Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1263 E. 2021/1917 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın kısmen kabulü
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 12/11/2021

Taraflar arasındaki alacak davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının 2017 yılı Eylül ayında 500 Ton kömür alımı konusunda anlaştıklarını, bu anlaşmaya göre; müvekkilinin 500 Ton kömürün bedelini ödemesi gerektiğini, karşı tarafın ise 2018 yılı Nisan ayının sonuna kadar tonu 245 USD olan 400 Ton Fındık cinsi ve tonu 260 USD olan 100 Ton Portakal cinsi olmak üzere toplam 500 Ton Karyak Marka Sibirya ithal kömürünü müvekkiline teslim etmesi gerektiğini, müvekkilinin söz konusu anlaşmaya ilişkin olarak Ziraat Bankası A.Ş. … şubesine ait; 02.01.2018 Keşide tarihli 100.000,00 -TL bedelli, 01.02.2018 Keşide tarihli 100.000,00 -TL bedelli, 02.03.2018 Keşide tarihli 100.000,00 -TL bedelli, 01.04.2018 Keşide tarihli 100.000,00 -TL bedelli, 30.04.2018 Keşide tarihli 100.000,00 -TL bedelli olmak üzere toplam 500.000,00 TL değerinde 5 adet çek verdiğini ve vade tarihinde çek bedellerini ödediğini, bunun dışında anlaşmanın yapıldığı tarih ile 2018 yılının Nisan ayına kadar olan süreçte Dolar kuru arttığı için karşı tarafa kur farkı ödemesi 10.587,99 TL karşılığı 2.593,06 USD ödeme yapıldığını, anlaşmanın Amerikan Doları üzerinden yapıldığından, ödeme yapılan tarihlerdeki Türk Lirası ödemelerin, Amerikan Doları karşılığı; 02.01.2018 tarihinde Dolar kurunun 3.7719 TL üzerinden 26.512 USD ödendiğini, 01.02.2018 tarihinde Dolar kurunun 3.7635 TL üzerinden 26.571 USD ödendiğini, 02.03.2018 tarihinde Dolar kurunun 3.8106 TL üzerinden 26.242 USD ödendiğini, 01.04.2018 tarihinde Dolar kurunun 3.9648 TL üzerinden 25.222 USD ödendiğini, 30.04.2018 tarihinde Dolar kurunun 4.0472 TL üzerinden 24.708 USD ödendiğini, 25.04.2018 tarihinde Dolar kurunun 4.0832 TL üzerinden karşılığı 2.593,06 USD kur farkı faturasıyla ödendiğini, davalı taraftan toplam 87.082,10 USD bedel karşılığında 339.76 ton kömür alındığını, anlaşmaya göre davalının teslim etmemiş olduğu 160.24 ton kömürün teslim edilmediğini, teslim edilmeyen kömürün değerinin 44.765,96 USD olduğunu, Antalya 10. Noterliği’nin 26.11.2018 tarih ve … Yevmiye Nolu ihtarnamesiyle karşı tarafa durumun bildirildiğini, karşı tarafın da Antalya 3. Noterliği’nin 03.12.2018 tarih ve … Yevmiye Nolu İhtarnamesi ile cevap vererek böyle bir borcunun olmadığını beyan ettiğini, müvekkilinin 16.839,4610981 USD ve temerrüt faiziyle birlikte karşı taraftan alacaklı olduğunu ileri sürerek, 16.839,4610981 USD’nin 30.04.2018 tarihinden itibaren işlemiş, dövize uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın, döviz kurunun aşırı yükselmesi nedeniyle kendine yarar sağlamaya çalışmakta olup kötü niyetli olduğunu, öncelikle dayanak yapmaya çalıştıkları “SATIŞ SÖZLEŞMESİ/SİPARİŞ” başlıklı belgenin, dava konusu yapılan hukuki ilişki ile ilgisi bulunmadığını, davacının art niyetli beyanının aksine davacı tarafın, delil olarak dayandığı 05.10.2017 tarihli tahsilat makbuzundan anlaşıldığı gibi, davalıdan peyderpey alacağı kömürlere avans olmak üzere, ileri tarihli 5 adet çek verdiğini, davacının iddia ettiği gibi, 500 ton kömür karşılığında verildiği ve 2018 Nisan ayı sonuna kadar kömürlerin teslim edilmesi gerektiğine dair sözlü sözleşme bulunmadığını, davacının kanıtları arasında gösterdiği faturalar ve davalının cari ekstresi kayıtlarından anlaşılacağı üzere, davalı; davacının tonaj taleplerini peyderpey yerine getirdiğini, her kömür tesliminde o günkü kur üzerinden fiyatlandırma yapılarak işçilik ve nakliye bedeli de eklenerek fatura kesildiğini ve fatura bedelinin avanstan düşüldüğünü, taraflar arasındaki bu ticari ilişkinin, davacının kötü niyetle düzenlediği ihtarnamenin tebliğ tarihine kadar sürdüğünü, davacı tarafın art niyetli tutumunu arabuluculuk görüşmelerinde de sürdürmesi üzerine, ticari ilişkinin (kömür alışverişi) sona erdiğini tespit eden davalının, avans artığı olan 153.683,19-TL’yi davacının banka hesabına ödeyerek, taraflar arasındaki cari hesabı sıfırladığını, davalının ödediği avans artığı yönünden, davalının temerrüdünün sözü konusu bulunmadığını, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, önceki dönemde yapılan alımlarla ilgili işlemlerin döviz cinsinden yapıldığı ve dava konusu alımla ilgili de davalı tarafından kur farkı faturası düzenlendiği, akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olduğu ve faturaların mevzuat gereği TL cinsinden düzenlendiği hususları sabit görüldüğünden hükme esas bilirkişi ek raporundaki hesaplama doğrultusunda davacının avans ödemesinden kalan alacağının dava tarihi itibariyle 16.565,44 USD olduğu gerekçeleriyle, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; tarafların ticari defterlerine göre davalının davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davacının anlaşmanın 500 ton kömür üzerinden yapıldığı hususunu ispat edemediğini, kur farkı faturasını ticari hayatın akışı gereği düzenlediklerini, kur farkı faturasının kömürlerin teslim tarihindeki kur ile çeklerin tahsil tarihindeki kur arasındaki farktan kaynaklandığını, davacının iddiasını ispat edememesine rağmen 500 ton kömür alışverişine olduğuna dayalı karar verilmesinin yerinde olmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, avans olarak verilen çek bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya içerisindeki bilirkişi raporunun incelenmesinden, davacının avans ödemesi olarak Ekim 2017 yılında verdiği 5.000,00 TL’lik çeklerin ödenme günündeki kur tutarlarına göre 129.255,83 USD olduğu, davalı tarafından düzenlenen faturaların döviz cinsinden değerlerinin ise 84.581,28 USD olduğu, davalının ödeme yaptığı 18/03/2019 tarihi itibariyle avans borcunun 44.676,55 USD olduğu, davalı yanca 18/03/2019 tarihinde ödenen 153.650,00 TL’nin 28.109,11 USD olduğu, dava tarihi itibariyle davalının alacağının 16.545,44 USD olduğu, somut olayda daha önceki dönemde yapılan alımlarla ilgili satış sözleşmesi/sipariş başlıklı sözleşmede işlemlerin döviz cinsinden yapıldığı ve dava konusu alımla ilgili de davalı tarafından kur farkı faturası düzenlendiği anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 6.365,39 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 1.591,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.774,10 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara tebliğine,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/11/2021