Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1262 E. 2021/1891 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Reddi
YEREL MAHKEME KARARI
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 02/11/2021

Taraflar arasındaki İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, taraflar arasında 01.09.2015 tarihli protokol ile davalı ile dava dışı …’nin ortağı oldukları … Şti. hisselerinin davacılardan …’ya devredileceği, devir tarihi itibari ile şirketin borçlarının davalı … tarafından ödeneceği, …’nin yönetim kurulu başkanı olduğu … A.Ş.’nin …/ … arasındaki öğrenci servis işinin 2018 yılına kadar davacı …’ya devredileceği, davacı …’in şirketin … tarafından ödenen ve ödenecek borçları ile kendisinin …’ye olan borçları toplamı 160.000,00 TL’yi temin edecek şekilde ipotek tesis edeceği, 3 yıl içinde …’nın …’ye olan 160.000,00 TL’yi ödediğinde ipoteğin … tarafından kaldırılacağı, protokolde belirtilen şartlardan birinin gerçekleşmemesi halinde protokolün hükümsüz kalacağının belirlendiğini, 07.09.2015 tarihinde protokol gereği davacılardan …’ya ait taşınmaz üzerine ipotek kurulduğunu, protokolden yaklaşık 3 yıl sonra 31.07.2018 tarihinde davalıya gönderilen ihtarname ile protokolde belirlenen ödemelere ilişkin makbuzların davacı …’e teslimi davalının ödemesi kararlaştırılan SGK ve vergi dairesi borçlarının ödenmesinin bildirildiğini, davalının kurum borçlarını ödediğini, ancak diğer ödemeleri yapmadığını, bu nedenle 6. madde gereği protokolün hükümsüz hale geldiğini ileri sürerek, davacı …’ya ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, protokolde belirlenen ödemelerin süresi ile ilgili bir sınırlamanın bulunmadığını, ödemeler ile ilgili inisiyatifin davalıya verildiğini, ödemelerin 4-5 tanesi dışındakilerin yapıldığını, davacının ihtarı üzerine mail adresi bildirilmesi halinde ödeme belgelerinin gönderileceğinin bildirilmesine rağmen davacının mail adresi bildirmediğini, ihtarnameye verilen cevap ile adresleri bulunmayan alacaklılara ulaşmak için davacıdan yardım talep edildiğini, ancak davacının bu konuda destek vermediğini, davacının davalıya ödemesi kararlaştırılan 160.000,00 TL’nin hem davalının üçüncü kişilere yapacağı ödemeler hem de hisse devir bedelini kapsadığını, ipoteğin davalının alacağının teminatı olarak kurulduğunu, ancak davacının ödeme yapmadığını, bu nedenle ipoteğin kaldırılması koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen protokolün 5. maddesi gereğinin davacı tarafından yerine getirilmediği, ipoteğin kaldırılması koşullarının oluşmadığı, davacıların sözleşmenin 6. maddesi hükmüne dayanarak sözleşmenin 2. maddesindeki ödemeleri yapmadığı iddiasıyla sözleşmenin geçersizliği ve ipoteğin kaldırılması talebinin HMK’nın 2. maddesine uygun olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; tarafların kabulünde olan davalının protokolde ayrıntılı olarak belirtilen toplamı 88.226,00 TL olan ödemeleri yapmadığını, davacının ödemeler yapılmadan ipotek kurmak yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davalının davacı …’in ödemesi gereken 160.000,00 TL’nin ödenmediğini ileri sürse de 160.000,00 TL’nin teminatı olarak ipoteğin kurulduğunu, davalının kendi edimini yerine getirmeden davacının edimini yerine getirmesini isteyemeyeceğini, davalının protokolde belirtilen ödemeler ve makbuzların teslimine ilişkin zaman aralığı belirlenmediği yönündeki savunmasının protokolün 01.09.2015 tarihinde düzenlenmiş olması ve davalıya gönderilen ihtarın bu tarihten 3 yıl sonra olması nedeniyle davalının makul sürede ödemeleri yapmadığının kabulü gerektiğini istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüş, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının dava dışı şirket hisselerinin davacıya devri nedeniyle düzenlenen protokol gereği davacı …’ya ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin davalının protokole aykırılığı nedeniyle kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki uyuşmazlık konusu olmayan 01.09.2015 tarihli protokolde davalı ile dava dışı …’nin … Ltd. Şti.’deki tüm hisselerini davacı …’ya devredeceği, hisse devir tarihinden sonra ortaya çıkacak borçlardan devredenlerin sorumlu olmayacağı, … tarafından şirkete ait protokolde belirtilen vergi, SGK, elektrik, su, telefon faturaları … 01.09.2015 tarihine kadar olanlarının davalı tarafından ödeneceği, ayrıca listesi yapılan ödemelerin de davalı tarafından yapılıp alacaklılara ödemeleri yapılarak makbuzların davacıya teslim edileceği, davacının davalı tarafından ödenen ve ödenecek şirket borçları ile kendisinin davalıya borçları toplamı 160.000,00 TL’yi teminat altına alacak şekilde 3 yıl sonrasına ipotek tesis edileceği, 3 yıl içinde davacının davalıya olan 160.000,00 TL’yi ödemesi halinde ipoteğin kaldırılacağı, protokolün 6. maddesinde de protokol şartlarından birinin gerçekleşmemesi halinde diğer maddelerinin de hükümsüz kalacağının düzenlendiği, hisse devrinin 01.09.2015 tarihinde gerçekleştiği, 07.09.2015 tarihinde davacı …’ya ait taşınmaz üzerine 160.000,00 TL ana para ipoteğinin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Protokolde yer alan davalı tarafından ödenecek borçlar toplamının 88.226,00 TL olduğu, davalının ibraz ettiği ödeme belgelerine göre bu tutarda ödemenin yapılmadığı sabit ise de, protokolün 5. maddesinde davalı tarafından ödenen ve ödenecek şirket borçlarının yanı sıra davacının davalıya ait borçlarının toplamı olarak 160.000,00 TL’yi teminat altına alacak şekilde ipotek kurulacağının belirlendiği, davalı tarafından ödemelerin tamamı gerçekleştirilmemiş olsa da, davacının da davalının ödeyeceği 88.226,00 TL’den sonra davacıya ödeyeceği tutarı ödediği yönünde bir iddia ileri sürüp kanıtlamadığı, ipoteğin davalının ödediği ve ödeyeceği şirket borçlarının yanı sıra davacıdan alacağının teminatı için oluşturulduğu, hisse devrinin gerçekleştirildiği birlikte değerlendirildiğinde ipoteğin kaldırılması koşullarının oluşmadığı, İlk Derece Mahkemesinin benzer gerekçe ile davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan TAHSİLİNE,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.02/11/2021