Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1197 E. 2021/1770 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 23/01/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

Taraflar arasındaki İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili;
Müvekkili tarafından davalıya satılıp teslim edilen malzeme ile ilgili fatura karşılığında ödeme yapılmaması nedeniyle alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinin itiraz ile durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili;
Müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, şirketin işyerinin tadilatını bir ustabaşı ile malzeme ve işçilik birlikte olmak üzere anlaşıp yaptırdığını, davacının ustabaşıdan tahsil edemediği alacağını kötüniyetle müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, faturanın müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine karar verilerek dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalıya inşaat malzemesi sattığı, buna ilişkin faturanın davalının itirazına uğramadığı, davalının fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde;
Müvekkili şirket yetkilisinin davalı şirkete ait kliniğin inşaatı için tuğla almak üzere görüştüğünü, kliniğin açılma aşamasında iç mimar ve inşaat mühendisleri ile anlaştığını ve inşaat ve dekorasyon malzemelerini de alanında uzman bu kişilerin söylediği cins ve miktarlara göre kliniğe yakın inşaat ve yapı malzemesi yapan dükkanlardan satın aldığını, davacının işyerinin de kliniğe yakın olduğunu, tesadüfen girdiği davacı işyerinden 01.01.2017 tarihinde 7.192,15 TL tutarında tuğlayı bedelini peşin ödeyerek satın aldığını, davacının klinik inşaatında çalıştırılacak usta ihtiyacı olması halinde temin edebileceğini söylemesi üzerine davacıya telefon numarasını bıraktığını, davacının şirket yetkilisini arayarak bir işçi yönlendirdiğini, bu işçiyi inşaat tamamlanıncaya kadar çalıştırıp çıkışının yapıldığını, davacının alacağın dayanağı olarak gösterdiği fatura içeriğindeki malzemelerin klinik inşaatı ile dahi ilgisi olmadığını, malzemelerin teslim edilmediğini, faturanın gönderilmesi üzerine VUK gereği zorunlu olarak ticari defterlere kaydedildiğini, davacının yönlendirdiği işçinin başka firma için aldığı malzeme bedelini ödememesi üzerine kendisine ulaşamadığı için son çalıştığı işyeri davalı işyeri olduğundan fatura düzenlendiğini haricen söylediğini, mahkemece keşif yapılarak fatura içeriğindeki malzemelerin inşaatta kullanılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının müvekkilinden alacağının bulunmadığını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüş, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, faturaya dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davada, fatura ve içeriğinin teslim edildiğini ispat külfeti davacıya, teslim olgusunun ispatından sonra bedelinin ödendiğini ispat yükü ise davalıya aittir.
6100 Sayılı HMK’nın 222. maddesinde; Mahkemenin, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olacağı düzenlenmiştir.
Taraflar tacir olup, mahkemece tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine karar verilmiş, mali müşavir bilirkişinin raporu ile takip konusu faturanın tarafların usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerinde kayıtlı fatura ile ilgili iade faturası düzenlemeden ters kayıt ile kayıtlardan çıkarıldığı ve tarafların kayıtlarında fatura nedeniyle ödeme kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Tarafların usulüne uygun ticari defter ve belgelerinde takip konusu faturanın her iki tarafın ticari kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, usulüne uygun ticari defterler taraflar lehine delil oluşturacağından davalının ticari kayıtlarında yer alan fatura içeriğinin teslim edilmediğini yazılı delil ile ispatlaması gerekirken davalının iade faturası düzenlemeksizin ters kayıt ile faturayı kayıtlardan çıkardığı anlaşılmaktadır. Davalının faturayı herhangi bir belgeye dayanmadan ters kayıt ile kayıtlarından çıkarması teslimin gerçekleşmediğini ispatlamaya yeterli değildir. Bu durumda, davalının ticari defterlerinin aksini yazılı delil ile ispatlaması gerekirken davalının yazılı delil bildirmediği, İlk Derece Mahkemesinde yemin deliline de dayanmadığı, İlk Derece Mahkemesinin benzer gerekçelerle davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 607,94 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 154,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 453,54 TL istinaf karar harcının davalıdan TAHSİLİNE,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.22/10/2021

….