Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1144 E. 2021/1853 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 04/07/2019
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın reddi
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 28/10/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında davalı şirketin Antalya yöresinde müşterilerine ait ürünlerin kurulum, bakım ve onarım hakkında teknik servis sözleşmesi bulunduğunu ve davalı şirketin bastırmış olduğu servis hizmet formu koçanını müvekkiline teslim ettiğini, davalı şirketin garantisi kapsamında olan ürünlerine verilen teknik hizmet bedelinin yanında işin yapılacağı yere intikal edilmesi için kat edilen kilometre başına 1,00 TL yol giderinin de verilen hizmet bedeline ekleneceği şeklinde anlaşıldığını, muhtelif kerelere alacağını talep eden müvekkiline alacağının ödenmemesi üzerine Antalya 13. İcra müdürlüğünün … sayılı dosyasında takip başlatıldığını, borçlunun takibe itirazları nedeniyle takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemelerinin olduğunu, icra takibine de yetki yönünden de itiraz edildiğini, akdi ilişkinin kabul edilmediğini, davacı ile aralarında yazılı ya da sözlü bir anlaşma olmadığını, davacının servis formlarında ücret yazmadığını, davacının daha sonra afaki bir hesaplama yaptığını, bedellerle alakalı müvekkiline fatura da kesilmediğini, davalının defterlerinde kayıtlı bir fatura olmadığını, müvekkilinin sattığı makinaların bakımından sorumlu tutulamayacağından servis hizmeti bedelinden de sorumlu tutulamayacağını, davalı ile müvekkili arasında yazılı bir sözleşme de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, her ne kadar davacı taraf davalı ile aralarında davacının satışını yaptığı makinelerin kurulumu ve bakımı ile ilgili servis hizmeti verilmesi yönünde anlaşma yapıldığını ve bu anlaşma uyarınca alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de davalı tarafın açıkça akdi ilişkiyi inkar etmesi karşısında öncelikle akdi ilişkinin ispatlanmasının gerektiği, yine akdi ilişkini varlığının ispatına bağlı olarak icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın değerlendirilebileceği, sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiği, yeniden değerlendirme miktarları da dikkate alındığında somut olayda senetle ispat kuralının geçerli olduğu, tanıkla ispat edilemeyeceğinden ve davalının açıkça muvafakatı olmadığını bildirdiğinden davacının tanık delilinin kabul edilemeyeceği, ticari davalarda ticari defterlerin kesin delil teşkil ettiği kabul edilse de davacının fatura kesmediğini, kendi işletme defterine fatura kaydı yapmadığını, davalıya da fatura göndermediğini beyan etmesi karşısında defter incelemesinin dosyaya bir yenilik katmayacağı, davalı şirket yetkilisinin talimat mahkemesinde davacı ile davalı şirket arasında servis hizmetine ilişkin bir akdi ilişki olmadığı, sadece bir defalık teknik servis hizmeti alındığı ve bunun karşılığının da dosyadaki dekontla ödendiği, başka da bir hizmet alınmadığı yönünde yemin etmesi karşısında davacının akdi ilişkiyi ispat edemediği, akdi ilişki ispat edilmediğinden TBK 89 ve HMK 10. Maddelerin uygulanmayacağı, davacı alacaklının yerleşim yeri mahkemesi ile icra dairesinin yetkili olamayacağı bu sebeple davalı hakkında geçerli bir icra takibinin varlığına ilişkin dava şartının gerçekleştiğinin kabul edilmeyeceği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu konusunda tanık dinlenmemesinin usule aykırı olduğunu, icra takibinin yetkisiz yerde açılmasının geçerli bir icra takibi olmadığını göstermeyeceğini, davalının müvekkiline gönderdiği havalenin açıklama kısmında … Servisi yazdığını, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalı ile aralarında servis hizmeti verilmesine ilişkin sözlü anlaşma olduğunu, davalının servis bedellerini ödemediğini ileri sürmektedir.
Davalı ise, taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığını, davacıdan bir kerelik servis hizmeti aldıklarını, bu hizmetin de ücretini ödediklerini savunmaktadır.
Davacı taraf, akdi ilişkinin varlığını senetle ispat kuralı gereği kesin delillerle ispat etmek zorundadır. Davacı tarafça, akdi ilişkinin varlığı kesin delillerle ispatlanamamış, davacı tarafın yemin deliline dayanması üzerine davalı taraf akdi ilişki bulunmadığı konusunda yemin etmiştir.
Davacı tarafça, taraflar arasında servis hizmetine ilişkin anlaşmanın varlığı senetle ispat kuralı gereği kesin delillerle ispat edilemediğinden ve sözleşmenin varlığı tanık deliliyle ispat edilemeyeceğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 28/10/2021