Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2017/1066 E. 2021/1528 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 07/04/2017

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi HMK’nın 356. vd. maddelerince duruşmalı olarak yapılan açık yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili;
Müvekkili ile davalı arasında davalının ürettiği sigara ve diğer tütün ürünlerinin İzmir ve ilçelerinde distribütörlüğüne ilişkin 02.09.2013 tarihli sözleşme düzenlendiğini, müvekkilinin davalıya 3.600.000,00 TL’lik teminat mektubu verip pazarlama, dağıtım ve satış için yatırımlar yaptığını, personel istihdam ettiğini, sözleşmeye göre ödemeler yapıldığını, davalının sözleşmenin düzenlenmesinden 14 ay geçtikten sonra sözleşmeye konu ürünleri piyasada el altından satış yaptığının tespit edilmesi üzerine davalıdan bu durumun düzeltilmesinin istendiğini, davalının ise sözleşmenin 12. maddesine aykırı şekilde sebepsiz olarak sözleşmeyi feshettiğini ve teminat mektuplarını paraya çevirdiğini, 01.04.2014 tarihli 426.346,97 TL’lik vade farkı faturası düzenleyip davacıya gönderdiğini, davacı tarafından faturanın iade edildiğini, sözleşmenin yalnız son sayfasında davacı imzasının bulunup davacının imzası bulunmayan diğer sayfaların sahte olduğunu ileri sürerek sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davalının müvekkilinin cari hesabından kaynaklanan alacağından kesilen dayanaksız tutarlar nedeniyle sebepsiz zenginleşmesinden kaynaklanan 339.909,77 TL belirsiz alacak ile davalının teminat mektuplarını paraya çevirip davacı şirketin ticari geleceğini yok etmesi ve iflasa sürüklemesi nedeniyle 200.000,00 TL manevi tazminatın ve yoksun kalınan kazanç nedeniyle belirsiz alacak olmak üzere 100.000,00 TL’nin haksız fesih tarihi olan 04.12.2014 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili;
Sözleşmenin içerik, anlam ve devam eden maddelerle başlıkları bakımından mantıksal sıralama ve bütünlük taşıması halinde sahteliğinden söz edilemeyeceğini, sözleşmenin geçerli olduğunu, davacının ödemelerini hiç bir zaman süresinde yapmadığını, vade farkının sözleşmede kararlaştırıldığını, sözleşmenin feshine davacının İzmir bölgesinde neredeyse satış yapılamaz duruma gelmesine sebep olduğunu, bu nedenle sözleşme gereği fesih koşullarının oluştuğunu, davacı tarafın halen müvekkiline 86.442,20 TL borcu bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından;
Taraflar arasındaki davacının son sayfasını imzaladığı sözleşmenin içerik, anlam ve devam eden maddeler ile bütünlük taşıması nedeniyle önceki sayfaların imzalanmamış olmasının sözleşmenin geçersizliği sonucunu ortaya çıkarmadığı, sözleşmenin geçerli olduğu, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre sözleşmenin 18. maddesine göre davalının sözleşmede kararlaştırılan faiz oranını esas alarak vade farkı düzenleyebileceği, davalı tarafından düzenlenmiş iki adet vade farkı faturasının davacı tarafça ödendiği, davacının ürün bedellerini sözleşmede belirlenen sürede ödemediği, vade farkı faturasının sözleşme hükümlerine uygun olduğu, fesih bildiriminin haklı nedene dayandığı kabul edilse dahi taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesinde sözleşmenin davalı şirket tarafından herhangi bir neden gösterilmek zorunda kalınmaksızın ve herhangi bir ceza veya tazminat ödenmeksizin distribütöre 7 gün öncesinden yazılı haber vermesi şartı ile tek taraflı olarak feshedebileceğinin düzenlendiği, feshin haklı sebebe dayandığı, davacının kazanç kaybı nedeniyle alacak talep edemeyeceği, vade farkı faturasının da sözleşme hükümlerine uygun olduğu, davacının tahsil edilen tutarın iadesini talep edemeyeceği gerekçesi ile cari hesap kesintilerinden kaynaklanan alacak ve kazanç kaybından doğan tazminat istemlerinin ve koşulları oluşmadığından manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde;
Sözleşmenin önceki sayfaları imzasız olduğundan geçersiz olduğunu, sözleşmenin yürürlükte bulunduğu 14 ay boyunca işlerin beklenen düzeye çıkmaması üzerine haricen davalının müvekkilinin distribütörlüğünü yaptığı sigara ve diğer tütün ürünlerini el altından düşük fiyatla sattığının tespit edildiğini, sözleşmenin davalı tarafından haksız ve keyfi olarak feshedildiğini istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüş, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın kabulünü talep etmiştir.
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağının davalı tarafından haksız olarak kesildiği iddiası ile cari hesaptan kaynaklanan alacak, kazanç kaybı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin son sayfası dışında davacının iddiasını içermemesi nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürmüş, bu nedenle imzasız sayfaların davacı yönünden bağlayıcı olmadığını, sahte olduğunu ileri sürmüştür. Ancak, Yargıtay kararları ile de yerleşik hale geldiği üzere sözleşme metninin birden çok sayfadan oluşması halinde her sayfanın imzalanması zorunlu değil ise de, metnin içerik, anlam ve devam eden maddeler ile başlıkları bakımından mantıksal sıralama ve bütünlük taşıması gerektiği kabul edilmektedir. Somut olayda, sözleşmenin son sayfasının taraflarca imzalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme metninin içerik, anlam ve devam eden maddeleri değerlendirildiğinde bütünlük taşıdığı, davacının sözleşmenin diğer maddelerinin içerikleri ile ilgili de herhangi bir delil sunmadığı gibi davanın geçersiz olduğunu ileri sürdüğü sözleşmeye dayalı olması karşısında sözleşmenin geçersizliği iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sözleşmenin 2. maddesinde “Şirketin distribütörün tanıdığı vade ve ödeme koşulları ile şirketin, distribütörün müşterilerine tanımasını istediği vade ve ödeme koşulları ile ilgili hükümlerin işbu sözleşmede düzenlendiği gibi uygulanır.”, 12/a. maddesinde sözleşmenin şirket tarafından herhangi bir neden gösterilmek zorunda kalınmaksızın ve herhangi bir ceza veya tazminat ödenmeksizin distribütöre 7 (yedi) gün öncesinden yazılı haber vermesi şartı ile tek taraflı olarak feshedilebileceği, distribütör tarafından ise sözleşmenin ancak haklı bir neden gösterilmesi ve şirkete 30 (otuz) gün önceden yazılı olarak bildirilmesi suretiyle feshedilebileceği, söz konusu ihbar süresinin ihbarın tarafların sözleşmede belirtilen bu kontrat için geçerli yazışma adresine noter kanalı ile tebliğ edildiği andan başlayacağı, sözleşmenin, şirket tarafından feshi halinde sözleşme gereği şirketin menfi ve müspet tüm zararlarının distribütör tarafından karşılanacağının peşinen kabul ve taahhüt edildiği, belirtilen menfi ve müspet tüm zarar karşılığında bu sözleşme gereğince distribütörce gerek mal karşılığı gerekse de diğer zararlar karşılığı verilmiş bulunan nakdi, gayrinakdi tüm teminatların ve cezai şart bedelinin (nakdi para, teminat mektubu, kambiyo senedi, ipotek, kıymetli evrak) şirketin tespit ettiği bedel kadar şirket hesabına irad kaydedileceği distribütör tarafından peşinen kabul ve taahhüt edildiği,
Sözleşmenin 18. maddesinde de şirketin teslim ettiği her ürünün bedelini 10. gün tahsil edeceğinin kararlaştırıldığı, distribütörün ödemede gecikmesi halinde % 10 gecikme faizi ödeyeceğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizce alınan 16.05.2018 tarihli kök ve 13.04.2021 tarihli ek rapor ile tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; sözleşmenin geçerli olduğu, davacının ürün bedellerini taraflar arasındaki sözleşmenin 8. madde hükmüne uygun olarak 10. günde davalıya ödemediği, davalının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, vade farkı faturasının sözleşmeye uygun olduğu, bu nedenle davacının cari hesaptan kaynaklanan alacaklarının davalı tarafından haksız olarak kesildiği yönündeki iddiasının yerinde olmadığı, feshin davacının ürün bedellerini süresinde ödememesi haklı nedenle gerçekleşmesi karşısında davacının haksız fesih nedeniyle kazanç kaybı talebinin yerinde olmadığı, manevi tazminat koşullarının da gerçekleşmediği, İlk Derece Mahkemesinin aynı gerekçe ile davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL istinaf karar harcının davacıdan TAHSİLİNE,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve istinaf incelemesi birden fazla duruşmalı olarak yapıldığından, AAÜT gereğince 4.080,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, tarafların yokluğunda 6100 Sayılı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/09/2021

….