Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/1943 E. 2021/1530 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 31/05/2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi HMK’nın 356. vd. maddelerince duruşmalı olarak yapılan açık yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili;
Davacının aralarındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibinin itiraz ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili;
Taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasındaki tek ilişkinin müvekkilinin müşterilerinden ciro yolu ile kendisine geçen davacıya ait çeklerden kaynaklandığını, müvekkili şirketin … adlı firmadan davacı tarafından keşide edilen 100.000,00 TL bedelli ve ….’den yine davacı tarafından keşide edilen 50.500,00 TL’lik çeklerin alacağına karşılık müvekkili şirkete ciro edildiğini, davacının İş Bankasına ait 100.000,00 TL bedelli çeki gününde ödeyememesi üzerine çeklerin yeni çekler ile değiştirilmesini ve üzerine 6.000,00 TL borç para verilmesini talep ettiği, müvekkilinin de 100.000,00 TL bedelli çeki iade bordrosu ile davacıya iade edip 6.000,00 TL de nakit para verdiğini, karşılığında davacının Denizbank … Şubesine ait her biri 26.500,00 TL bedelli toplamda 106.000,00 TL’lik çekleri verdiğini, davacının 50.500,00 TL bedelli çeki de gününde ödeyemeyeceğini belirtmesi üzerine çekin iade bordrosu ile davacıya iade edildiğini, karşılığında davacının Denizbank … Şubesine ait 51.000,00 TL bedelli çeki verdiğini, davacının 26.500,00 TL bedelli çekleri de ödeyemeyeceğini belirtmesi üzerine bu kez bu çeklerin de davacıya iadesi ile yerine 100.000,00 TL bedelli çeki verip önceki çek bedelinden kaynaklı 6.000,00 TL’yi ve vade farkı olarak belirledikleri 19.500,00 TL’yi banka havalesi ile müvekkiline gönderdiğini, sonuç olarak 51.000,00 TL bedelli çek ile 100.000,00 TL bedelli çek dışında tüm çeklerin davacıya iade edildiğini, sonuç olarak çek iade ve teslim belgelerine göre davacının toplamda 433.000,00 TL’lik çek ve nakit ödemesi, 263.000,00 TL’lik de iade işlemi sonucunda müvekkilinin elinde çek ve nakit toplam tutarın 170.000,00 TL olduğunu, giriş çıkış farkı ve mutabakat sonucu uygulanan vade farkı 19.500,00 TL’nin mahsubu ile müvekkilinin 150.500,00 TL’lik çekler nedeniyle alacaklı olduğunu, bu çeklerin de ödenmemesi nedeniyle 51.000,00 TL bedelli çeke dayalı Denizli 4. İcra Müdürlüğünün…, 100.000,00 TL bedelli çeke dayalı da Denizli 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarında icra takibi başlatıldığını, davacının çeklerin cari hesap ilişkisi nedeniyle verildiği iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddi ile kötüniyetli takip nedeniyle % 40’tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından;
Tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine karar verilerek dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, ticari kayıtlara yansıyan hareketlerin çek giriş ve çıkışlarından oluştuğu, davacının davalıya sipariş avansı olarak verdiği çek bedellerinin ödendiği, ancak karşılığında mal teslim edilmediği yönündeki iddiasını kanıtlaması gerektiği, çekin ödeme vasıtası olup kural olarak mal teslimi ile birlikte keşide edildiğinin kabulü gerektiği, davacının yasal karinenin aksini kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde;
Davanın cari hesap ilişkisine dayalı alacak ile ilgili olduğunu, müvekkilinin muhasebe kayıtlarına göre davalıdan alacaklı olduğunu, taraflar arasında geçerli sözleşme ilişkisinin varlığı halinde çeklerin avans olarak verildiğinin kabulü gerektiğini, tarafların ticari kayıtlarındaki çek giriş çıkış hareketlerinin ticari ilişkinin varlığını gösterdiğini, buna rağmen mahkemece sözleşme ilişkisinin varlığı araştırılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça yargılama sürecinde davalıdan kumaş satın alındığı, karşılığında sipariş avansı olarak davalıya çekler verildiği, ancak davalının çeklerin karşılığında herhangi bir mal teslim edilmediği, çek bedellerinin ödendiği ileri sürülerek ödendiği iddia edilen çek bedellerinin tahsili için takip başlatıldığı ileri sürülmüş, davalı tarafından ticari ilişkinin varlığı inkar edilmiş, davacı ile aralarında ticari ilişkinin bulunmadığı, ancak davacının keşidecisi olduğu dava dışı şirketler lehine düzenlenen çeklerin lehtar şirketlerden alacağı nedeniyle ciro edildiği, davacının davalının hamili olduğu çekleri süresinde ödeyemeyeceğini belirtmesi nedeniyle çeklerin davacının keşideci, davalının lehtarı olduğu çeklerle değiştirildiği savunulmuş, buna ilişkin çek iade ve teslimine ilişkin bordrolar ve makbuzlar ibraz edilmiştir.
Tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile de, taraflar arasında mal alım satımına ilişkin ticari ilişkinin bulunmadığı, tarafların ticari kayıtlarında yalnız karşılıklı çek giriş ve çıkış hareketlerinin bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davada ispat külfeti davacıya ait olup, davacının ileri sürdüğü alacağının varlığını yazılı delil ile ispatlaması gerekirken bu nitelikte delil bildirmediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, ancak davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline başvurduğu halde davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmaksızın karar verildiği anlaşılmış, Dairemizce davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması üzerine davacı davalıya yemin teklifinde bulunmuş, davalı talimat mahkemesindeki yeminli beyanı ile çeklerin davacı tarafından sipariş avansı olarak verilmediği, davacının keşidecisi olduğu, müvekkili şirketin alacaklı olduğu şirketler tarafından ciro yolu ile teslim edilen çeklerin süresinde ödenmemesi nedeniyle davacının keşidecisi olduğu çekler ile değiştirildiği konusunda usulüne uygun yeminini eda etmiştir.
Sonuç olarak, davacının davalıdan alacaklı olduğunu yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, yazılı delil bildirmediği, davalının usulüne uygun yerine getirdiği yemini ile davacının alacaklı olmadığını bildirmesi karşısında İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile 14,90 TL’nin davacıdan TAHSİLİNE,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve istinaf incelemesi birden fazla duruşmalı olarak yapıldığından, AAÜT gereğince 4.080,00 TL nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, tarafların yokluğunda 6100 Sayılı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/09/2021

….