Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1086 E. 2021/1727 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/01/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Reddi
YEREL MAHKEME KARARI
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/10/2021

Taraflar arasındaki Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacılar vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacılar vekili, davalı tarafından Denizli 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin dayanağı bononun …’e ait … plakalı araç davacı …’in sevk ve idaresinde iken …’ya ait sürücüsü … olan … plakalı araçla çarpışması ile gerçekleşen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda araçların davalının tamirhanesine götürülmesi, kazada sürücülerin kusur oranlarının belli olmaması üzerine davacının kusurlu çıkması ihtimaline göre onarım bedelinin teminatı olarak düzenlendiğini, TRAMER sisteminde %100 kusurun karşı tarafa ait olduğunun kabul edilmesi ile bononun bedelsiz kaldığını, bono düzenlendiği sırada davalı tarafından “…’den hesabımıza gelecek olan 8.500,00 TL tutar … hesabına geldiğinde … adına düzenlenen senedin hükmü kalmayacaktır.” yazılı belge düzenlendiğini, kaza sonucunda müvekkilinin sürücüsü olduğu aracın pert olması nedeniyle diğer aracın sigortacısı tarafından tazminat ödemesi yapıldığını, bononun nakden kaydıyla düzenlenmiş olması nedeniyle davalı şirketin kayıtlarının incelenmesi ile nakit çıkışının olmadığının da tespit edileceğini, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davacının senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve davacının ödediği tutarların istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip konusu bononun teminat için düzenlendiği iddiasını kabul etmediklerini, davacıların imzasını inkar etmedikleri senet nedeniyle borçlu olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, dosya kapsamı, davalı şirket yetkilisinin isticvap beyanına göre davalı şirket tarafından davacılara araç tamir hizmeti verildiği, hizmet bedelinin 30.06.2018 tarihli fatura bedeli 17.001,38 TL olduğu, onarım bedelinin yarısının kazaya karışan diğer aracın malikinin düzenlediği senede dayalı başlatılan takip sonucu tahsil edildiği, kaza sonrası düzenlenen senetlerin düzenleme tarihlerinin aynı oluşu, kazada davacının kusursuz olmasının bonodan kaynaklı borçlu olmayacağı anlamına gelmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin davalı şirketin müvekkillerine araç tamir hizmeti verildiğine ilişkin tespitinin hatalı olduğunu, davalının ibraz ettiği 30.06.2018 tarihli faturanın dava dışı … adına düzenlendiğini, onarım hizmetinin de bu kişinin aracına ilişkin olduğunu, davalının müvekkilinin aracına onarım yapmadığını, davalı tarafından düzenlenen belgenin davalı şirket temsilcisinin kabulünde olduğunu, nakden kaydı ile düzenlenen bono nedeniyle davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini, yemin deliline dayanmış olmalarına rağmen yemin hakkı hatırlatılmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, icra takibinde sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafından müvekkillerinden …’in sürücüsü olduğu araç ile dava dışı …’ya ait aracın karıştığı kaza sonucunda araçların davalı şirkete ait tamirhaneye götürüldüğü, kazada davacıya da kusur verilmesi ihtimaline göre onarım bedeline ilişkin olmak üzere takip konusu bononun düzenlendiği, ancak kusurun tamamının diğer araç sürücüsüne ait olması nedeniyle senedin bedelsiz olduğu ileri sürülmüş, davalı tarafından ise kaza karışan diğer araç sürücüsünün malikine düzenlenen onarıma ilişkin 17.001,38 TL bedelli fatura tutarının taraflarca yarı yarıya ödenmesinin kararlaştırılması üzerine takip konusu senedin düzenlendiği savunulmuş, davalı şirket temsilcisi isticvabında davacının da dayandığı davacının sürücüsü olduğu aracın maliki … tarafından 8.500,00 TL’nin davalı şirketin hesabına gönderilmesi halinde davacının imzaladığı senedin hükümsüz sayılacağına ilişkin belgeyi ve senetteki nakden ibaresinin kendileri tarafından yazıldığını kabul etmiştir.
Taraflar arasında, takip konusu bononun düzenlendiği ve tarihsiz belgenin içeriği ile ilgili uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafından bono bedelinin ödendiği iddiası ileri sürülmemiş, bononun kazada müvekkili sürücünün kusurlu olma ihtimaline göre düzenlendiği, TRAMER tarafından müvekkiline kusur atfedilmediği ileri sürülmüş ise de, takip konusunun kambiyo senedi olduğu, davacının ileri sürdüğü iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, davacının dayandığı ve davalı şirket temsilcisinin de kabulünde olan belge içeriği ile davacının ödeme yapması halinde bononun hükümsüz kalacağının belirtildiğini, davacının ise ödeme iddiasında bulunmadığı, bu durumda davacı vekilinin müvekkilinin aracı için onarım hizmeti verilmediği iddiasının sonuca etkisinin bulunmadığı, kazada kusursuz olması nedeniyle davalı aracının onarım bedeline ilişkin bonodan kaynaklı ödemelerini ancak kazaya karışan diğer aracın işleteni ve sürücüsüne karşı ileri sürebileceği, davacının ödeme iddiasında bulunmayıp davalı şirket temsilcisinin isticvap beyanı karşısında davacının yemin deliline dayanmış olmasının sonuca etkili olmadığı, İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 150,00 TL harcın mahsubu fazla alınan 90,70 TL’nin davacılara İADESİNE,
3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacılara İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.15/10/2021