Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1036 E. 2021/1595 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 31/01/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın Kabulü
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 01/10/2021

Taraflar arasındaki Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine istinaden davalının göndereceği deniz malzeme ve oyuncakları karşılığında müvekkilinin her biri 3.000,00-TL bedelli üç adet bonoyu davalıya avans olarak verdiğini, ancak davalının satıma konu malzemeleri müvekkiline teslim etmediği gibi bedelsiz kalan senetleri de iade etmediğini, bu hususta davalıya gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, davalının iki adet bonoyu Antalya 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, kalan bir bonoyu Antalya 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu ettiğini, müvekkilinin icra dosyasında haciz baskısı altında beyanda bulunduğunu ileri sürerek, dava ve takiplere konu üç adet bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 oranında tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, satım sözleşmesinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda ifa ettiklerinin kabulü gerekeceğini, dava ve takiplere konu bonolarda bedel kaydı olmadığını, bu durumda bedelsizlik iddiasını ispat yükünün davacıya düştüğünü, davacının haciz sırasında borcunu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve 31.08.2015 tarihinde 397,00 TL, 28.09.2015 tarihinde ise 143,00 TL ödeme yaptığını,, senetlerin bedelinden bu ödemeler düşülerek icra takibine konulduğunu savunarak, davanın reddi ile %20 oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından 13.07.2018 tarih, … Esas … Karar sayılı karar ile; benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 27/05/2015 tarihli sözleşmede davacının davalıdan satın aldığı deniz malzemesi ve oyuncağı ürünlerinin bedeli olarak her biri 3.000,00-TL bedelli üç adet senedin davalı tarafından teslim alındığı, satışa konu malların daha sonra teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, malların teslim hususunun ispat yükünün davalıya düştüğü, ancak davalının teslim hususunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişken, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine davacının kısıtlı olması nedeniyle vasisine husumete izin konusunda dava açmak üzere süre verilerek usulünce taraf oluşturulması gerektiği gerekçesi ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. Maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, Sulh Hukuk Mahkemesinin davacı vasisine husumete izin ve yetki verilmesine ilişkin kararı ile taraf oluşturulduktan sonra dosya kapsamındaki sözleşme ile davaya konu senetlerin davalıya sözleşme anında teslim edildiği, ancak malzemelerin teslim edilmediği, teslimin ileri tarihe bırakıldığı, senetlerde bedel kaydı bulunmasa dahi ileride teslim edilecek malzemeler için düzenlenmiş olması nedeniyle malzemelerin teslim edildiğinin ispat yükünün davalıya ait olduğu, davalı tarafından teslimin ispatlanamadığı, davalının cevap dilekçesinde kabul ettiği sözleşmedeki imzayı tahkikat aşamasında inkar etmesinin savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğu, davacının savunmanın genişletilmesine muvafakatinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, davalının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanmadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından takip ve dava konusu bonoların düzenlenme tarihinden sonra davacının bir kısım ödemeler yaptığı, bu ödemelerin ticari ilişki nedeniyle borca karşılık olduğunun kabulü gerektiğini, davacının ise bu ödemeleri hangi sebeple yaptığını açıklayamadığını, davanın reddi gerektiğini istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kambiyo senedine dayalı icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamından, taraflar arasında 27.05.2015 tarihinde davalının davacıya deniz malzemesi ve oyuncağı satımına ilişkin sözleşme düzenlendiği, sözleşmede ürünlerin belirtilen adreste teslim edileceği yazılıp bedeline ilişkin takip konusu senetlerin davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Menfi tespit davalarında kural olarak davalının alacaklı olduğunu ispatlaması gerekir. Alacağın kambiyo senedine dayalı olması halinde ise bu kez borçlu davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerekir ise de, ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere varlığı uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmede takip konusu senetlerin davalının davacıya teslim edeceği malzeme bedeli için düzenlendiği açıkça belirtilmiş olduğundan senetler karşılığında mal tesliminin gerçekleştiğini bu kez davalının ispatlaması gerekir.Davalı vekili istinafında davacının bonoların vade tarihlerinden sonra 397,00 TL ve 143,00 TL ödeme yapıldığı, kısmi ödemenin ticari ilişkiden kaynaklanan borca karşılık olduğunun kabulü gerektiği ileri sürülmüş ise de bu ödemelerin takip konusu bonolara karşılık olduğu kanıtlanmadığından teslim ve borcun kabulü sonucunu doğurmayacağı, İlk Derece Mahkemesi tarafından da ispat külfeti doğru belirlenerek davalının senetler karşılığında mal teslimin ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olup ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 629,03 TL nispi istinaf karar harcının peşin olarak yatırılan 157,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 471,53 TL istinaf karar harcının davalıdan TAHSİLİNE,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.01/10/2021