Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1259 E. 2021/2249 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/12/2019
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 28/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı asil, davalı …’in Antalya 9. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 28.11.2014 keşide, 30.11.2015 vade tarihli 30.000,00 Euro bedelli senede dayalı takip başlattığını, senedi incelediğinde lehtarın kardeşi olan diğer davalı … olduğunu ancak davalılara borcu bulunmadığını ve senedi …’a kendisi vermediğini, senet üzerindeki yazıların kendisi tarafından doldurulmadığını, senedin kasa da tuttuğu boş senetlerden olduğunu, davalı …’ın habersiz olarak senedi aldığını, senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı …, …’un sahibinin kendisinin çocukluk arkadaşı olduğunu, burada yer alan dükkanın kendisi tarafından yaptırıldığını, kendisinin ise o tarihlerde Kayseri de olduğundan, davacı olan kardeşi üzerine 16.02.2011 tarihinde söz konusu dükkanı açtıklarını, dükkanın adının kendi oğlunun adını taşıdığını, dükkanın tamamı ile kendi sermayesi ile açıldığını, davacının hiçbir katkısının bulunmadığını, 05.01.2013 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, dükkan devri için davacının 4 adet sıralı senedi verdiğini, dava konusu senedin de sıralı senetlerden birinci sırada yer alan senet olduğunu, diğer davalıdan borç aldığı için senedin diğer davalıya verildiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının vermiş olduğu senetlerin sıralı senet olduğunu, müvekkilinin hamil olduğu senedin bir numaralı sıralı senet olduğunu, müvekkilinin senet borçlularından alacaklı olduğunu, üçüncü kişi olduğunu, iki kardeş arasındaki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, davalı … cevap dilekçesinde, dava konusu senedin 05.01.2013 tarihli dükkan devrini ilişkin olarak davacı tarafından kendisine verildiğini beyan etmekle, dava konusu senet üzerinde ”nakden” ibaresi bulunmakta olup davalı senedin ihdas nedeninin talil ederek ispat yükünü üzerine aldığı, davalının, dükkan devri karşılığında senedin verildiğini yazılı delille ispat etmesi gerektiği anlaşıldığı, davalı … sunmuş olduğu 05.03.2013 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; ” emeklilikten sonra dükkan devri olacak” ibaresi yer alsa da ve tarafların dükkan devri hususunda aralarında anlaşma bulunduğu anlaşılsa da, sözleşmede dükkan devrinin ne kadar olacağına ilişkin, dava konusu senedin dükkan devrine yönelik verildiğine ilişkin herhangi bir ibare yer almadığı, davalının bu hususta başkaca yazılı kesin bir delilinin bulunmadığı delil dilekçesinden anlaşıldığı, dolayısıyla dava konusu senedin 05.03.2013 tarihli sözleşme uyarınca verildiği sabit bulunmadığı gerekçeleriyle davacının davalı … karşı açmış olduğu davanın kabulüne, takip davalı … tarafından başlatılmadığından koşulları bulunmayan tazminat talebinin reddine; …’a karşı açılan davada ise; dosya kapsamında toplanan deliller ışığında davalının ağır kusuru ile veya senedi bile bile davacının zararına iktisap ettiği ispatlanamadığından bu davalıya karşı açılan davanın reddine, tedbir kararı uygulanmadığından tazminat talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf başvurusunda, … yönünden kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin tüm mal varlığı üzerine hacizler uygulandığını, davalı …’ın bu durumlara sebebiyet vermiş olması nedeniyle aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğunu, …’e karşı açmış oldukları davanın kabul edilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, çünkü …’in …’ın yakın arkadaşı olduğunu, bu hususta dinlenen tanıklarının da bu durumu beyan ettiklerini, davalı …’ın da cevap dilekçesinde bu durumu ifade ettiğini, icra takibinde de …’in davalı …’a tebligat dahi göndermeyip haciz işlemi uygulamadığını, bu durumun …’le … arasındaki danışıklılığı gösterdiğini, …’in ceza dosyasındaki ifadesinde de müvekkili ve diğer davalı … ile çok eski dost ve arkadaş olduklarını ifade ettiğini, bu nedenle taraflar arasındaki senedin ne için verildiğini bilebilecek durumda olduğunu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin senedi bile bile davalının zararına iktisap ettiğini kanıtlanamadığı gerekçesinin hatalı olduğunu, davalı … açısından da davanın kabulü ile % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf başvurusunda, uyuşmazlık konusu olan 30.000,00 Euro bedelli senet davacı tarafından imzalanan dükkan devri karşılığında müvekkiline verilmiş olsa da öncelikle müvekkilinin bahsi geçen işyerinde resmi olarak herhangi bir hissesi ve ortaklığının bulunmadığını, bu nedenle senedin üzerinde malen yazmasının mümkün olmadığını, ancak müvekkilinin bu işyerinin kurulması için davacıya para verdiğini, bu paralar ile işyeri kurulduğunu, daha sonra da vermiş olduğu bu paralara karşılık söz konusu senetleri alarak ortaklıktan ayrıldığını, bu senetlerin bir mal karşılığı verilmediğini, zaten müvekkilinin de açıkça almış olduğu mallara karşılık senedi aldığını söylemediğini, aksine burada müvekkilinin kardeşi ile ortak giriştiği bir işten ayrılırken ona vermiş olduğu paraların ve onun adına yapmış olduğu ödemelerin karşılığında bu senedi aldığını, ekte sundukları bir kısım kredi kartları ekstreleri incelendiğinde müvekkilinin kendi hesabından kardeşi için ek kart çıkarttığını, onun yapmış olduğu harcamaları müvekkilinin ödediğini, ayrıca müvekkilinin bu işyerinden ayrılırken 250 metrekare kapalı alan (dükkan) yaptırılması için de 127.300,00 TL nakit para verdiğini, burada müvekkilinin bir mal alışverişi değil nakit para verdiğinin açıkça ortada olduğunu, dava dilekçesinde davacı tarafın müvekkili …’ın davacıya 30.000,00 Euro vermesi durumunda işyerine gelmeyeceğini beyan etmesi üzerine davacının senedi düzenleyerek …’a verdiğini beyan ettiğini, bu durumda her iki tarafında senedin malen düzenlendiğini iddia etmiş olması nedeniyle çift taraflı talil söz konusu olduğunu, çift taraflı talilde ise ispat yükünün yer değiştirmeyeceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının da bu yönde olduğunu, davacının beyanları ve tanık anlatımlarının dava konusu senedin davacı tarafça rıza ile verildiğini gösterdiğini, ayrıca söz konusu senet için davacının şikayeti üzerine yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacı tarafın tanıklarının dinlenmiş olmasına rağmen bildirdikleri tanıklarından sadece bir tanesinin dinlenerek savunma haklarının kısıtlandığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, takipten sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği tekrar borçlu tarafa geçmektedir. Ne var ki lehtar senetteki ihdas nedenini değiştirir şekilde talilde bulunursa ispat yükünü üzerine alır.
Dairemizce Antalya 9. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe dayanak bononun ön ve arka görüntüsü dosya arasına celp edilmiş olup, davalı … tarafından davacı … ve davalı … hakkında dava konusu bono takibe dayanak kılınarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinin başlatıldığı, dava konusu bononun incelenmesinde ise keşidecisinin …, lehtarının …, keşide tarihinin 28.11.2014, vade tarihinin 30.11.2015, 30.000,00 Euro bedelli olduğu ve bononun arkasında lehtar …’ın cirosundan sonra …’in isim ve imzasının bulunduğu görülmüştür.
Somut olayda; davaya konu bonoda ihdas nedeni olarak nakden kaydı bulunmakta olup davalı … da dükkan devri karşılığında senet alındığını beyan etmiştir. Dükkan devri nakit alımı olarak değerlendirilemeyeceği ve davacı ile davalı … arasında imzalanan 05/01/2013 tarihli sözleşmede dava konusu bononun dükkan devri karşılığı verildiğinin yazılı olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı …’nin bononun ihdas nedenini talil ettiği ve ispat yükünü üzerine almasına rağmen üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla … vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf talebinin ise; icra takibinde davalı …’ın da borçlu olduğu, bu nedenle davalı … yönünden kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceği gibi davacının, davalı …’in dava konusu bonoyu bile bile davacının zararına veya ağır kusuru iktisap ettiğini ispat edemediğinden İlk Derece Mahkemesince davalı … açısından davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı vekilinin istinaf incelemesi yönünden;
a)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
b)Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
c)Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
4-Davalı … vekilinin istinaf incelemesi yönünden;
a)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 13.115,52 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 3.278,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9.836,62 TL istinaf karar harcının davalı …’an tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
b)Davalı …’ın istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
c)Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalı …’a İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/12/2021