisyon tutarının kullandırılan kredinin ‰5’ine karşılık geldiği, davacının 04.01.2013 tarihinde kullandığı kredi nedeni ile de yine kooperatif adına toplam 6.085,00 TL kesinti yapılarak kooperatifin banka nezdindeki hesabına aktarıldığı ve yine komisyon niteliğinde istihbarat ücreti adıyla tahsil ettiği 50,00 TL’nin ise kullandırılan kredinin tutarına göre bankalarca alınan komisyonların en alt düzeyinde olduğu, davacıdan tahsil edilen ücretlerin sözleşmeye uygun olduğu, davacı ile banka arasında düzenlenen sözleşmedeki masraf ve ücrete ilişkin hükümlerin haksız şart niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, TCMB’nin 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliği’nde bankaların tahsil edeceği ücret ve masraflar ile ilgili sınırlama getirildiğini ileri sürmüş ise de, tebliğ 10.02.2020 tarihli olup, davacının kredi kullandığı 2010 ve 2013 yıllarında tebliğ geçerli olmadığı gibi davacının kullandığı kredinin küçük esnaf ve sanatkarlara devlet desteği ile kullandırılan kredilerden olduğu değerlendirildiğinde davacı vekilinin ileri sürdüğü tebliğin somut olayda uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmemiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan TAHSİLİNE,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafın istinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafın yatırdığı delil avansından karşılanan 17,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.01/11/2021