Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1135 E. 2021/1670 K. 11.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/09/2019
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit

Taraflar arasındaki Menfi Tespit davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili;
Davacı şirketin Denizli’de bulunan şubesindeki imalat atölyesinde otel ekipmanları havlu,bornoz ve benzeri tekstil mamulleri imal ettiğini, davacı şirketin bu faaliyeti kapsamında … ile süregelen ticari ilişkisi olduğunu ve bu şirketten olan alacağına karşılık … tarafından davacı şirkete 14/01/2016 keside tarihli 30/03/2016 vade tarihli 14.500,00.-TL bedelli … ve … keşideli emre muharrer senet ciro edilerek verildiğini, dava konusu emre muharrer senedin davacı şirket tarafından factoring firması tarafından nakde çevrilmek üzere cirolandığını ve factoring firmasına götürülmek üzere … isimli şahsa verildiğini, daha sonra …’un factoring firması tarafından senedin nakde çevrilmediğini, davacı şirket yetkililerine söylediğini senedi davacı şirkete getireceğini söylemesine rağmen bugüne kadar davacı şirkete senedi iade etmediğini, davacı şirket tarafından yapılan araştırma sonucu … tarafından senedin davalı …’ya verildiği ve davalı tarafından söz konusu senedin … Denizli Şubesi aracılığı ile tahsile verildiği ve Banka tarafından senedin ödenmesi için keşideciye ihbarname gönderildiğinin öğrenildiğini, davacı şirketin davalı … ile hiç bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, aynı şekilde …’la da davacı şirketin ticari ilişkisi bulunmadığını, …’un davacı şirketin Denizli’de bulunan şubesinde imalat sorumlusu olan …’ın tanıdığı bir kişi olup … tarafından aralarındaki güven duygusuna istinaden senedin factoring firmasına verilip şirket hesabına nakte çevrilmesi için verildiğini ancak …’un dava konusu senedi kötüniyetle davalıya verdiğini ve davalı tarafından kötüniyetle alacak borç ilişkisi olmadığı halde tahsil edilmeye çalışıldığını, dava konusu senedin davacı şirketin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi ve eklerinin usulüne uygun tebliğ edildiği, ancak davalı taraf davaya cevap vermeyerek HMK’nun 128. maddesi gereğince davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiştir.
Mahkemece, davacı taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede dava konusu senedin ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı tespit edilmekle dava dilekçesindeki iddialarını ispata yarar başkaca dosyaya yazılı herhangi bir delil ve belge sunmadığı, bu durumda davalı … iyi niyetli hamil olup, kötüniyetli olduğu ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin dava konusu emre muharrer senedin yetkili hamili olduğunu, müvekkili ile davalı arasında süregelen ticaret ilişkisinin olduğunu, söz konusu senetleri … ve …’a ciro edilerek teslim edildiğini, müvekkili şirketin davalı taraf … arasında hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, …’un dava konusu … senedi yetkili hamil müvekkili şirkete teslim etmediği gibi davalı taraf …’ya haksız olarak teslim edildiğini, davalı senedi yetkili cirantadan geçerli ciroya bağlı olarak teslim alınmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararının yanılgılı değerlendirme ile ret kararının kaldırılmasını davalarının kabulüne karar verilmesini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu bononun incelenmesinde keşidecisinin …, avalistinin …, lehtarının … keşide tarihinin 14/01/2016 vade tarihinin 30/03/2016 olduğu arka yüzünde lehtarın cirosunun ve davacının kaşesinin ve cirosunun bulunduğu en sonda … isim ve imzasının olduğu görülmüştür.
Davalı … bonoda ciro yolu ile hamil olup, 6102 Sayılı TTK’nın 687. maddesine göre keşideci ile lehtar arasındaki şahsi def’ilerin iktisapta bile bile borçlunun zararına hareket eden hamile karşı ileri sürülebilmesinin mümkün bulunmasına göre davacının tahsil için cirolayıp bonoyu …’a verdiği, …’un da … ile iş birliği içerisinde bonoyu …’ya teslim ettiği iddiasının davacı tarafça usulünce ispatlanamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesinin benzer gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 11/10/2021

….