Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1057 E. 2021/1732 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Kısmen Kabulü
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 18/10/2021

Taraflar arasındaki İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, davacı/alacaklı ile davalı/borçlu arasında 14.03.2018 tarihli .. İşletmesinin tüm haklarıyla beraber devrine yönelik protokol imzalandığını, bu protokole göre müvekkillerinin işletmeyi devralmak ve işletmek üzere bir şirket kuracağını, davalının da 200.000,00 TL tutarında demirbaş faturası keserek ruhsat devir işlemlerini yerine getireceğinin kararlaştırıldığını, … katılım bedeli ve anlaşma sağlama yükümlülüklerinin de davalıya yüklendiğini, müvekkillerinin protokole göre devir yapılması için … Ltd. Şti adlı şirketi kurduklarını ve davalıya 14.03.2018 tarihinde 18.000,00 TL, 21.03.2018 tarihinde de 13.500.00 TL, 26 03.2018 tarihinde 5.000,00 TL olmak üzere 36.500,00 TL ödeme yaptığını, müvekkillerin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmelerine rağmen davalının protokolde öngörülen faturayı düzenlemediğini, ruhsat ve devir işlemlerini yapmadığını, işyerini terk etmediğini, bunun üzerine müvekkillerinin devirden vazgeçtiklerini ve ödedikleri tutarın iadesini belirten ihtarnamenin gönderildiğini, davalının cevabi ihtarnamesi ile talepleri reddetmesi üzerine ödenen tutarın istirdatı için icra takibi başlatılmış ise de, takibin itiraz ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin düzenlendiğini, müvekkiline yapılan ödemelerin davacı … ile … tarafından yapılmış olması nedeniyle davacı …’ın davada taraf sıfatının bulunmadığını, davacıların protokol nedeniyle kurulduğunu ileri sürdükleri … Şti. ile davacı …’nın bir ilgisinin bulunmadığını, şirket adına sözleşmeyi …’nın babası olan …’ın imzalandığını, müvekkilinin devirden kaçınmadığını, davacılar kendi arasında anlaşamadığı ve ruhsat için başvurmamaları nedeniyle devrin gerçekleşmediğini, devir bedelinin ödenmemesi nedeniyle fatura düzenlenmediğini, işletmenin davacılara teslim edildiğini, hatta dava dışı … tarafından 29/03/2018 ve … tarafından 04.04.2018 tarihli faturaların davacıların kurduğu şirkete düzenlenmiş olmasına rağmen birinin müvekkili tarafından ödenmek zorunda kalındığını, taraflar arasındaki sözleşmenin halen ayakta olduğunu, müvekkilinin devir için hazır olduğunu savunarak davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından dosya kapsamına göre, davacıların davalıya takip konusu tutarı kapora ve peşinat açıklaması ile banka havalesi ile gönderdiği, sözleşmede kaporanın iade edileceği veya cayma parasına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafından işyeri devir bedelinin tamamı ödenmemiş ve ruhsat başvurusunda bulunulmamış ve bu nedenle davalı tarafından işyerin devir faturası düzenlenmemiş ise de, protokolden dönen tarafın davacı taraf olduğunun kabulü gerektiği, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle zarara uğradığını iddia eden tarafın zararını ispatlayarak karşı taraftan talep etmesinin mümkün olduğu gerekçesi ile asıl alacağa yönelik davanın kabulüne, temerrüt tarihine göre istenebilecek işlemiş faizin 189,00 TL olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, takibin 36.500,00 TL asıl alacak, 189,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.689,00 TL üzerinden devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanması nedeniyle mahkemenin görevsiz olduğunu, davada görevli mahkemenin Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davada davacı …’ın ödemesi bulunmadığından husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacıların protokol gereği kurduğu … Ltd. Şti. ile davacı …’nın ilgisinin bulunmadığı, davacıların kendi aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle işletmenin devrinden vazgeçtiklerini, sözleşme feshinin söz konusu olmadığını, işletmenin davacılara teslim edildiğini, hatta davacılara ait olduğu belirtilen şirkete dava dışı şirketler tarafından iki ayrı fatura düzenlendiğini, düzenlenen faturalardan işletmenin davacılara teslim edildiğinin anlaşıldığını, davacının sözleşmeden tek taraflı cayması nedeniyle kapora olarak ödenen tutarın iadesini isteyemeyeceklerini, mahkemece bildirilen deliller değerlendirilmeden ve tanık dinlenilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, alacak yargılamayı gerektirmesine rağmen icra inkar tazminatına karar verildiğini, reddedilen tutar için maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken eksik vekalet ücretine karar verildiğini istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, taraflar arasında düzenlenen işyeri devrine ilişkin protokol nedeniyle devrin gerçekleşmediği iddiası ile ödenen tutarın iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamından taraflar arasında sözleşmenin düzenlendiği, sözleşme nedeniyle dava dışı … Ltd. Şti.’nin 29/03/2018 tarihinde kurulduğu, devrin gerçekleşmediği ve davacı tarafından davalıya işyeri devir, peşinat ve kapora bedeli açıklamaları ile takip konusu tutarın banka aracılığı ile gönderildiği, sözleşmenin davacı tarafından 13/04/2018 tarihli ihtarname ile feshedildiği konularında uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu ileri sürmüş ise de, davanın dayanağı sözleşmenin işletme devrine ilişkin olduğu, davada Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmenin tarafı davacı … ve … olduğundan sözleşme gereği yapılan ödemelerin iadesi için başlatılan takip ve davada …’ın 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca taraf ehliyetine sahip olduğu anlaşılmıştır.
Davalı sözleşmenin ayakta olduğunu, işletmenin teslim edildiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüş ise de, davacının sözleşmenin feshi ile ödenen tutarın iadesi talepli ihtarnameyi davalıya gönderdiği, davalının cevabı ihtarnamesi ile davacının sözleşmeden tek taraflı caydığının bildirildiği, dosya kapsamı ile davalı tarafından da davacının sözleşmede belirtilen bedeli ödememesi ve davacının ruhsat için başvurmaması nedeniyle devrin gerçekleşmediği yönündeki kabulü karşısında işletmenin devir ve tesliminin gerçekleşmediğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere sözleşme yapılırken yapılan ödemenin sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılacağı, TBK’nın 177/2. maddesi uyarınca aksine sözleşme olmadıkça kaporanın (bağlanma parası) esas alacaktan düşülmesi gerektiği, işyeri devri açıklaması ile ödenen tutarın ise devrin gerçekleşmemesi nedeniyle iadesi gerektiği, sözleşme davacı tarafından feshedildiğinden sözleşmenin haksız feshedildiğini ileri süren tarafın ancak varsa uğradığı zararın tazminini talep edebileceği, bu nedenle mahkemenin davacının ödediği tutar ve temerrüt tarihine göre hesaplanan işlemiş faize yönelik davanın kabulüne karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur.
İİK’nın 67/2. maddesinde borçlunun itirazının haksızlığına verilirse borçlunun, takibinde haksız görülmesi halinde alacaklının; diğer tarafın talebi üzerine hükmolunan meblağın % 20’sinden az olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edileceği düzenlenmiştir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığının yanı sıra alacağın belirlenebilir (likit) olması gerekir.
Somut olayda, alacak likit olup, borçlunun itirazının haksızlığı da yargılama sonucunda ortaya çıktığından davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir.
Davacı tarafından itirazın iptali davasının açılışında asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı 36.743,00 TL için harç yatırılmış, mahkemece 36.689,00 TL’lik kısım için kabul kararı verilmiş, davalı lehine reddedilen tutar olan 54,00 TL vekalet ücretine karar verilmiş olup, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceğinden, davalı vekilinin bu konudaki istinaf başvuru sebebi de yerinde değildir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.506,22 TL nisbi istinaf karar harcının peşin olarak yatırılan 623,32 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.882,90 TL istinaf karar harcının davalıya İADESİNE,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.18/10/2021