Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1028 E. 2021/1602 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 22/01/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde Davalı … vekili ve Davalı … vekilince istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili;
Müvekkili kurumca silahlı özel güvenlik hizmet alım işini davalılara ihale edilmesi neticesinde davalı şirketler işçileri eliyle söz konusu hizmetin yürütüldüğünü, ancak davalı şirketlerde çalıştığını beyan eden işçi … tarafından müvekkiline karşı Antalya 5. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında ihbar ve kıdem tazminatı alacaklarını dava etmesi üzerine davalının kabulüne karar verildiğini, ardından işçi …’ ın Mahkemece hüküm altına alınan alacağının Antalya 11. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe koyması üzerine dava dışı işçiye 46.075,35 TL işçi alacağının müvekkili tarafından ödendiğini, yine Mahkemece hüküm altına alınan 1.461,10 TL bakiye karar harcının müvekkili tarafından ödendiğini, eldeki davanın ödenen toplam 47.536,45 TL’nin davalılardan rücuen tahsili amacıyla açıldığını, müvekkilinin zarara uğradığını, ödenen meblağ yönünden davalıların sorumlu bulunduğu belirterek ödediği miktarın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, davalı …, Davalı … ve … vekilleri özetle; davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından; “..Yapılan yargılamada taraflar arasındaki ihale sözleşmenin 11.09.2014 tarihinden önce imzalandığı, teknik şartnamenin 24 maddesinin G bendinde ” yüklenicinin koruma ve güvenlik hizmetleri kapsamında istihdam ettiği koruma ve güvenlik görevlilerinin her türlü özlük ve mali sosyal haklarını ilgili yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak karşılamakla mükelleftir, bu konuda idarenin hiçbir sorumluluğu yoktur” şeklinde ibarenin yer aldığı, bu haliyle kanun maddesinde yapılan değişikliğin taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanamayacağı davacının ödediği miktarı davalılara rücu edebileceği anlaşılmakla, bu hususlara uygun olarak düzenlenen kök rapor hükme esas alınarak davanın kabulüne..” karar verilmiştir.
Karara karşı, Davalı … vekili ve … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı … vekili özetle; İş Kanunu’na göre kıdem tazminatının fesihle birlikte doğduğunu, feshin olmadığı yerde kıdem tazminatının da doğmadığını, işçinin iş akdinin 2016 yılında sona ermiş olduğu, başka bir deyişle kıdem tazminatınin 2016 yılında muaccel olduğu dikkate alındığında yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, müvekkil ile davacı arasındaki sözleşme işçi teminine yönelik olup dava dışı işçinin tek işverenin davacı olduğuna ilişkin itirazlarının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacı ile yapılan sözleşme dava konusu alacak kalemlerinin müvekkile rücu edilebileceğine ilişkin hüküm bulunmadığını, bu kalemlere ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, dava dışı işçi tarafından açılan davanın müvekkil şirkete ihbar edilmediği gibi, davacının yerel mahkeme kararına karşı haklı bir sebep olmaksızın kanun yollarını tüketmeden ödeme yaptığını, yargılama giderlerinin müvekkil şirkete rücu edilmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilin sorumluluğuna hükmedilecekse bile müvekkilin bu tutarın en fazla yarısından sorumlu olduğunu, Yargıtay’ın da yerleşik içtihatlarında somut olayda rücu edilebileceğine hükmedilmişse, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı ve davalılar arasında sorumluluğun 1/2 oranında sorumlu olduğu, davacının ödeme yaptığı tarihte müvekkili temerrüde düştüğünden söz edilemeyeceğini, bu tarih itibariyle faiz işletilmesinin mümkün olmadığını beyanla yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı … Vekili özetle;
Davacının rücu talebinin hukuki dayanağı bulunmadığını, Bilirkişi Raporu’nda rücu şartları ve hesaplamalarının yer almadığını, İş Kanunu’nun 112/5. Maddesine göre, davacının rücu talebinin kabul edilemeyeceğini, Kanuna göre açıkça rücu edileceğine dair bir düzenleme olması gerektiğini, yoksa kurum tarafından rücu edilemeyeceğini, bu nedenle dava dışı işçiye ödenen kıdem ve ihbar tazminatından ve yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, kıdem tazminatı hesabının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda “işçiyi çalıştırdığı süreyle orantılı olarak” bölüştürme yönteminin kullanıldığını, müvekkil şirketin sorumlu olabileceği tutarın fazla hesaplandığını, İhbar tazminatı hesabının hatalı olduğunu, Yargılama giderlerinin rücu edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, rücu’en tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
HMK m. 359/3.maddesine göre; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli denetime elverişli usul ve yasaya uygun bulunmasına, davalıların kendi dönemleri ile ilgili olarak sorumluluklarının tam olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasına, Teknik Şartname, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi ve diğer belgelere göre, ödenen işçilik alacaklarından davacının sorumlu olacağına ilişkin açık hüküm bulunmamasına, Teknik Şartnamenin 24.maddesi ile Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 38.maddesine göre; ödenen işçilik alacakları ile ferilerinden davalıların kendi dönemleri ile sorumlu olduğunun, (ihbar tazminatından ise son işverenin sorumlu olduğunun) anlaşılmasına, sözleşmenin 11/09/2014 tarihinden önce imzalanmasına, ödenen işçilik alacaklarından davacının sorumlu olacağına ilişkin açık hüküm olmayıp ayrıca 4857 Sayılı İş Kanunu’nda 21/02/2019 tarih 7166 Sayılı Yasa’nın 11. ve 12. maddeleri ile yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesine ( 21/02/2019 tarihli 7166 Sayılı Kanunun; 11. maddesi ile 22/05/2003 tarihli ve 4857 Sayılı iş Kanunun 112. maddesine eklenen 6. Fıkrasının, 12. maddesi ile 4857 Sayılı Kanunu’na eklenen geçici 9.maddesi 1.cümlesinin 19/09/2019 tarihinde iptali edilmesine), 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 112.maddesine eklenen 6. fıkranın ve 4857 Yasaya eklenen geçici 9.maddenin 1.fıkrasının iptal edilmiş olması nedeniyle, bu maddelerin uygulanma kabiliyetinin kalmamasına, rücu hakkının başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilmesi için ödeme tarihinden itibaren faize hükmedileceğine,(Y. 11.H.D. 2016/7227 Esas 2017/2883 Karar sayılı ilamı), feri mahiyetindeki ödemelerininde rücu kapsamında kaldığının(Y.23.H.D. 2019/1052 Esas 2020/2581 Karar sayılı ilamı), anlaşılmasına, bu durumda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; Davalı … vekili ve … vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekili ve … vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Davalı …vekili istinaf başvurusu yönünden;
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 835,48 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 208,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 626,58 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı …’den tahsiline,
3-Davalı … vekili tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgili tarafa İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Davalı … İstinaf başvurusu yönünden;
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.966,86 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.912,46 TL istinaf karar harcının istinaf eden Davalı ….’den TAHSİLİNE,
3-Davalı … tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgili tarafa İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin 78.630,00 TL’nin altında olması nedeniyle kesin olarak karar verildi..01/10/2021

….