Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1189 E. 2021/1833 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/11/2019
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Reddi
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 26/10/2021

Taraflar arasındaki İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 30.12.2013 tarihli sözleşme ile davalının bünyesinde bulunan …’in Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan lisansının alınmasını takiben davalı şirket bünyesinden çıkartılarak davalının hissedarları tarafından kurulacak başka bir şirket bünyesine alındıktan sonra, kurulan bu şirketin tamamının davacıya devredilmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin 5. maddesi uyarınca şirket pay bedelinin 2.300.000,00 TL olduğunu, bu bedelin 300.000,00 TL’lik kısmının sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte 30.12.2013 tarihinde davalıya ödendiğini, aradan 2 yıl geçmesine davalının edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle davalıya 19.11.2015 tarihinde ihtarname gönderilerek 15 gün içerisinde edimlerini yerine getirmemesi halinde hisse devrinden vazgeçildiğinin kabulü ile ödenen 300.000,00 TL bedelin ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili isteneceğinin ihtar edildiğini, davalının 04.12.2015 tarihli cevabi ihtarnamesinde edimlerini yerine getirdiğini bildirdiğini, davalının sözleşmedeki edimleri yerine getirmemiş olması sebebiyle davalıya ödenen ancak karşılıksız kalan 300.000,00 TL pay devri bedelinin davalıdan tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının sözleşmedeki edimleri yerine getirmediğinden müvekkilinin sözleşmeden vazgeçtiğini ileri sürerek taraflar arasındaki sözleşmenin münfesih olduğunun tespiti ve davalının takibe itirazının iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı vekili, müvekkilinin 30.12.2013 tarihli sözleşmeden kaynaklanan edimlerine yerine getirdiğini, davacının menfi zararını talep edebilmesi için BK’nın 123. vd. maddelerinde öngörülen şartların gerçekleşmesi gerektiğini, somut olayda menfi zarar talep etme şartları oluşmadığından davacının başlatmış olduğu takibin hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesinin 27.11.2017 tarih, … Esas … Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmişken, karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine 24.12.2018 tarih, … Esas … Karar sayılı kararı ile davacının itirazın iptali talebi ile birlikte sözleşmenin münfesih sayıldığının tespitini talep ettiği, davacı vekili tarafından yalnız itirazın iptali talebi ile ilgili harç yatırıldığı, münfesih sayıldığı yönündeki talebe ilişkin sözleşmedeki parasal değere göre peşin ödenmesi gereken harcın tamamlatılması gerektiği gerekçesi ile kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle dosya kapsamına göre, uyuşmazlığın sözleşmede belirtilen edimlerin taraflarca yerine getirilip getirilmediği, davalının sözleşmede belirtilen edimlerin yerine getirilmesinde ve gecikmede kusurunun bulunup bulunmadığı, buna göre sözleşmenin münfesih sayılması için koşulların oluşup oluşmadığı ile sözleşme gereği davacı tarafça davalıya ödenen 300.000,00 TL’nin iadesi talebinin yerinde olup olmadığının tespiti gerektiği, davacının sözleşmenin feshine ilişkin TBK’nın 123. maddesi uyarınca gönderdiği ihtarnamede verdiği 15 günlük sürenin dürüstlük kuralı çerçevesinde borçlunun borcunu ifa etmesine imkan verecek makul süre olmadığı, davalının sözleşme kapsamında yapacağı işlerde gecikme olmadığı, davalının şirket devri ön sözleşmesine göre ön lisans alıp su kullanım anlaşmasını yaptığı, çek raporunun yönetmelik değişikliklerine rağmen yerine getirildiği, davacının sözleşmenin feshi isteminde haklı olmadığı, bu nedenle itirazın iptali istemine konu pay devrine ilişkin 300.000,00 TL ön ödemenin iadesini talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taleplerinin sözleşmenin münfesih olduğunun tespiti istemine ilişkin olması nedeniyle nisbi harç alınmasının hatalı olduğunu, sözleşmenin feshinin koşullara bağlı tutulduğu istisnalar dışında mahkeme kararına gerek olmaksızın ileri sürülebilen ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan bozucu yenilik doğuran tek taraflı irade beyanı olduğunu, mahkeme kararının gerekçesinde değinilen TBK’nın 123-125. maddelerinde düzenlenen hususların sözleşmeden dönme ve buna bağlı sonuçların, sözleşmenin geçersizliği halinde tarafların talep edebileceği seçimlik hakların düzenlenmesine ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeyi feshettiğini ve buna ilişkin irade beyanının karşı tarafa ulaşması ile sözleşmenin zaten sona erdiğini, kabul anlamına gelmemek üzere mahkemenin sözleşmenin feshi için haklı sebeplerin oluşmadığı yönündeki kabulünün doğru olmadığını, davalı şirketin 2 yıl geçerliliği olan ve yatırıma başlamak için gerekli izin ve onayları almaya yarayan ön lisansı aldığını, ancak bunun da süresinin 15.10.2017 tarihinde dolduğunu, ön lisans aldıktan sonra davalının herhangi bir işlem yapmadığını, TBK’nın 124/a maddesinde borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa fesih için ayrıca bir süre verilmesine gerek olmadığının düzenlendiğini, ayrıca davalı şirketin sözleşme öncesi müvekkili şirketi yanılttığı ÇED başvurusuna esas proje tanıtım dosyasının eksik olmasına rağmen “ÇED gerekli değildir” raporunun kısa sürede alınacağı beklentisi oluşturmasının da dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ÇED raporunun geç alınmasında davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Taraflar arasında, sözleşmenin feshedilip edilmediği, davacının sözleşme nedeniyle davalıya ödediği 300.000,00 TL’yi isteyip isteyemeyeceği konularında uyuşmazlık söz konusudur.
DELİLLER:
1-Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası aslı,
2-Bilirkişi heyeti raporu ve ek raporu,
3-Taraflar arasında imzalanan 30/12/2013 tarihli şirket devri ön sözleşmesi,
4-Antalya 13. Noterliğinin 19/11/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve Ankara 25. Noterliğinin 04/12/2015 tarih … yevmiye numaralı cevabi ihtarname,
5-15/10/2015 tarihli ön lisans fotokopisi,
6-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün 14/12/2016 tarihli yazı cevabı,
7-Kars Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 14/12/2016 tarihli yazı cevabı,
8-Dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanmış olan 30/12/2013 tarihli şirket devri ön sözleşmesinin münfesih olduğunun tespiti ile sözleşme gereği davalıya pay devri bedeli olarak ödenen 300.000,00 TL’nin tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 30.12.2013 tarihli Şirket Devri Ön Sözleşmesinin konusunun “… ili … ilçesi … çayı üzerinde inşa edilecek olan ve HED Elektrik üretim bünyesinde bulunan Doğu hidroelektrik santralinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK’dan) lisansının alınmasına müteakip … A.Ş bünyesinden çıkarılarak, … A.Ş hissedarları tarafından kurulacak başka bir şirket bünyesine alınmasından sonra, kurulan bu şirketin hisselerinin tamamının Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği 5. maddesi 3.fıkrasına göre … A.Ş tarafına devredilme işi.” olduğu, sözleşmenin III. maddesinde “… /… yapımı için Devlet Su işlerine (DSİ) Ön Fizibilite ile başvurulmuş ve bu başvuru kabul edilerek DSİ Tablo 3’te 435 sıra numarası ile 11.05.2006 tarihinde ilana çıkmış, tek müracaatlı olarak 10.06.2006’da ilandan inmiş ve sıfır katkı payı ile yapımı uygun görülerek DSİ’ce süreç başlatıldığı, anılan tarihten bu güne kadar DSİ, EPDK ve diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde, ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde yapılması gereken işlerin yapıldığı, son olarak Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecine gelindiği, Proje Tanıtım Dosyasının Kars İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne sunulduğu, ÇED Raporunun alınmasını müteakiben DSİ ile su kullanım anlaşması imzalanıp arkasından da EPDK’dan Üretim Lisansını alınacağı” belirtildiği, sözleşmenin IV. maddesinde “EPDK’dan lisans alınıncaya kadar bütün süreçler … A.Ş. temsilcilerince hızlı bir şekilde yürütüleceği, Kamu Kurumlarından ve Mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikmeden … A.Ş’nin sorumlu olmayacağı, sözleşmenin ödemeler başlıklı V. maddesinde “Kurulacak şirketin pay devrinin toplam bedeli 2.300.000 TL olduğu, Bu bedelin 300.000 TL’lik kısmının iş bu sözleşmenin imzalanması sırasında nakden ve elden ödenir. Kalan kısım olan 2.000.000 TL ise hisse devri sırasında yine nakden ve elden ödeneceği, söz konusu bedelin sözleşmenin imzalanması sırasında nakden ve elden ödenen 300.000 TL’lik kısmına teminat olmak üzere hazırlanan teminat senedi alıcı … A.Ş.’ye teslim edildiği, söz konusu teminat senedi borçlusu … A.Ş.,kefili … olup alacaklısının … A.Ş. olup 30.12.2013 tarihinde düzenlenerek alıcıya teslim edildiği, İş bu sözleşme 300.000,00 TL’lik tutar … A.Ş. banka hesaplarına geçince veya ödenince ve teminat senetleri alıcıya teslim edildiğinde geçerli olacağı, Lisans alındıktan sonra şirket hisse devrinin gerçekleştirilmesi konusunda taraflar her türlü gayreti gösterme içerisinde olacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin Fesih ve Cezai Şart kısmında sözleşmenin imzalanmasından sonra Lisansın alınmasına engel bir durumun ortaya çıkması veya lisans alımının imkânsız hale gelmesi durumunda alınan 300.000,00 TL’lik kaparo iade edilecek ve sözleşme karşılıklı olarak fesh edileceği, taraflardan herhangi birisinin yukarıdaki zorunluluk dışında keyfi olarak hisse devrinden vazgeçmesi durumunda vazgeçen taraf karşı tarafa kaparo bedelinin iki katı tutarında (600.000,00 TL) bedel ödeyeceğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirket tarafından 19.11.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin imzalanmasından itibaren 2 yıl geçmiş olmasına rağmen davalının edimlerini yerine getirmediği, geçen süre nedeniyle davalının edimlerini yerine getirmeyeceği kanaatinin oluştuğu, sözleşmeden davalının vazgeçtiği sonucunun ortaya çıktığı bildirilerek sözleşme gereği üstlenilen edimlerin yerine getirilmesi için 15 günlük süre verildiği, bu süre içerisinde yerine getirilmemesi halinde hisse devrinden vazgeçtiğinin kabulü ile ödenen 300.000,00 TL’nin ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili için yasal yollara başvurulacağının bildirildiği, davalı şirketin bu ihtarnameye cevap olmak üzere davacıya gönderdiği 04.12.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmede davalının yükümlülükleri, ÇED raporu alınması, sonrasında su kullanım anlaşmasının imzalanması ve EPDK’dan lisans alınarak devrin gerçekleştirilmesi olduğu, ÇED sürecinin il müdürlüğünde başlatıldığı, ancak ÇED kararlarının bakanlık tarafından verileceğine ilişkin mevzuat değişikliği nedeniyle bütün sürecin yeniden başlaması ve öngörülemeyen mücbir sebeple sürecin uzadığı, “ÇED gerekli değildir” kararı ve belgesinin 31.12.2014 tarihinde alındığı, su kullanım anlaşmasının imzalandığı ve 15.10.2015 tarihli ön lisans belgesinin alındığı, bu durumda sözleşmeden vazgeçmelerinin söz konusu olmadığı, ihtarname ile verilen 15 günlük sürenin uygun ve yeterli süre olmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından sözleşmenin münfesih olduğunun tespiti talep edilmiş ise de, akdin feshine ilişkin irade beyanı tek taraflı bozucu yenilik doğuran haklardan olup karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğuracağından bu andan itibaren taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sona erer. Feshin haklı olup olmaması ile sadece fesih nedeniyle uğranılan zararların tazmini bakımından önemlidir. Somut olayda, davacı taraf dava dilekçesi ile davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ihtarname ile verilen süreye rağmen yerine getirmemiş olması nedeniyle sözleşmenin münfesih olduğunun tespiti ile yanı sıra sözleşme gereği davalıya ödenen 300.000,00 TL’nin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptalini talep etmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ayrıca davacı sözleşme nedeniyle davalıya ödenen 300.000,00 TL’nin teminatı olmak üzere davalının teslim ettiği bonoya dayalı ilamsız takip başlatmakla da sözleşmenin feshi iradesini açıklamış olduğundan feshin hüküm ve sonuçlarının doğduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, davacının ayrıca sözleşmenin münfesih olduğunun tespitini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır.
Sözleşmenin feshinin haklı olup olmaması yalnız fesih nedeniyle uğranılan zararların tazmini bakımından önemli olduğu halde İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı, davalının sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirip getirmediği tartışılarak davacı tarafından feshedilmiş sözleşmenin halen ayakta olduğu sonucunu doğuracak şekilde değerlendirme yaparak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda, sözleşmenin feshine ilişkin irade beyanının tek taraflı bozucu yenilik doğuran haklardan olmasına ve davacının davalıya gönderdiği ihtarname ve sözleşme nedeniyle ödenen tutarın iadesi için takip başlatması ile fesih idaresini ortaya koymuş olmasına göre tarafların sözleşme nedeniyle verdiklerini geri alma hakkı da doğduğundan davacının davalıya 300.000,00 TL’yi ödediği konusunda uyuşmazlık bulunmadığından davacının ödediği 300.000,00 TL’nin teminatı olarak düzenlenen senede dayalı ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebinin de kabulü gerekir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-3. maddesi uyarınca esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, feshin tek taraflı irade beyanı ile sonuç doğurmuş olması nedeniyle davacının sözleşmenin münfesih olduğunun tespiti talebine yönelik davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafından ödenen 300.000,00 TL’nin iadesi için teminat senedine dayalı başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebinin kabulüne, takibin devamına, İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca itiraza uğrayan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 29/11/2019 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a)Davacının sözleşmenin münfesih olduğunun tespitine yönelik davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE,
a.a)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harcın tamamlama harcı olarak yatırılan 33.026,41 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 32.967,11 TL’nin davacıya İADESİNE,
a.b)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE,
b)İtirazın iptali davasının KABULÜ İLE,
Davalının Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe yönelik davalı … A.Ş.’nin itirazının iptaline, takibin DEVAMINA,
%20 icra inkar tazminatı 73.217,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
b.a)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 25.007,35 TL harçtan, peşin olarak yatırılan 4.421,41 TL harcın mahsubu ile kalan 20.585,94 TL harcın davalıdan TAHSİLİNE,
Davacı tarafından yapılan 4.421,41 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 4.450,61 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
b.b)Davacı tarafça yapılan tebligat gideri 197,50 TL, müzekkere gideri 172,20 TL, bilirkişi gideri 3.500,00 TL olmak üzere toplam 3.869,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
b.c)Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalanın 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya İADE EDİLMESİNE,
b.d)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davada kabul edilen miktar dikkate alınarak hesap edilen 34.076,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a)İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın istek halinde davacıya İADESİNE,
b)İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 11,00 TL tebligat masrafı, 54,50 TL istinaf posta gidiş-dönüş masrafı toplamı 214,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
c)6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
d)İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
4-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. bendi gereğince aynı kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/10/2021