Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1016 E. 2021/1640 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 11/03/2019
DAVANIN KONUSU: Tazminat
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın kısmen kabulü
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/10/2021

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkiline ait … plakalı aracın davalı … şirketi tarafından 26/12/2013 başlangıç tarihli kasko poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkilinin bu aracı 13/12/2014 ile 23/12/2014 tarihleri arasında 10 günlük bir süre için dava dışı … isimli şahısa kiraladığını, 23/12/2014 tarihinde aracın geri gelmemesi üzerine araç takip sisteminden yaptığı kontrolde sistemin etkisiz hale getirildiğini anladığını ve aracını bulamadığını, bunun üzerine gerekli şikayeti yaptığını ve davalıya da bu kasko poliçesine dayanarak müracaat ettiğini, davalının müvekkilinin zararını karşılamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL’nin sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının müvekkiline 21/04/2015 tarihinde hasar başvurusunda bulunduğunu, davayı ise bu başvurudan itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 18/09/2017 tarihinde açtığını, öncelikle davanın zamanaşımı defisi sebebi ile reddinin gerektiğini, hasarın teminat dışında kaldığını, zira kasko poliçesinin 6. Sayfasında emniyeti suistimal hasarlarının teminat harici olduğunun belirtildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, aracın rayiç değerinin her ne kadar şu an ibaresi kullanarak bilirkişi tarafından 38.200,00 TL olarak belirtilmiş ise davacının talebinin 100,00 TL olduğu, sigorta poliçesinin yukarıda belirtilen 6. sayfasının son satırındaki ibare karşısında emniyeti suistimal sureti ile araca verilen zararların muafiyet kapsamında olduğu ancak aracın tamamen emniyeti suistimal sureti ile yok edilmesi halinde %25 oranında muafiyet uygulanmak suretiyle hasarın teminat altına alındığı, hasarın teminat kapsamında olduğu, kazanın 23/12/2014 tarihinde meydana geldiği, takipsizlik kararının 01/10/2015 tarihinde verildiği, dosyanın daimi aramaya alınması üzerine 18/09/2017 tarihinde iş bu davanın açıldığı, dava tarihi itibari ile 100,00 TL’lik kısmın zamanaşımına uğramadığı ancak ıslah tarihi olan 17/01/2018 tarihi itibariyle ıslahla arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, belirsiz alacak davalarında dava tarihi itibariyle zamanaşımının kesildiğini, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kasko sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, belirsiz alacak davasında zamanaşımı süresinin dava tarihine göre belirlenmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinden, davacının fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 100,00 TL’lik kısım için kısmi dava açtığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair bir açıklama bulunmamaktadır. Bir an için davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı kabul edilse dahi Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/10047 Esas 2019/1448 Karar sayılı 13/02/2019 tarihli ilamında da açıklandığı üzere, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat taleplerinde, sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanılmaktadır. Bu davalar 6102 sayılı TTK’nın 1420.(TTK.1268) maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yine Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları C.9. maddesine göre; sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı ve sözleşmeye dayanılarak açılan davalarda ceza zamanaşımı uygulanmayacağı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davalı … vekilinin süresinde yaptığı zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetlidir.
Her ne kadar 100,00 TL’lik kısım yönünden verilen karar yerinde değil ise de, davalı tarafın istinafı bulunmadığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Dava açıldığı tarih itibariyle davacının alacağı zamanaşımına uğradığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 04/10/2021