Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/2406 E. 2022/1664 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/08/2022
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil – Tazminat – Ecrimisil – El Atmanın Önlenmesi
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/11/2022

Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında 03/08/2022 tarihli ara kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize tevzi edilmekle hazırlanan ön inceleme raporu ile yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti müvekkil şirkete ait olan Antalya ili … İlçesi … beldesinde … ve … numaralı parselde bulunan … cilt … Sayfa no’da kayıtlı otelin 2007 yılında kiraya verildiğini, müvekkilin 2009 yılında maddi güçlüğe düşmesi nedeniyle müvekkilin otele ait taşınmazın tapusu üzerinde ipotek tesis ettirdiğini ve otelin icradan satışının söz konusu olduğunu, …’ın ipoteğin kaldırılması ve icradan satışının engellenmesi için müvekkilin nam ve hesabına ödeme yaparak … E. Sayılı dosyaya sunulan protokolü imzalamak suretiyle, otelin mülkiyetini bir süre sonra tekrar müvekkil şirkete devretmek koşuluyla kendi üzerine geçirdiğini, protokolün 07/05/2010 tarihinde akdedildiğini ve davalı yanın oteli yıllarca kullanıma devam ettiğini, müvekkil şirket yetkililerinin defaatle görüşmeye ve anlaşmaya çalıştığını ve 2.149.300,00 TL’nin düşülerek 2010 yılındaki taşınmazı ederi ve eşya/eklenti/teçhizat için belirlenen bedelin 07/05/2010 tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte beraber hesaplanacak rakamın taraflarına ödenmesini talep etmişse de, müvekkillerin … tarafında teklifine muhatap bulamadığını ve müvekkillerin baskı ve tehdit altında bırakıldığını, Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı’nda konu ile ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirterek; … E. Sayılı dosya ile birleştirme taleplerinin kabulü ile otelin üçüncü kişilere devri ve üçüncü kişiler lehine işlem tesisinin önlenmesi hususunda, tapu sicilindeki kaydına davalıdır şerhi düşülmesini ve tapu sicilindeki kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını ve tapuya TMK 1010 gereği ivedi şekilde çekişmeli hakları şerhi konulmasını, davalı adına olan tapunun iptali ile müvekkil adına tescilini, olmadığı taktirde ise müvekkillerin zararının tazmini yönünde işbu davanın belirsiz alacak davası olmak üzere müvekkillerin uğramış oldukları zararın hesaplanarak bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile beraber davalıdan tazmin ve tahsilini, haksız kullanımdan dolayı davalı aleyhine ecrimisile ve el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd. Şti. vekili 18/07/2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; sadece protokole dayanılmış olmasının davacı …’in protokol çerçevesinde yükümlülüklerini ifa ettiği anlamına gelmediğini, ifanın yapıldığının iddia edilmesinin de yaklaşık ispatın gerçekleştiğinin kabulü için yeterli olmadığını, davacının dava dışı … Turizm’den dava konusu taşınmazların devrini talep hakkının doğduğunu yaklaşık ispat seviyesinde dahi ispat edecek delil sunmadığının açık olduğunu, ihtarnamenin gönderilme tarihinin dahi 16/11/2021 tarihinde olduğunun göz önüne alındığında, tescil tarihinin davalı beyanına göre 27/10/2021 davacı beyanına göre ise 10/11/2021 tarihi olduğunu, tapu kayıtlarından ise tescil tarihinin 27/10/2021 olduğunun anlaşılacağını, ayrıca vekil edenin dava konusu taşınmazı edinme şekli, faaliyet alanı ve taşınmazları değerlendirme biçimi değerlendirildiğinde davalıdır şerhi konulmasının ve huzurda görülen davada karar verilene kadar şerhin devam etme ihtimali vekil edenini ticari hayatını ve itibarını onarılmaz derecede etkileyeceğini belirterek; itiraz dilekçelerinin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan 07/07/2022 tarihli davalıdır şerhi kararının itirazları doğrultusunda ivedilikle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili 18/07/2022 tarihli ikinci itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararı verilme şartlarının oluşmadığını, davacının iddialarında somut bir delil bulunmadığını, davalının kötü niyetine yönelik yaklaşık ispat ölçütünde bir delil bulunmadığını, ihtiyati tedbirin davalının ticari hayatı ve itibarı için onarılmaz derecede önemli olduğunu, teminat miktarının yetersiz olduğunu belirterek 07/07/2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin 03/08/2022 tarihli ara kararı ile; “Davalı vekilinin mahkememizin 07/07/2022 ara kararına yönelik itirazının ve sair taleplerinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; Mahkemece ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi kararı verilirken esas alınan miktar 6.505.000,00 TL. üzerinden hesaplama yapılarak teminatın belirlendiğini, bu bedelin kanuni sınırların üstünde olmasına karşın kararın heyet tarafından verilmeyip, tek hakimce verildiğini, 5235 Sayılı Kanunun 5. maddesinin 3. fıkrasında ” Konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri 500.000,00 TL.’nin üzerinde olan dava ve işler ile … ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır.” hükmün düzenlendiğini, tek hakim tarafından verilen ihtiyati tedbir ve şerh kararının, heyet halinde verilmesi gerektiğinden usul ve yasaya aykırı olduğunu, teminat miktarının dava konusu taşınmazların güncel ve gerçek değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini, davalıdır şerhi vb. şer türünün TMK’nun hükümlerinde bulunmadığını, yasal dayanağının olmadığını, davacı tarafından konusu süre içinde ihtiyati tedbir teminatının yatırılmadığını, TMK 1011/3 maddesi gereğince geçici tescil şerhi verilmesi şartlarının mahkemece araştırılmadığını, hakkın varlığını kabul edebilecek bir delilin bulunmadığını, gerekçeli ara kararda sadece davacının olası zararından bahsedildiğini, davalının olası zararından ya da, uğramış-uğramaya devam ettiği, uğrayacağı zararından söz edilmediğini, davacı yanın davasında samimi olmadığını, teminat dahi yatırmadığını, teminat yatırmadan hedeflediği koruma yöntemine ulaştığını, ilk derece mahkemesince verilen 03/08/2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tapu iptali ve tescil, terditli olarak alacak, ecrimisil ve el atmanın önlenmesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında verilen 03/08/2022 tarihli ara karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi kararı verilirken esas alınan miktar 6.505.000,00 TL. üzerinden hesaplama yapılarak teminatın belirlendiğini, bu bedelin kanuni sınırların üstünde olmasına karşın kararın heyet tarafından verilmeyip, tek hakimce verildiğini, 5235 Sayılı Kanunun 5. maddesinin 3. fıkrasında ” Konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri 500.000,00 TL.’nin üzerinde olan dava ve işler ile … ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır.” hükmün düzenlendiğini, tek hakim tarafından verilen ihtiyati tedbir ve şerh kararının, heyet halinde verilmesi gerektiğinden usul ve yasaya aykırı olduğunu, teminat miktarının dava konusu taşınmazların güncel ve gerçek değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini, davalıdır şerhi vb. şer türünün TMK’nun hükümlerinde bulunmadığını, yasal dayanağının olmadığını, davacı tarafından konusu süre içinde ihtiyati tedbir teminatının yatırılmadığını, TMK 1011/3 maddesi gereğince geçici tescil şerhi verilmesi şartlarının mahkemece araştırılmadığını, hakkın varlığını kabul edebilecek bir delilin bulunmadığını, gerekçeli ara kararda sadece davacının olası zararından bahsedildiğini, davalının olası zararından ya da, uğramış-uğramaya devam ettiği, uğrayacağı zararından söz edilmediğini, davacı yanın davasında samimi olmadığını, teminat dahi yatırmadığını, teminat yatırmadan hedeflediği koruma yöntemine ulaştığını, ilk derece mahkemesince verilen 03/08/2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince 07/07/2022 tarihli ara karar ile “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, dava konusu taşınmazlar üzerine davalıdır şerhi konulmasına, bu hususta tapu müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, dava konusu taşınmazların mahkememizin … E. sayılı dosyasında belirtilen değeri olan 6.505.000,00 TL. üzerinden yasal % 20 teminat (1.301.000,00 TL.) yatırılması halinde … Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, … ilçesi, … Beldesi … ve … sayılı parsellerin davalı adına kayıtlı olması halinde 3. kişilere devir ve temlikini önler mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına” karar verilmiştir.
Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere; “İhtiyati tedbir, kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir.
Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir, diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. HMK’nın 389. Maddesinin 1. fıkrasında, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle, bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat kararın uygulanması gibi sair hususlarda duraksamaya yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür edilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı taraf dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın inanç sözleşmesi ile devrolunduğunu iddia ederek temlike konu taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu il, ilçe, ada, parsel gibi belirgin tüm hususiyetlerini bildirerek davalının yargılama sırasında taşınmazın 3. kişilere satılması, devir veya temlikinin önlenmesi bakımından tedbir kararı konulması isteğini açıklamıştır. O halde, isteğin taşınmazın sicil kaydına ahara devrinin önlenmesi yönünden davalı olduğu bildirilerek el değiştirmesinin önlenmesi bakımından geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararı konulmasından ibaret olduğu sabittir.
Diğer taraftan ihtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından yasanın 390/3 maddesi hükmünde, ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda hakim o iddianın ağırlık ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini gözardı edemez, bu sebepledir ki, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması hükme bağlanmıştır.
Esasen, davacının iddiasında haklılığını ispat konusunda protokol, tanık beyanları, icra hukuk mahkemesi dosyası, tapu kayıtları, banka kayıtları, keşif, bilirkişi, yemin gibi delillere dayandığı da dava dilekçesiyle sabit olup, dava konusu taşınmazın tapu kaydına üzerine ihtiyati tedbir konulmasında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın keşfi yapılarak, dava tarihi itibariyle güncel değeri belirlendikten sonra, teminatın arttırılıp, azaltılması da her zaman mümkün olduğundan takdir olunan teminatın bu aşamada tayini de hakimin takdirinde olup, teminat yönüyle de verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. TMK’nın 1010. maddesinde, çelişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararlarının tapu kütüğüne şerh verilebileceği belirtilmiştir. Görülmekte olan gayrimenkul davaları ile ilgili olarak, mahkemelerce davalıdır şerhinin tapuya işlenmesi yönünde verilen kararlar kaynağını TMK’dan almaktadır. Dolayısıyla TMK 1010. maddesi uyarınca verilen şerhler ihtiyati terbir mahiyetinde olmayıp, taşınmazın devir ve temlikini veya üzerinde hak tesisini engellemez. Bu anlamda ihtiyati tedbir ile şerhler farklı anlamlandırılması gereken hususlardır. 4721 Sayılı TMK’nın da tapu siciline (TMK 997-1027 maddeleri) tescil edilmesi düzenlenen şerhlerden (TMK 1009-1011 mad.) birisi de çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararlarının tapu kütüğüne şerh edilmesidir.
TMK 1010 m. 1/1’de, söz konusu olan bir taşınmazın mülkiyeti veya onun üzerinde iktisap edilecek sınırlı bir ayni hak veya içeriği taşınmaza ilişkin bir şahsi hak ile ilgili şerh talepleridir.
6100 Sayılı HMK’nın 341. maddesinde, istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararlar belirtilmiştir. Eldeki davada verilen şerh, ihtiyati tedbir mahiyetinde olmadığından istinaf tabi kararlardan olmaması nedeniyle bu karar yönünden istinafa başvurulması mümkün değildir. Yukarıda anlatılan hususlar doğrultusunda ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararı ve ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığından davalı vekilinin ihtiyati tedbir yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalıdır şerhi yönünden istinafa tabi bir karar bulunmaması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352 ve 341. maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-)1- Davalı vekilinin ihtiyati tedbir yönünden; Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/08/2022 Tarih, … Esas sayılı ara kararına karşı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE;
B-)1-Davalı vekilinin davalıdır şerhi yönünden; istinafa tabi bir karar bulunmaması nedeniyle Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/08/2022 Tarih, … Esas sayılı ara kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nun 352. ve 341. maddeleri gereğince REDDİNE;
2- İstinaf harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına;
3-Talep eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına;
4-İstinaf incelemesi duruşma açılmadan sonuçlandırıldığından taraflar leh ve aleyhine ücreti vekalet takdirine yer olmadığına;
5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine;
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 15/11/2022

….